2 entry daha
  • fiyat/performans yönünden ele alındığında en mantıklısı 400cc'lik modeli gibi gözükse de aldıktan sonra anlıyorsunuz ki, 200kg için o motor biraz yetersiz gibi. istediğiniz hıza kısa saniyelerde tırmanabiliyorsunuz fakat biraz daha seri olabilirdi. yine de alette inanılmaz bir tork var.
    gösterge panelinde "luxury urban commuter" yazıyor fakat orada bahsedilen urban, istanbul değilmiş onu anladım. herşeyden önce yere çok yakın. çukurda tümsekte altını vuruyor, bir kaldırıma çıkartmak eziyet oluyor. sonra aks aralığı, o küçük tekerlekler için fazla uzun (ön 14, arka 13 inç) bu nedenle virajlarda zorluyor. özellikle limit virajlarda "elveda" dedirtiyor. bununla birlikte istanbul trafiğinde zorlayabiliyor. uzunluğu ve açılı çatalı nedeniyle kıvraklığı düşük ve şehir içinde trafik saatlerinde aralardan derelerden kaçmaya izin vermiyor. trafikteki bu çaresizliği aşıp otobana çıkıyorsunuz, hafif yokuş aşağı kaptırıyorsunuz 150-160kmh gibi bir hıza çıkıyorsunuz. "oh be" derken ben çıkıyorum 1997 model fıstık yeşili opel corsa'mla size selektör yapıyorum, canınızı sıkıyorum. kısacası bu motor daha rahat şehirler için üretilmiş. trafikte kıvrak değil, otobanda hızlı değil, bozuk asfaltta iyi değil, virajlarda başarısız (bir scooter için başarılı).

    edit: büyük şehirde göreceli olarak kullanışsız olsa da özlediğim motosiklettir. taht gibi rahat olduğundan mı, yüksek torkundan mı, tek silindirin sesinden mi, hayatımın en güzel 4 senesini üzerinde geçirdiğimden mi bilmiyorum ama çok özledim.
    k7'ler de eski kasalara göre çok yakışıklı olmuş.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap