36 entry daha
  • tecrit edilmemesi gereken bir film bu.

    ve ben bu filmi tek başına izledim, koskoca salonda yalnızdım. tek kişilik hücrelerde yaşanan hayatlara tek başına şahitlik etmeye çalıştım, benimki ne kadar şahitlikten sayılırsa artık.

    insanlık dışı dediğimiz tüm bu işkenceler, cezalar, tecritler; insanlık dışı değil aslında. insanlığın içinde aksine, en içimizde. bilmediğim, öğrenmediğim, uzak durduğum hayatlar, hikayeler, ve gerçekler adına ben de sorumlusuyum, bu insanlık içi eylemlerin. çünkü, ben de tüm yaşananların üzerine oturmuş yazıyorum bunları. geçmişte yaşanan tüm acı günlerin ve bu filme de konu olmuş kara lekelerin üzerine çıkmış yazıyorum. en insani ihtiyaçlara, güneşe, sese, nefese, aç bırakılan o insanların ve onları bekleyen ailelerinin hikayelerini ezip geçeli çok oldu çünkü. çok derinlerde kaldı onlar; çoğu unutuldu, çoğu unutulacak.

    son birkaç aydır; kendimi yine kendi isteğimle yalnızlaştırırken, odamdan çıkmazken, telefonlara bakmazken, doğru düzgün yemek yemezken... hayatın ne kadar acımasız olduğundan bahsediyordum. ne güzel şikayet ediyordum bir bilseniz. ne diyor ramazan filmde; “yalnızlık zor müdürüm”. evet, yalnızlık zor ramazan. ama ben bugün, gerçek yalnızlığa mahkum edilmiş o insanların hikayelerini izlerken, utandım kendi yalnızlığımdan. biliyorum ki; birkaç saat, belki en fazla birkaç gün daha sürecek bu his ve sonra o da unutulacak.

    unutulsalar bile, en azından arada bir hatırlansın diye yazıyorum bunları. bu filme gidiniz, ki böyle filmler çekilsin, çekilebilsin, izlensin, izlenebilsin, ve sonunda da bilinsin.

    “korktuğum cezaevinde olmak değil, cezaevinde olup da bilinmemek”...
63 entry daha
hesabın var mı? giriş yap