234 entry daha
  • rıfat ılgaz serinin ilk kitabını stepne takma adıyla yayınlamıştır. gerisini üstattan dinleyelim:

    "kitap çıktı. yazarı stepne… ister dolmuş’un yedek lastiği olsun, ister kitabın yazarı… okuyucu kafasını bu konu üzerinde hiç yormadan beş bin kitap, dergi gibi eriyip gitmişti. kitapçı vitrinlerinde yerini bile almaya vakit kalmamıştı. aldığım iki yüz elli lira, mizahtan, mizah kitaplarından aldığım ilk telif ücretiydi. şairlik adımı kullanmadan mizah yazarı olmuş, kitap çıkarmış, ilk kez kitaptan para kazanmıştım.

    dergi kapandıktan sonra geriye kalan yeni hababam sınıfı öykülerinin bir bölümünü de tan basımevi’nde haluk yetiş basmıştı. nasıl olsa kitap kendini sattıracaktı. bu bakımdan, dizgi, baskı hacıbaba işi olmuştu. kapağını bile turhan selçuk’un dergideki çizgilerinden yararlanarak ben düzenlemiştim. olmuşken olsun dedim. ünü rıfat ılgaz’ı çoktan aşan hababam sınıfı’na ilerde sahip çıkabilmek umuduyla kapağa da adımı koydurdum. birinci kitabın her bakımdan bir devamı olduğu halde ilk eleştiriler çok umut kırıcıydı:

    “birincisi çok daha güzeldi. ne gerek vardı bu ikincisine?”

    oysa dergide severek okudukları öykülerdi bunlar. kitap olarak derlenince mi gereksizleşiyor, değerden düşüyordu? bu tür eleştiriyi yapanların gene de iyi niyetli arkadaşlar olduğunu sonradan öğrendim.

    babıâli demirbaşlarından dağıtıcı faruk kitabı evirip çevirdikten sonra:

    “nerde stepneee…” demişti, “nerde rıfat ılgaz… herif yazmış… ancak iki hikâyesini okuyabildim bu yeni kitabın. bırak dostum sen bu işleri!”

    ne demek istediğini anlayamamıştım. şaşkın şaşkın bakıyordum yüzüne:

    “rusçan fena değil!” dedi. “doğrusu ilk kitabı çok güzel çevirmişsin!”

    ben rusça biliyordum haaa?.. haraşo’dan başka tek sözcük bilmiyordum rusça olarak. şaşkınlıkla sordum:

    “ben mi çevirmişim. hangi yazardan?”

    “hangi yazardan olacak! stepne’den.”

    “yani bu stepne sovyet yazarı, öyle mi?”

    “bırak lâf cambazlığını… ha sovyet yazarı, ha rus yazarı… hepsi bir kapıya çıkar… baktın birincisi iyi gitti, ikinciyi de sen yetiştirdin geriden.”

    babıâli’nin kral faruk’u beni sinemacılarla karıştırıyordu. ya da mayk hammer üreticilerine benzetiyordu. bir koyundan iki post çıkarmakla suçluyordu yani… haklıydı bir bakıma. yanlışlığı birinci kitabın kapağına stepne koymakla değil, ikinci kitabın üstüne kendi adımı yazmakla yapmıştım. hey garip kişi! durup dururken ne diye böyle işlere özenirsin! baban da mı mizah yazarıydı? şairlik neyine yetmiyordu senin?"
231 entry daha
hesabın var mı? giriş yap