constantine
-
öncelikle bu entry'yi sıkı bir hellblazer hayranı olarak yazıyorum.
keanu kalasının oynadığı filmi yıllarca "esmer amerikalı'dan constantine yapmışlar. sikerim böyle düzeni" diyerek izlemedim. ha sonra izledim ve çok sevdim. hatta dayanamadım bir daha izledim. izlemeyen varsa izlesin güzel film.
dizi olanına gelirsek; hayallerimizdeki sarışın ingiliz constantine'e sonunda kavuştuk diyerek büyük bir heyecanla bekliyordum bu diziyi. ancak dizi bok gibi bir plot bölümle başladı. ama yılların fanboyu olarak çabuk pes etmedim ve az önce ilk sezonun son bölümünü de izledim. dizi hakikaten de kalite ve tempo olarak ivmelenerek ilerliyor. sezon finali de gerçekten tatmin ediciydi. umarım iptal olmaz ve bir sezon daha diziye şans tanırlar. çünkü şu an itibariyle imdb'deki 7.6 puandan daha fazlasını hak ediyor.
dizinin iyi yanlarına gelirsek;
constantine sarışın, ingiliz ve tam bir con-job
zed, papa midnight, chas gibi yan karakterler bol bol kullanılmış
çıkış noktası olarak newcastle'da yaşanan talihsiz exorcism alınmış ki "nice touch"
jim corrigan hikayeye dahil edilmiş - ki buna bir parantez açmak gerekir - kendisi dc evreninde spectre olarak bilinir ancak benim bildiğim hiçbir constantine öyküsünde yer almaz. almost omnipotent bir süper kahramandır. buradan dc'nin karakterlerini içeren daha geniş bir evrene geçiş görebiliriz?
ve kötü yanları;
constantine'in sürekli laf sokmaya çalışması bi yerde bayıyor
chas neden amerikalı?
neden tüm bölümler amerika'da geçiyor?
ikinci sezonda şöyle londra'da birmingham'da geçen bi iki bölüm de çekerlerse cidden tadından yenmez.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap