8 entry daha
  • ikinci körfez savaşı ile ilgili izlemeye değer bir dizidir.

    şöyledir ki, bir savaş filmi çekildiği zaman genelde film bir tarafa oturtulmaya çalışılır. bu film elbette ıraklılar cephesinden savaşa bakmamıştır. ırak tam manasıyla özgürleşene kadar ki, bu kendi sineması ve kendi yönetmenleriyle çekilecek filmlere kadar da imkansızdır.

    ancak film hurt locker faciası gibi bir film kesinlikle değildir. askerler kendi içlerinde geçen bazı konuşmalarında savaşı ve bazı angajman kurallarını sorguluyorlar. çünkü her girdikleri çatışmalarda farklı farklı angajman emirleri veriliyor. kimisinde "size ateş edilirse ateşle karşılık verin", "silahlı kimi görürseniz ateş edin" veya "uyarı ateşi açın olmazsa ateş serbest" gibi ve bu arada pisi pisine siviller ölüyor. dizideki karakterler bu ölümleri sorguluyorlar ama aralarında gerçekten olmadığımız için burada ne kadar samimi olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. genel hava bu tür "kaza" ile sivillerin ölmesini james trombley gibi redneck, amerikanın orta ve güney eyaletlerinden gelen call of duty gibi bilgisayar oyunlarıyla büyümüş bir nesile suçu atıyor. bu öldürmeyi seven bir nesil. işte generation kill.

    bundan başka tam donanımlı olacağını farz ettiğimiz amerikan ordusunun, savaşa haritasız, pil bataryasız (gps, nvg vb. için) ve keşif birliği olmasına rağmen teneke humvee lerle girmesi başka şaşırtıcı durum.

    en son çatışmada ölen direnişçilerden birinin elinde ingilizce "love" yazılı bir dövme görüyorlar. ölen direnişçiyi üst aramasında suriye pasaportu buluyorlar. bir de üniversite öğrenci kimliği. istila başladıktan sonra ırak 'a giriş yaptığı anlaşılan direnişçinin ziyaret sebebi pasaportunda "jihad" olarak yazması askerler için başka bir şok oluyor. bir arabın eline rolex i yakıştıramayan askerler o saati ezip kırıyorlar.

    dizi 60 'ar dakikalık 7 bölüm. bir izleyin derim.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap