25 entry daha
  • filmekimi bünyesinde ancak en ön sıradan yer bulabildiğimiz için boynum koparak da olsa izlediğim ve oldukça keyif aldığım film. vampir temalı adam gibi bir drama filmine hasret kalmışız, kendi adıma en son lat den ratte komma in filminden benzer bir tat almıştım. iki film arasında konu bakımından dağlar kadar fark var elbette, ancak son on yıldır popüler kültür tarafından istikrarla ırzına geçilmekte olan vampir miti açısından değerlendirildiğinde her ikisi de başarılı, kendilerince konsepte farklı yorum katan yapımlar.

    bundan sonra çok hafiften spoyler.

    --- spoiler ---

    rockçı vampir muhabbeti lestat ile denenmişti daha evvel, fakat tom hiddleston bambaşka bir boyut getirmiş olaya. filme gitme sebebimdir zaten kendisi, açıkcası beklentim fazlasıyla karşılanmış olarak da çıktım salondan. tilda swinton, john hurt ve jeffrey wright da ayrı ayrı başarılılar rollerinde. oyunculuklar dışında filmin en fazla keyif veren yönü göndermelerdi şüphesiz. lord byron, franz kafka, nikola tesla, william shakespeare, franz schubert, jack white ve dahi elif şafak mevcuttu filmde; vampirler gibi kadim ve ölümsüz varlıkların konu alındığı, neredeyse tamamen diyaloglar üstüne kurulu bu gibi bir filmden beklenebilecek her türlü göndermeye doymuş olduk.

    iki saat boyunca en ön sıranın en solunda oturarak izlediğimden filme dair aklımda kalan en net görüntü de tom hiddleston'ın diyagonal görünümü oldu. bir de finalde udu eline alınca bir coşkun sabah tadı yakalaması. tilda da şarap gibi kadın. diyaloglar dolu ve düşündürücü. müzikler desen harika. bir başyapıt değil belki ama izlenir mi, kesinlikle.

    izleyin.

    --- spoiler ---
294 entry daha
hesabın var mı? giriş yap