260 entry daha
  • farklı okumalara açık, önemli bir film...

    --- spoiler ---

    pi, "kaplan hem korktuğum için beni hayatta tuttu, hem de kendimi ona bakmak zorunda hissettiğim için... kaplan olmasaydı hayatta kalamazdım.."

    kaplan richard parker, patel'in nefsidir aslında. bir taraftan tüm benliğini ele geçirmeye çalışan vahşi bir varlık diğer taraftan da uysallaştırılması gereken bakıma muhtaç çocuktan farksız bir egoyu temsil eder..

    dünyasal hayatımızda zaman zaman yenildiğimiz, zaman zaman alt ettiğimiz, zaman zaman da dengede tutabildiğimiz kaplan'ımız, bizi teyakkuzda yaşattığı gibi eğitmen/öğretmen veçhemizi de açığa çıkartmamıza vesile olur. zayıf düştüğümüzde, kaplan bizi parçalamak için fırsat kollamakta, güçlendiğimizde de sakinleşip boyun eğmeyi tercih etmektedir. ne aç bırakıp vahşi yüzünü göstermesine izin verilmelidir, ne de her istediği yerine getirilip teslim olunmalıdır. kaplan, balans ayarı yapılması şart, kah zorbalıkla, kah efendi efendi aba altından sopa gösterilmesi elzem olan tekamül aparatımızdır... bu anlamda olmazsa olmaz niteliğimizdir. zaten herkesin kaplanı, yavan/moron/tek düze hayatlar yaşamasını engelleyerek, varlık bilgisi'ni idrak ettirmeye çalışan arsız bir tiyatro oyuncusu olduğundan, zorlukla tahammül edilmeye yazgılıdır... tüm zamanların bilgelerinin ortak cümlesidir: "tahammül edersen, tekamül edersin.."

    filme dönersek; filikada gerilimin bitmek üzere olduğu parlak bir gecede kaplanın gökyüzündeki varlıkları (arketipler? ayan-ı sabiteler?) dalgınlıkla seyrettiğini görürüz. patel'e başını çevirdiğinde yüzündeki ifadede "yaratımın mükemmelliğini görebiliyor musun? benim gördüklerimi sen de görebiliyor musun?" bakışları oldukça manidardır. törpülenmek üzere olan her ego için geçerli olan geçici bir araf şahitliğidir bu...

    zorlu yolculuk sırasında pi, dengeye gelir gibi olmuştur ama doğanın (tanrı'nın) son bir sınavı olacaktır: yüzen ada... gündüzleri bolluk bereket ihsan eden, geceleri de verdiğinin bedelini ya canını alarak ya da korku dolu bekleyişin esiri kılarak telafi eden dünyasal illüzyonla karşılaştırılır. çünkü pi için arınma operasyonu henüz bitmemiş, richard parker'la olan birlikteliği de henüz sona ermemiştir. söz konusu illüzyonu gören patel, kaplanla (uslanmış nefsiyle) birlikte yüzen ada'yı terk ederek kutsanma sürecine kaldığı yerden devam etme kararı alır.

    meksika kıyılarına vardıklarında pi, sudan artık ebediyyen çıkmış (vaftiz olmuş) ve nefsinin özüne dönmesine tanık olmak zorunda kalmıştır. çünkü kaplan, fıtratı gereği mücadelenin/çatışmanın/çarpışmanın/burunları sürttüre sürttüre idrak ettirmenin baş aktörü nefs olarak kendi jungle'ında varlığını sürdürmek zorundadır. pi ile birlikte nefs olarak kendini tezahür ettirmesi imkansızdır. kaplanın başını çevirmemesi, bir bakış bile atmaması pi için hüzün dolu bir uktedir... zira filmin belki de en dokunaklı sahnesinde, özlemini yazara göz yaşları içinde anlattığı o dakikalarda aslında hepimizin kalbindeki fısıltıyı seslendirir pi: "bu kadar yaşanmışlıktan sonra vedaya vakit ayıramamak, çok yaralayıcı, çok hırpalayıcı.." insanın, nefsine veda etmesinde nasıl bir acı, ne türden bir isyan olabilir ki? diye sorulabilir bu aşamada. bunun cevabı da patel'in günümüzdeki yaşamında gizlidir.... aile kurulmuş, yeryüzünün kurguları arasında yer edinilmiş, tam bir istikrar ve dinginlikte hayat devam etmektedir. ama bu hayatın içinde ne bir heyecan, ne bir coşku, ne bir merak ne de 'hayret'e yer kalmamıştır. sıkıcı bir hayattır yani... gözlerindeki fersizlik, bezginlik, yılgınlık da bu sıkıcı teslimiyeti itiraf etmektedir. tekamül deneyiminin en büyük fazını bitirmiş, üstelik erken yaşta bitirmiş olan pi, bu saatten sonra sessiz sessiz hakikatin bilgisini aktarmaya çalışan bilgeliğe doğru ilerleyecektir.

    dolayısıyla hangi hikayeyi seçersek seçelim life of pi, rutinde yaşarken aynaya bakmaya cesaret edemediğimiz yırtıcı kimliklerimizle bizi yüzleştirmeye davet eden, mistik bir hikayedir.

    şimdi kendi kaplanlarımızı gözümüzün önüne getirmeye çalışalım ve seçimimizi yapalım.......

    sonuç?

    "yaşam onlarla da olmuyor, onlarsız da.." vurgusu, kendi içinde de bir illüzyonu/bahaneyi/hayali ve aldatmacayı barındırıyor olmasın?

    --- spoiler ---
453 entry daha
hesabın var mı? giriş yap