24 entry daha
  • ülkücülük ile neredeyse tamamen ayrıdır.

    ülkücülük din temelli bir ideolojidir. çifte temele oturtulmuş gibi gözükse dahi müslüman olmayan türk-türk olmayan müslüman gibi bir ikili arasından ikinciyi seçer ülkücü. zira dinlerin karşıt görüşlere zarar verecek boyuta ulaşmasına sebep olan "diğer dünyada yanacak kişi" düşüncesi fikirlerine hakimdir. buna ek olarak, sol hareketin önüne tampon olarak atılmış ülkücü hareketin kitlesinin fikirleri saf olsa da, yönlendiren eli pek tabii ki şüphelidir ve sonuca bakıldığında hizmet ettiği yer de gerçekten emperyalizm olmuştur.

    bu konu aslında uzun ama başlamışken ufaktan gitmekte fayda var.

    sağ-sol hala daha süren oldukça derin izleri olan bir tartışma olsa da, iki tarafın da birbirine karşı argümanları tamamen yapay, gerçeklikten uzak, önyargılı ve düşünülmemiş argümanlardır. "moskof'a karşı direnmek" gibi bir çerçeveye oturtulmuşluğu da olan ülkücü hareketin zannı aksine türkiye'deki sol hareketin geneli değil moskofla, sscb ile dahi bağlantılı değildir. aynı şekilde ülkücü hareketin temel dayanağı da sol görüşün iddia ettiği üzere faşizm değildir.

    ve fakat sonuç itibariyle ülkücü hareketin hizmet ettiği, en azından başlarının hizmet ettiği kitle ciddi şekilde emperyalizm olmuştur. kaldı ki bunu hala daha görmekteyiz. ülkücü yemininde veya iddia ettiği ülkücülük önkoşullarında samimi olan bir ülkücünün hiçbir şartta amerika dostluğunu veya yamaklığını kabul etmesi mümkün değildir. zira üzerine inşa edildiği milli ve dini değerler söz konusu ülkenin hatırı sayılır derecede zarar verdiği değerlerdir. buna karşın, genelde dinci tayfada rastladığımız amerikancılık ülkücü harekette de sık sık görülmektedir. 80 propagandasının sonucu olarak, "rusçu değilsen amerikancı olmalısın" algısı, ırak'ta amerikanlara karşı çıkarken, ülkende açılan amerikan üslerine hiçbir ses çıkarmamak şeklinde trajikomik bir biçimde tezahür etmektedir.

    oysaki genel türkçü yapıda böyle hareketler görülmemektedir. ortalama bir türkçü, ortalama bir ülkücüden ulusal değerler konusunda daha hassastır ve öncelikleri de din gibi manipülasyona açık bir kavram olmadığı için vazgeçirmek güçtür. buradan ateizmin türkçülüğün ön koşulu olduğu gibi bir anlam çıkmıyor tabii ki. veya dinen zayıf olunduğu anlamı da çıkmıyor. dinin başkalarına değil, hakkı olduğu üzere kendi hayatına hükmetmek amacıyla kullanıldığı anlamı çıkıyor. yani din manipülasyonu bir ülkücüye karşı aşırı kolay bir yolken türkçüye karşı sökmez.

    buna ek olarak, türkçüler, ülkücü camiadan sayıca epeyce az olmasına rağmen kat kat fazla kültür ve sanat insanı çıkarmıştır. bu sebepten ötürü ülkücülerin düşkün oldukları "milletine" faydası türkçülerin çok daha fazladır. yani karşılaştırılması oldukça komik olur.

    türkçülükte ülkücülerin ve genel olarak insanların sevmediği şey elitist tavırlardır. genel olarak elit değil, elitist bir tavır takınıldığı doğrudur. bunda biraz da ortalama kültür seviyesinin yüksek olması sebebiyle her hareketin kültür seviyesi düşük insana itici gelmesi durumu da etkilidir.

    bu kültür meselesi türkçülük ile ülkücülük arasındaki en devasa farktır. ülkücünün dogmaları vardır fakat genel olarak türkçülerin dogmaları yoktur ve halkı için ne gerekiyorsa onu yapabilir. aynı şeyi bir ülkücü yapamaz. bu da fikir üretiminde ülkücülerin kısırlığına yol açarak aralarındaki farkı büyütür. bir türkçü ülkücü de olabilir, sosyalist de olabilir, müslüman da olabilir, budist de olabilir, ateist de olabilir. fakat bir ülkücüden doğal olarak bu tarz bir şeyi bekleyemeyiz. türkçü kelimesiyle sosyalist kelimesini yanyana görünce bir ülkücü genelde beyninden vurulmuşa döner, oysaki bir türkçü böyle bir tabusu olmadığı için bunun üzerine objektif şekilde düşünebilir mesela.

    madde madde açıklasaydım iyiydi. karman çorman bir şey oldu.

    özetle, muhafazakarlık konusunda ülkücülerden ayrıldığı genel itibariyle türkçüler lehine olmak üzere doğrudur. fakat bir ülkücü amerikan bayrağı altında kur'an okumayı kabul edebilecekken (lütfen çıldırmayalım, son ihtimal olarak bunun olduğunu varsayıyoruz), bir türkçünün herhangi bir şekilde halkına aykırı, halkına düşman, haksız, hukuksuz, işgalci, sömürgeci bir bayrağa boyun eğme ihtimali yoktur.

    aslına bakacak olursak, türkçüler için söylediğimiz tüm bu unsurlar "türk" unsurunun özellikleridir. din değiştireceğim derken kimliğini unutmuş sentezciler, orta yolcular, hatta "yeni" kimliğiyle eskisini taşıyanlara ezmeye kalkmış hainlerin türk kimliğini kirletmesi nedeniyle bunlar unutulmuştur. çünkü din her şeyin önüne geçirilmiş, "inanılmış" dünya için var olan dünyanın teslimiyeti kabullendirilmiştir.
361 entry daha
hesabın var mı? giriş yap