6 entry daha
  • içindeki kısa filmlerin bir şekilde birbirleri ile bağlantıları olduğu film. tüm bağlantılar film karakterleri arasında iken, bir bağlantı da film karakteri ile gerçek hayat arasında kurulmuştur.

    --- spoiler ---
    birinci gün benicio del toro'nun filminde amerikalının otele getirdiği bir travesti var, peruklu meruklu.

    altıncı gün ise bir kadın tatlı yapmak için fırıncıdan un alacak, ayrıca fırıncı çırağı oğlana bir peruk almış. çırak peruğu alıyor, deniyor ve diyor ki "keşke benico del toro'nun kısa filminde bunu kullansaymışım."

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    en beğendiğim kısım emir kusturica'lı kısım oldu ama bunda emir kusturica'nın büyük bir payı yok. pay tamamen şoför rolündeki alexander abreu'da. alexander abreu'ya boşuna küba'nın en iyi trampetçisi demiyorlarmış. o kadar çok havana'da descarga dinleyesim geldi ki bedenim sinemadayken, ruhum sabaha karşı karayip kenarında bir yerlerde trampet çalan bir adam ve sarhoş, kaprisli bir yönetmenin yanındaydı.

    --- spoiler ---

    bu bölümü sevmemin başka bir nedeni de ilk kez 3 sene önce taksim'de bir sokak çalgıcısından ve daha sonra başka sokak çalgıcılarından duyduğum ve adını fellik fellik arayıp bulamadığım bir şarkıyı alexander abreu'nun çalması ve emir kusturica'nın mırıldanması. midomi, shazam ve soundhound'un adını bulamadığı işte o şarkıdan iki saniye

    üçüncü gün için daniel brühl diyorum, en sonunda aşk filminde de gördük diyorum, başka bir şey diyemiyorum. (bkz: daniel brühl/@aychovsky)

    en son altıncı ve yedinci günde yerel tatlara geldik ve filistinli, sırp, amerikalı, ispanyol, vb. olmaksızın kübalıları izledik.

    --- spoiler ---
    stresten delirmek üzere olan doktor hanımın televizyona çıkarak, "stresi nasıl yeneriz" konulu bir konuşma yapması sinemadaki herkesi iyi güldürdü. herkesi çalıştırıp, kendi oturarak emirler veren yaşlı babaanne ise huysuz olduğu kadar sevimli idi.

    --- spoiler ---

    dördüncü günde, her şeye şaşıran yönetmen elia suleiman'ın neye şaşırdığını anlayamadım ama sayesinde bol bol havana plajları manzarası izledik. ama asıl gaspar noe'nin beşinci gün ritüelini çözemedim. yani çözdüm de onun havana ile ilgisini çözemedim. o ritüel başka bir yerde de yapılsa da olurmuş gibi geldi. bu iki film olmasa, "5 dias en la habana" olsa, yine olurmuş gibi geldi.

    bir de dipnot: ben bu filmin müziklerini yerim.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap