you don't know what love is
-
raymond carver şiiri. zafer aracagök çevirisiyle:
"siz aşk nedir bilmezsiniz
(charles bukowski ile bir gece)
siz aşk nedir bilmezsiniz dedi bukowski
ben 51 yaşındayım bir bakın bana
genç bir güzele aşığım
kötü saplandım bu işe ama onun hâli de kötü
fakat olacaksa böyle olsun
kanlarına siniyorum onların ve kurtulamıyorlar benden
her şeyi deniyorlar kaçmak için
ama sonunda hep geri dönüyorlar
hepsi geri dönmüştür bana yalnız
gömdüğüm bir tanesi dışında
ağlamıştıma rdından
ama kolay ağlardım o zamanlar
çocuklar sert içkileri yaklaştırmayın yanıma
acımasız oluyorum o zaman
burada oturup bütün gece
bira içebilirim siz hippilerle birlikte
bu biradan on beş litre içerim ve
bana mısın demez su gibi gelir bana
ama bir defa koklatın sert içkileri
pencereden dışarı atmaya başlarım insanları
kim olursa olsun fırlatırım dışarı
bunu yaptım daha önce
ama siz aşk nedir bilmezsiniz
bilmezsiniz çünkü hiç âşık olmamışsınızdır
işte iş bu kadar basit
genç bir fıstık buldum şimdi öyle güzel ki
bukowski diyor bana
bukowski diyor o minicik sesiyle
bense ne var diyorum
ama aşk nedir bilmezsiniz siz
size ne olduğunu anlatıyorum
ama dinlemiyorsunuz
aşk buraya kadar gelip kıçınızı dürtse
bu odada içinizden birinin bile
ruhu duymaz
şiir okuma toplantılarının boktan bir şey olduğunu düşünürdüm
bana bak ben 51 yaşındayım ve çok dolaştım
boktan diyorsam öyledir
ama sonra dedim ki kendime bukowski
aç kalmak daha da boktan
sonuçta işte burdasın ve hiçbir şey olması gerektiği gibi değil
o adam neydi adı galway kinnell
bir dergide resmini gördüm
yakışıklı bir suratı var
ama öğretmen
tanrım düşünebiliyor musunuz
eyvah sizler de öğretmensiniz
size de küfrediyor oluyorum o zaman
hayır o adamın adını hiç duymadım
ne de ötekinin
hepsi birer asalak
belki egom yüzünden artık çok fazla okumuyorum
ama şu ünleri beş altı kitap üstüne
kuran insanlar var ya
hepsi birer asalak
bukowski diyor bana bu kız
niçin klasik müzik dinliyorsun bütün gün
sizi şaşırttım değil mi
benim gibi ayyaş birisinin
klasik müzik dinleyeceğini düşünmezdiniz
brahms rachmaninoff bartok telemann
kahretsin burada yazamıyorum
çok fazla sayıda ağaç var burada
şehirleri severim en uygun yerler benim için
her sabah koyarım klasik müziğimi
ve oturup yazı makinemin başına
bir puro içerim bakın işte böyle
ve bukowski derim sen ne şanslı bir adamsın
bukowski bu belaların hepsini atlattın
ve sen şanslı bir adamsın
ve mavi duman yayılır masamın üstüne
ve pencereden dışarı delongpre caddesine bakarım
ve kaldırımda bir aşağı bir yukarı giden insanları görürüm
ve puroyu şöyle içime çeker
ve sonra şöyle küllüğün içine bırakırım
ve derin bir nefes alır
ve yazmaya başlarım
bukowski işte yaşam budur derim kendime
yoksul olmak iyidir basur olmak iyidir
aşık olmak iyidir
ama siz nasıl bir şey olduğunu bilmezsiniz
aşık olmak nasıl bir şeydir bilmezsiniz
sevgilimi görseydiniz ne dediğimi anlardınız
buraya gelince baştan çıkacağımı düşündü
tam böyle olacağını bildi
böyle olacağını bana söylemişti
allah kahretsin ben 51 yaşındayım o ise 25'inde
birbirimize aşığız ve o beni kıskanıyor
tanrım bu güzel bir şey
buraya gelip baştan çıkarsam gözlerimi oyacağını söylemişti
alın işte aşk sizlere
içinizden hangisi bilir böyle bir şeyi
sizlere bir şey söyleyeyim
öyle adamlarla tanıştım ki hapishanede
üniversitelere ve şiir toplantılarına giden
insanlardan çok daha fazla yol yordam bilen insanlardı
kanemicilerdir onlar bütün görmek istedikleri
şairin çorapları kirli midir acaba
ya da koltukaltları kokuyor mudur
üzülmesinler düş kırıklığına uğratmayacağım onları
ama sizden şunu hatırlamanızı istiyorum
bu odada yalnız bir tane şair var bu gece
belki de bu ülkede yalnız bir tane şair var bu gece
o da benim
içinizden kim biliyor yaşamı
içinizde kim biliyor herhangi bir şeyi
hangi biriniz hayatta işten kovuldu
ya da sevgilisine dayak attı
ya da sevgilisinden dayak yedi
beş defa kovuldum ben sears and roebuck'tan
kovmuşlar tekrar kovmuşlardı beni
35 yaşındayken tezgahtarlık yapıyordum onlara
sonra kurabiye çalarken yakalandım
ben nasıl olduğunu bilirim çünkü oralardan geliyorum
51 yaşındayım ve aşığım
şu gencecik güzel şey diyor ki bana
bukowski
ve ben ne var diyorum o ise
sen pisliğin tekisin diyor bana
ve ben bebeğim beni anlıyorsun diyorum
bu dünyadaki tek güzel şey o
kadın ya da erkek bu tür hareketine
katlanacağım tek kimse
ama siz aşk nedir bilmezsiniz
hepsi geri döner bana sonunda
her biri geri döner
yalnız o sözünü ettiğim bir tanesi
hani o toprağa vermiş olduğum dışında
yedi yıl birlikte yaşamıştık
çok içerdik
bir avuç memur görüyorum ben bu odada
şair filan yok aranızda
hiç şaşırmadım bu işe
şiir yazmak için âşık olmanız gerekirdi
ve siz aşık olmak nedir bilmiyorsunuz ki
sizin derdiniz bu
şu ağır içkiden verin biraz bana
tamam buz istemem güzel
güzel işte çok güzel böyle
haydi bakalım gösteriye başlayalım
ne dediğimi hatırlıyorum ama bir tek atacağım yalnızca
ne de güzel tadı var şu meredin
haydi uzatmadan bitirelim bu işi
yalnız bundan sonra kimse durmasın
açık pencerelerin yanında"
şiir ayrıca, carver şiirlerinden oluşan bir seçkiye adını verdi:
http://www.idefix.com/…asp?sid=bzf09754g7wucsl1cqc7
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap