12 entry daha
  • uzun süresi, hikayenin çooookkkk ağır akması, filmin isimsiz (noname) oyuncularla dolu olması, scorsese'den beklenenlerin (buna değineceğim) gerçekleşmemesi gibi bir kaç nedenden ötürü çoğu kişinin sevemeyeceği ve muhtemelen benim gibi sevenlere "bi siktir git ya, sen de anlamadın filmi ama gelmiş buraya entellik taslıyorsun" diye atar yapacağı filmdir. normal bir izleyicinin (yani uzun süreli ve aksiyonsuz film izlemeyenlerin) bu filmi sevmesi çok zor. hatta değil filmi sevmek filmi bir saat izlemesi bile zor. o seyirciler dışındaki sinefiller, durağan filmleri izlemekte zorlanmayanların bazıları bu filmi seveceklerdir. bence filmin sevilmesi için ilk önce durağan filmlerle izleyenin bir sorununun olmaması gerekir. tabi durağan filmlerden hoşlananlardan bazıları da filmi yetersiz bulabilir.

    scorsese denince şüphesiz çoğu kişinin aklına "casino", "goodfellas", "taxi driver", "mean streets" gibi suç filmleri gelecektir. normaldir de. zira scorsese aralara farklı filmler dahil etse de genel olarak suç filmleriyle, gangsterleri perdeye taşımasıyla bilinir. 80'lerin eleştirmenleri bu kadar suç filmi çekmesinden ötürü kendisi için "suç filmlerinden öteye gidemez" demişlerdir. işte izleyici de kundun'da goodfellas'taki scorsese'yi görmek isteyeceğinden ve göremeyeceğinden filmi sevemeyebilir. zira buradaki scorsese ile suç filmlerindeki scorsese arasında farklar vardır. mesela suç filmlerinde çok hızlı bir kurgu kullanır. planlarını aşırı uzun tutmaz. diyalog çoktur, öyle de olmalıdır. aksiyon vardır. bir süre sonra ekşın başlar. kundun'daysa bunlara yer verilmemiştir. plan sekanslar uzun tutulmuştur. dingin bir anlatım benimsenmiştir. yani hızlı bir kurgu yoktur. tam tersine epey yavaş akan bir kurguya sahiptir. ekşın çok az vardır. ve din the last temptation of christ'tan sonra ilk kez bu denli derinleştirilmiş, olayların merkezine konmuştur ve gene ilk kez emperyalizm eleştirilmiştir. bu açılardan önemli bir film.

    belki başyapıt değildir (ki bu filme başyapıt diyen epey eleştirmen vardır) ama çok kalitelidir. izlemek zahmetlidir süresinden, yavaş temposundan ötürü. zaten vizyona girdiğinde de eleştirmenler filme pek dikkat etmemişler, bir kaç yönünü övüp bırakmışlardır filmi ama zamanla hak ettiği yere de kavuşmuştur.

    scorsese'nin tibet'in tarafını tutması ve çin'i eleştirmesi ona çin'e giriş yasağını kazanmasına(!) neden oldu. filmin sanat yönetmenliği, görüntü yönetmenliği, müzikleri, kurgusu muazzamdır. özellikle sanat yönetmenliğini üstlenen dante ferretti döktürmüş. thelma schoonmaker'ın dingin kurgusu da muhteşemdir. coenler'in favorisi roger deakins, scorsese'ye müthiş görüntüler yaratmış, övgüleri hak ediyor. kundun scorsese'nin belki en az izlenen ve bilinen filmi ama ne denli yetenekli ve büyük bir sinemacı olduğunu da kanıtlar. teknik yönden kusursuzdur. dalai lama'nın hayatı da başarıyla perdeye taşınmıştır.

    bu filmi izleyemeyeceklere brad pitt'in filmografisinin en farklı filmlerinden seven years in tibet tavsiye edilir. iki film de çin emperyalizmini ve dalai lama'yı konu alır. ama pitt'in filmini izlemek kundun'a nazaran daha kolaydır. film daha sürükleyicidir ama bir kundun değildir.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap