613 entry daha
  • çok üzgünüm. çok çok üzgünüm. söylenecek çok şey var, ancak soğukkanlılığımı korumaya çalışıyorum...

    "mağduriyet" kelimesini görünce deliriyorum.
    diyarbakır saldırısını da suruç saldırısını da ışid'in yaptığını biliyoruz. bu saldırıları yapanların adıyaman nüfusuna kayıtlı olduğunu, ışid'e nasıl ve ne zaman katıldıklarını, kimlerle irtibatlı olarak türkiye'ye geri döndüklerini vs. hepsini ayrıntılarıyla biliyoruz. hatta suruç patlamasını yapan şeyh abdurrahman alagöz'ün, diyarbakır'daki canlı bomba orhan gönder'le aynı dönemde ışid'e katıldığı, tanışık ve irtibat halinde olduğu da iddia edildi, ve sanırım artık bu konuda da eminiz.
    ali ismail, bizzat devletin "o sokakta durun ve gelen geçeni öldüresiye dövün ki, devletin gücünü görsünler ertesi gün sokaklara çıkmasınlar" diye bir emirle, yani sistematik, yukarıdan aşağı bir sorumlulukla o sokağa diktiği kişiler tarafından dövülerek öldürülen ali ismail için kendi arkadaşları öldürmüş olabilir diyen vali gibisiniz. bakın nahoş bir kelime kullanmıyorum. "siz o valisiniz" diyorum. bu yeterli.

    "katil devlet" diye haykıran kimse, bombayı bizzat devlet koyup patlattı demek istemiyor sevgili cumhuriyet valisi arkadaşlar. diyarbakır'da da suruç'ta da failin ışid olduğunu ilk birkaç saat içinde öğrenmiştik zaten. katil devlet, katil saray diyen dostlarımız, örneğin diyarbakır bombalamasında olduğu gibi, bombacının devlet tarafından izlendiğini, hatta bombalamadan bir müddet öncesinde polis tarafından sorgulanıp serbest bırakıldığı gibi güçlü karineler üzerinden bu saldırıların bilindiği halde göz yumulduğu, hatta "teşvik edildiği"ni iddia ediyor. yani böyle bir patlamayı engelleyemediğinden ötürü patlamalarla ilgili çok büyük bir sorumluluk taşıyan devlet, aynı zamanda gizil azmettirici, yahut bildiği halde buna göz yuman bir pozisyonda, eş deyişle bir suç ortaklığı içinde olduğunu söylüyor. söylenen bu.
    bu güne kadar bu oldukça güçlü iddialarla ilgili âli devletimizden doyurucu bir cevap işitmedik. devletlûlar, henüz bu ışid saldırılarının sistematik olup olmadığına dair, yani bu ışid saldırılarının ışid'in stratejilerini belirleyen merkez komitesinden gelen bir emirle, tasarlayarak mı yapıldığını, yoksa ışid hücrelerine "türkiye sınırlarında da olsa kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde eylem serbest" gibi ucu açık bir emir mi verildiğine dair bir açıklama da yapmadı. hani olanlar olacakların habercisidir derler ya, olanların ne olduğunu henüz bilmiyoruz, sadece tahminler yürütebiliyoruz.
    bunları biliyor olsaydık, bunlar üzerine düşünmüş olsaydık, bugün ankara'da bu katliam olmayabilirdi.

    ***

    pek çoğunuz oldukça düşük zekalı, cahil, hani "kötü niyetli, kötü insan" diyemeyecek denli çocuk, iki tutarlı cümle kuramayacak, o denli naif, tam da bu sebeple sıradan kötüler, birer yürüyen kötücül duygular, kötücül bilinçdışı hezeyanlarsınız. kendinize ait bir cümleniz, düşünerek, tasarlayarak, hani üstün nazi mühendisliğindeki gibi önünü arkasını ölçerek, insanlığın en yüksek zekasını işe koşarak yapabildiğiniz/yaptığınız bir şey değil bu kötücül hezeyanlarınız. o hezeyanınız bile hasbelkader. hezeyanlarınız, trollüğünüz bile sıradan. eşya ve beşere dair algınız, hasbelkader bilginiz, şurdan burdan, aynı sizin gibi düşük zekalı, cahil ve hergünkü kötücül arzulardan müteşekkil insanlardan duyduklarınızla sınırlı. dünyaya ve evrene dair bildiğiniz, "bizim beş uçağımız var onların üç uçağı, hain düşman al sana bomba"dan başlıyor, akıllara zarar, pespaye komplo teorilerine "bu acaba kimin işine yaradı"lara dek gidiyor. bu güne dek içinde en ufak, zerrece bir bilgi, zeka, feraset kırıntısı olan cümlenizi duymuş, okumuş değiliz. ben, sanırım bunu gördüğüm için ilk günden beri şöyle düşünüyorum. işte sizler gibi düşük zekalı, medeniyet artığı banal kötücül, faşizan kişilerin yoğunlukta olduğu bir ülkenin istihbarat birimlerine, üst düzey yönetimine de bir şekilde sizlerden kişiler geliyor. insan malzemesi düşük. arada iş bilen kişiler olsa da, misal psikolojisi çoktan bozulmuş, dış gerçekle olan bağlantısı oldukça zayıflamış olan, ama "bir gerilla savaşı nasıl yürütülür"ü bilen osman pamukoğlu gibi, onlar da yükselemiyor. hem yeteneksiz hem de bu tip katliamları sitayişle izleyecek denli vicdanını ve reel-politik aklını yitirmiş, vatandaşlık algısı "türk, müslüman, sünni -ve tabii erkek-" kişilerle sınırlı olanlar bir makam-mevki tutabiliyor. ölümleri hem önemsemiyorlar, hem de bilmiyorlar. gerçekten "istihbarat bu katliamın olacağını biliyordu ve göz yumdu" diyemiyorum. keşke suruç'u, diyarbakır'ı, ankara'yı bilen, tüm bunların önünü sonunu tasarlayan birileri olsaydı da, gerçek bir muarızla sahici bir strateji mücadelesi yürütebilme, onun bu soğukkanlı-katil doğasını ifşa edebilme imkanımız olsaydı. ve fakat, azmettirici, suç ortağı devlet iddiası her ne kadar yabana atılacak denli dayanaksız bir iddia değilse bile, bana kalırsa karşımızda tüm bu olanları ve olacak olanları bilen, izleyen, kendi stratejisi çerçevesinde soğukkanlılıkla değerlendiren bir devlet aklı yok. karşımızda, aynı roboski katliamı'nda olduğu gibi hasbelkader aldığı "bahoz erdal buradan geçecekmiş" istihbaratına dayanıp bir sürü katır ve 34 tane kaçakçıyı batı'dan satın aldığı savaş aygıtlarıyla hasbelkader bombalayan, sonra da özür dileme, oh olsun deme arasında bocalayıp şaşkınlaşan yöneticiler, "ben yapmadım miki yaptı" diye suçu birbirine atan bir bürokrasi ağı, ve bütün bunların üstünde basiretsiz, yönetemeyen, sarsak bir devlet aklı var. hem etkin bir soruşturma, yetkin bir istihbarat ağı sahibi değil bu akıl, hem de "adam sen de"ci, nasıl olsa olan türk-müslüman-sünni'ler dışında birilerine oluyor, boşver gitsin'ciler. bence devlet aklı gerçekten, bu sefer başkentinde, yeniden gafil avlandı. yönetemedikleri, bir an önce gitmeleri gerektiği, birinci önceliğimizin bir an önce bunlardan kurtulmak olması gerektiği bir kez daha yüzümüze vuruldu. gerisi bildik hikaye; olan yine kürtlere, solculara, barış isteyenlere oldu.

    yeniden, bir sürü çocuğu öldürdüler. herkesin şimdilik hakkı vardır hüzünlenmeye.
    coşkuyla olmasa, olamasa, hüzünle de olsa, yine, yeniden ille de barış demek, kardeşlik demek gerekiyor. umarım pkk yarın açıklayacağı ateşkesten geri adım atmaz.
1641 entry daha
hesabın var mı? giriş yap