7 entry daha
  • geçen diyorum ki bence bizim genel olarak halkça yani, en büyük sorunumuz "iletişim". bunu çözebilirsek, daha kolaylaşacak zor zannettiklerimiz.

    belki ben bir yanlış anlamayı düzeltmek için açıklama yaptığımda o açıklamam bir açıklama daha istemicek. yani açıklamanın açıklaması? nı yaparken bulmak üzüyor ve yoruyor beni. en başta ben "şunu bunu onu" diyorum sen de ne karşılık verirsen ver konu bitsin ya da uzasın başka yere gitsin ama yaşansın bitsin o an. ben neden yanlış anlaşılıyorum, ben neden o anda kalıyorum- zaman mı sorun- mekan mı-uygun cümleleri bulamamam mı-yoksa senin beni umursamaman mı- beni dinlemek istememen mi- nedir yani? ne yani. bir iletişim kurmayı öğrenelim. sağlıklı iletişim için bize neler düşüyor bunu düşünelim vs vs...

    bugün de dedim ki kendime ve şimdi bunu inanıyorum, dünyayı kurtarmak mı benim derdim ne. benim derdim diye sarıldığım sermayem ne.
    bu dünyayı kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmek, belkide maruz kaldığı kendisine yabancılaşmak-el saymak onu. gerekirse nazikçe tanışıp, diyaloğun gereği bir de memnuniyet ekleyip sonra onu unutmak yani maruz kaldığım dünyayı.
    unutmak (evet bunun varolabileceğini bende hiç sanmıyorum, unutmak diye birşey yok yani, sadece önceliğini geriye atarsın-dibe yollarsın onu) ve hatırlamamak.

    bence benim yapmam gereken bu, dünyayı kurtarmak için çeşitli roller ya da konular bulmak mantıksız. ne iktidarım ne de oylanmış bir muhalefetim var. süper güçleri olan bir kahraman hiç değilim. evet ben bir hiçim.

    hiçliğimle, kendi dünyamda yani titiz ahlakın gölgesinde-ışığında tanıdığım, bana dokunan güzel insanlarla ömrümü geçirmek istiyorum. galt vadisi gibi ama saklanmadan, dileyen aynasından bulsun bizi.
    evet dünyayı kurtarmak yerine dünyadan kurtulmalıyım. bulmak için aramamalıyım, durmalıyım bir süre- bir an- bir ömür belkide. zaman mefhumu olmasın burda. kendimi bulana kadar hatırlamalıyım.

    kendimi, ümmiliği mi, her bildiğimin aslında bilmediklerimin toplamı olduğunu, anladıklarımın anlam katamadıklarım-gördüklerimin aslında göremediklerim vs.vs olduğunu.

    ve şunu da yaşadıklarımdan öğrendim, tekrar olacak belki ama, neyse olsun. kelimeler bazı anlamlara gelmiyor albayım evet, anlamsız kelimelerleyiz bazen hatta çoğunlukla. napalım yok sayamıyoruz da onları, o zaman bazen olduğu gibi kabul etmekte anlamlı olsun bizim içün.

    evet yaşamakta dokunaklı bir şarkıydı..

    ............

    ne kadar az yer, içer, kitap okursan, tiyatroya, meyhaneye, dansa ne kadar az gidersen, ne kadar az düşünür, sever, kuram yaratır, şarkı söyler, resim ve eskrim yaparsan, o kadar fazla sermaye biriktirirsin. güvelerin ve tozun yok edemeyeceği hazinen o kadar büyür. kendin ne kadar azalırsan, o kadar çoğa sahip olursun. kendi öz hayatını dile getirmenle dışsallaşmış hayatını dile getirmen ters orantılıdır. yabancılaşmış varlığın gitgide büyür. 1844 felsefe yazıları --karl marx

    ................

    edit: sahi john galt kim.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap