38 entry daha
  • mamoru oshii’nin 2004'te kamera arkasına geçtiği muazzam ötesi anime. gerçek, hayal, algılama felan gibi muhabbetleri çok döndürdüm filmlere dair [1] ama böylesi olmadı. felsefe metni okumaktan daha berbat eden film türlerinden.

    --- spoiler ---

    burdan sonrası spoiler içerir, izleyenler, izlemeyecek olanlar ve bana ne spoilerden diyenler içindir;

    “evde seni bekleyen eşinin ve kızının gerçek olduğundan nasıl emin olabilirsin ? belki de sen yalnız başına, bir odada, hayaller kuran bir adamsın.” batô böyle diyordu filmin bir yerinde, gerçekte mi hayalde mi olduklarını karıştıran ortağına. lakin bulundukları anın hayal mi gerçek mi olduğu noktasını tartışırken yanıldıkları bir şey vardı: “şu an hangisindeysek, sadece sonra farkına varabilirsin.” hayal ve gerçek arasında bir ayrım sınırı yoktur, hele de üstünden zaman geçmişse, çünkü somut sonuç diye bir şey yoktur, somut sonuç zannetiğin şey bir önceki gerçekliğin ürünü olmadığı gibi onun somut yada hayal olup olmadığına dair de elde kesin bir şey yok.

    o halde, gerçek ve hayal bir birinden ayrılmayan tek şeydir, ayırmak mümkün olmadığından yaşadıklarının hangisi gerçek, hangisi hayal karar vermek imkansızdır.

    bütün bunlara dair ayrıntıyı filmdeki ayna tartışması bize aslında veriyor; öncelikle (bkz: mirror stage)

    insanın ilk yanılgısıdır ayna, kendinin etrafından bağımsız olduğunu etrafın bir uzantısı olmadığını zannettiği ilk evre, kendi gerçekliği olduğunun yanılgısına düştüğü ilk andır aynayla kaşılaşmak.

    filmdeki aynaya ilişkin diyaloglar;
    - “gördüğün şey hoşuna gitmiyorsa aynayı suçlamanın manası ne?”[nikolai vasilevich gogol]
    - “ayna gerçeğin farkettiren bir araç değil, gizleyendir” [ryokuu saitou]
    - ama bizim yüzlerimiz aynalar için yaratılmadı.

    - “kimi aynaya bakar ve şeytani görünmez,”
    - “ayna kötülüğü yansıtmaz, yaratır.”
    - “aynalara bakmamalısın,onları küçümsemelisin” [ryokuu saitou]

    haklı olarak aynalara dair bir kötüleme var, bunların gerçeği yansıtmadığını yarattığını söylüyor. ayna evresinin bize verdiği “bir gerçeklik olduğumuz gerçeğinin” gerçeği yansıtmadığını aksine böyle bir gerçekliği inşa ettiğini söylüyor. ortada bir algılama inşası varsa bunun gerçek olduğunu söylemek kadar absürd bir şey de olamaz zaten.

    hayat zaten kurmaca bir inşadır diyor film, “bir bebeğin içine ruh koyup insanları taklit ettirmeye çalışan insanları anlamıyorum” derken. insanın kendinden önceki insanlarca kurulan yeni bir insan olduğunu dillendiriryor. gerçeklik diye bir haltın olmadığı da zaten buradan belli.

    üstelik bu inşa işi kadim bir sessizlik üzerine yapılır: “eğer bebeklerin de sesi olsaydı, ‘ben insan olmak istemedim’ diye bağırırlardı.”

    bebeğin suskunluğu bebeğin insana dönüştürülmesinin, inşa edilmesinin ön koşuludur.

    eh böylesi bir dünyada camus’un da dediği gibi gerçeklik üzerine atıp tutmak kadar da saçma bir şey yoktur haliyle.

    --- spoiler ---

    [1] (bkz: el orfanato), (bkz: ulak), (bkz: atonement), (bkz: oyun bitti) vs. vs.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap