4 entry daha
  • cztery, dekalog serisinin dördüncü filmidir. film, bir baba ve kızının öyküsünü anlatır. bir baba-kız ilişkisini anlatan bu cztery, ‘anne ve babana karşı saygılı olacaksın’ emrinden yola çıkarak hazırlanmıştır. hikaye içinde barındırdığı sırlar ve bunun üzerine yaşanmış ve yaşanan hayatları aktarıyor. anka ve babası michal beraber yaşayan ve birbirlerine bağlı olan bir baba-kızdır. bir sabah anka iş seyahatına çıkacak olan babasını uyandırmak üzere odasına giderken masasında üzerindeki belgelerin arasında bir mektubu fark eder. mektubun üzerinde kendisine yazıldığına dair bir yazı vardır. mektubu yine olduğu yere bırakır ve bir sürahi suyla babasını uyandırır. babası da onu ıslatır ve şakalaşırlar. sonra anka telefonda erkek arkadaşıyla konuşacaktır ve babasından avizeyi kapatmasını ister. babası kapatmış gibi yapar ama konuşmaları dinler. michal seyahata çıkar. babasını yolcu eden anka eve döndüğünde bir kutunun içinde bulunan mektubu fark eder. mektubu alır ve bakar. üzerinde ‘ancak ölümümden sonra okunmalıdır.’ yazar. anka heyecanlıdır fakat mektubu açmaz. gölün kenarına gider ve burada mektubu tekrar açıp okumak ister ama yapamaz. ardından eve dönen anka zemin katta bulunan kurulukta eski eşyalarını karıştırır. aralarında annesinin mektupları ve resimlerinin de bulunduğu bir dosyaya bakar ve boş bir mektubu alır. üzerine aynı bulduğu mektubun üzerindekileri yazar. babası geri döner ve onu karşılar. babasına mektubu okuduğunu belirtecek şekilde iki defa sevgili kızım diye vurgular. sonra ezberden mektubu okur. annesi ona yazmış olduğu mektupta michal’ın gerçek babası olmadığını söyler. michal, anka tokat atar ve gider. anka erkek arkaşının evine gider. michal’da eve dönmüştür. michal üzgün ve kızgın bir biçimde kapının yanında oturur iken zeki demirkubuz filmlerinde olduğu gibi kapı kendiliğinden aralanır ve açılıverir. michal o ruh haliyle kapıyı tekmeler ve cam kırılır.
    daha sonra eve dönen anka asansörde michal ile karşılaşırlar. michal özür diler ve birbirlerine sarılırlar. tam bu sırada asansöre dwa filmindeki doktor biner. selamlaşırlar ve beraber aşağıya inerler. sonra doktor asansörden ayrılır. kieslowski yine burada da karakterleri birbirleriyle kesiştirir. michal ve anka en aşağıya bodruma inerler. bu sırada da karşılarına bir sonraki bölüm olan piec’teki taksiciyi de görürüz. bodrumda eski fotoğraflara bakarken michal her zaman böyle bir şeyden şüphelendiğini fakat hiçbir zaman emin olamadığından bahseder. sohbet yukarıda da devam eder ve anka mektuptan her zaman haberdar olduğunu fakat okumaktan kaçındığını anlatır. michal her seyahata gidişinde mektubu da yanında götürmüştür. anka michal’a mektubu hiç okuyup okumadığını sorar. michal okumadığını söyler. anka michal’in elini tutar ve onu hep arzuladığını ve her erkekte onu aradığını söyler ve sorar ‘şimdi sana ne demeliyim.’ michal’da ‘bilmiyorum’ der. durum karmaşıktır ve zordur. ardından michal’ın arkadaşı gelir ve sohbet bölünür. anka odasına gider ve ağlamaya başlar. arkadaşını yolcu eden michal anka’nın yanına gider ve açık olan sırtını örter. anka içeri geçtiğinde “benden mi korkuyorsun yoksa kendinden mi?’ diye sorar. cevap alamayınca korkma ben zaten evleniyorum diye belirtir. bunun üzerine michal ‘kaçmaya çalışabilirsin, uzaklaşırsın, evlenirsin ama hiçbir şey değişmez.’ der.
    bu sahnedeki konuşmalar ve diyalog önemlidir çünkü bir sırrın açığa çıkmasıyla duygular da kıyıya vurur. anka ‘başkasıyla birlikteyken o suçluluk duygusunu hissederdim. sebebini şimdi anlıyorum. sana vefasız davrandım.’ diyince michal’da önce kabul etmese de aynı şeyleri hissettiğini söyler. her ikisi de duygularını açıpa vururlar. zaten geçmişleri boyunca hiçbir zaman tam anlamıyla bir baba-kız ilişkisi içinde olmamışlardır. her zaman birbirlerine farklı bir yakınlık besleyen bir çift olmuşturlar. konuşma derinleştikçe yaşadıkları bunca zaman boyunca nasıl birbirleri için yaşadıklarını ve yaptıkları ve yapamadıkları şeylerin hep birbirlerine karşı olan duygularında ileri geldiğini anlatırlar. ardından anka üzerindeki kıyafeti çıkarır ve ‘ben senin kızın değilim’ der. michal anka’ya doğru yürür ve yine üzerini örter. sabah olduğunda anka uyanır ve michal’ı arar evin içinde. sonra balkona çıkar ve babasının gitmekte olduğunu görür. hemen dışarıya koşar ve michal’a yakalar. ona mektubu hiçbir zaman okumadığını söyler ve sorar nereye gidiyorsun diye. michal markete süt almaya gittiğini söyler. peki mektubu ne yapacağız diye sorar anka ve eve döndüklerinde beraberce mektubu yakarlar.
    cztery, değindiği emir ve bu emir’i işleyişi bakımından oldukça sıradışı bir öyküye sahiptir. hikaye oldukça gerilimlidir. buradaki gerilim insan ilişkilerinin karmaşıklığı ve yalanlar ve sırlar üzerine kurulu hayatların, sırlar açığa çıkınca nasıl bir hal aldığı açısından oldukça başarılı bir perspektife sahiptir. anne ve babaya karşı saygılı olacaksın emrini, bambaşka bir açıdan değerlendiren kieslowski, bu filmde tabuları yıkmış ve emri alt üst etmiştir. insan duygularının ve arzularının en katı tabuları bile nasıl kolaylıkla yıkabileceğini göstermiştir. cztery, güney kore yapımı oldboy filminde de rastladığımız o kabullenmişlikle birlikte bilinmeze doğru yelken açarak sonunu çarpıcı kılmıştır. iyi örülmüş bir kurguya sahip cztery, serinin başarılı filmlerinden bir tanesidir.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap