19 entry daha
  • lev nikolayeviç tolstoy/#25357341un belki de en guzel oykusudur.. kitapta, tolstoy'un schopenhauer'un kadinlar hakkindaki dusunclerini cok guzel analiz ettigini goruruz..

    oncelikle schopenhauer'un kadinlar ve evlilik hakkindaki goruslerinden kisaca bahsedelim: o'na gore, nasil ki aslanlar penceleri ve disleriyle, bogalar boynuzlariyla, murekkep baligi suyu karartan murekkebimsi sivi ile donatilmissa, tabiat, kadinlari da kendi kendini korumasi ve savunmasi icin ikiyuzluluk yahut riyakarlik melekesiyle donatmistir.. cok eslilik schopenhauer'a gore tartisilamayacak bicimde gereklidir, hatta kadinin hayrinadir.. askin temelinde yeni bir cocuk dunyaya getirmek vardir vs vs.. yani schopenhauer'un, aşka ve kadınlara dair oyle bagnaz fikirleri vardir ki, gunumuzde bunlarin ucte birini dile getirenler insan yerine konmazken, schopenhauer ozgur fikirli sayilirlar..

    simdi de kreutzer sonat isiginda tolstoy'un kadinlar hakkindaki goruslerine gelelim.. teoride askin kutsal, saygin, ideal, yuce bir duygu oldugu varsayilir ancak tolstoy'a gore ask, kaba, hayvani, adi birseydir, insana tiksinti ve utanc hissi vermesi gerekir.. kadin da insanin ask sucunu islemesinde suc ortagidir, suca tesvik edendir..

    eger ki der tolstoy, insanligin amaci; 'eksiksiz bir mutluluk, iyilik, sevgi ise kiliclarin ve mizraklarin saban demirine donusturulmesi, insanligin sevgide birlesmesi ise' tutkular bu amacin en buyuk engelleridirler.. tutkularin en kuvvetlisi, en guclusu, en zararlisi ise cinsel tutku, tensel sevgilerdir.. iste bunlar yok edildiginde, insan ancak o zaman amacina ulasabilecektir.. hayvanlar sadece turlerinin devami icin sevistikleri halde insanin sadece zevk icin sevismesi tiksinti vericidir.. bunun sorumlusu erkekten once kadindir.. iste bence bu noktadan sonra tolstoy, schopenhauer'dan ayrilmaktadir..

    tolstoy'un doneminde, kadinin on onemli gorevi olarak bir erkegi buyulemesi dusuncesi vardir, ona gore bu dusuncenin temelinde erkek egemenligi yatar.. bunun nedeni, erkegin kadina verdigi-yukledigi anlamda, misyondadir.. kadina ozgurluk vermek, ona erkeklerle esit haklar vermek, parlementoya girmesini saglamak demek degildir.. bu durum, kolelerin alinip satilmasini yasaklayan kanunlarin cikarilip, hala baskalarinin emegi uzerinden yasamaya bayilmak koleligin olmadigina kendini inandirmak gibidir..

    iste, kadinlarin, erkekler uzerindeki cinsel egemenlikleri de bu tepkiden dogmaktadir.. madem ki diyor kadinlar, bizi tensel zevklerinizin araci olarak goruyorsunuz, biz de sizleri bu zevk uzerinden kendi kolemiz yapacagiz.. onlara toplumda erkeklerle esit cinsel haklar verilmediginden, onlar da tensel arzulari uyandirip erkegi kendi aglarina cekiyorlar..

    evliliklerdeki mutsuzluklari, kavgalari tolstoy iste bu uyarilmis cinsel arzulara baglar.. sevisme sonrasi, bu cinsel arzular tatmin edilip, hazza erisilince insanlar bir sukutu hayale ugrarlar.. sehvet, gercek duygularin ardina gizlendigi bir duvar gibidir ve yikilinca ortaya cikanlar/gorunenler kavgalarin nedenidir.. yani tolstoy, schopenhauer'un kadinlar hakkindaki tespitlerinin nedenini erkeklere, erkeklerin kadinlari cinsel obje olarak gormesine bagliyor.. kadinin, gercek ozgurlugu, ancak cinsel tutkular ortadan kalktiginda yakalayabilecegini dusunuyor..

    oykunun en carpici yeri kiskancligin baslayip, gelistigi bolumlerdir.. bu bolumlerde, kiskancligin tek sebebinin cok sevmek olmadigini da gormus oluruz.. zaten bana bu konu cok ilginc gelir.. aşk/sevgi eger fedakarliksa, sevdigini bir baskasina birakma zorunda kalmak fedakarliklarin en buyugu olduguna gore, bunu yapan kisi en cok seven, en siddetli aşık olmaz mi? aşk, aşık olunan baskasini sevdiginde o fedakarligi yerine getirmeyi gerektirmez mi.. bu durum yani sevilenin baska birini sevmesi, evliliklerde karsisindakini oldurmeyi getirirken, platonik durumlarda nasil fedakarligi getiriyor.. hep ayni konu: olesiye sevmek mi, olduresiye sevmek mi.. sevgi mi, emek mi.. (bkz: idiot/#25241382)

    tolstoy'un schopenhauer'dan en cok etkilendigi konu bu kiskanclik yada evlilikte aldatma konusudur.. asik bir erkek, her zaman korumaci, atak , hercai bir konumdadir.. kadinsa daha cok vefakar olmaya egimlidir.. bu sebeple erkek, askina karsilik aldiktan yada sevistikten sonra hislerini cok cabuk kaybedebilirken, baskalarina daha meyilliyken, kadinin aski karsilik gordugunde daha da guclenir.. erkek yilda yuzlerce cocuk yapabilecekken, kadin bir kez yapabilir ve bu sebeple de erkek hep baskalarina meyletmeye yakinken kadin cocugunu bakip koruyacak erkegine daha bir istekle sarilir.. bunun sonucu olarakta bir erkegin aldatmasi tabii karsilanirken kadinin aldatmasi erkeginkinden cok daha gayri ahlaki karsilanir.. kocasinin ruslarla dusup kalktigini ogrenen kadinin kocasini affetmesi daha sik gorulurken, komsusuyla sevisen karisini affedebilen erkekler pek gorulmez..

    kiskanclik konusu da cok ilginctir.. kiskancligi korukleyen sanirim insanin kendi icinde bulundugu mutsuz, caresiz durum degildir.. insani asil ofkelendiren sanirim, karsidakinin umursamaz halidir, onun mutlu olmasidir, canliligidir.. bu durumda da askin bitmis olmasi gerekir galiba.. kiskanclik ruhu oyle acilar icinde birakir ki tolstoy bunu ''bir delikanlinin kadinlara duydugu arzuyu tedavi edip caydirmak icin onu frengililer hastanesine degil, ruhumun icine goturmek isterdim'' seklinde tarif eder.. karsidaki aldatmasa bile aldatmak istedigini bilmek yeterli degil midir.. bunun onune gecebilmek mumkun mudur.. kitapta aciklandigi gibi gercek sevgiye ulasmanin onundeki en buyuk engel cinsel tutkularsa, eksikligi neden evliligin sonlanmasini sagliyor, aldatma dusuncesinin tomurcugu oluyor.. muzik yada resim, siir gibi sanatlar nedir, insan ruhunu yuceltir mi yoksa afyon mudurlar.. nerdeyse iki bin yil sonra tolstoy, nasil bu konularda (muzik ve resim) tipki platon gibi dusunebiliyor..

    yoksa sevgi, ahlak, erdem, kiskanclik, tanrinin varligi gibi konular zekadan yada bilimsel gelismelerden bagimsiz midir.. bilim gelistikce bu konularda fikir yurutmek, dogru sonuclara varmak daha mi kolaylasir.. eger biri size ''sene olmus 2011, insan ay'a uzaya cikmis, bobrek nakli yapiyor sen nasil tanri'ya inanirsin'' derse 'ama ben tanri'nin ay'da olduguna inanmiyordum ki, ay'a cikilip orda olmadigi gorulunce vazgeceyim' diyebilir miyiz.. insanoglu daha dün elindeki iphone'la, nasil kadinlari sirtindan bicaklayip, gazete mansetlerine bunun resmini cikarabiliyor..
117 entry daha
hesabın var mı? giriş yap