3 entry daha
  • şimdilerde özellikle kadıköy'de, çayırbaşı mevkiine doğru, sahilde, balıkçıların ve eminönü-karaköy motorlarının olduğu yerde "bul boruyu al parayı" formatına rastlamak da mümkün.. aslında "bul boruyu al boruyu" demek daha doğru olur.. olay şöyle gerçekleşir.. siz sahil boyunca yürümektesinizdir.. o sırada birbiri üstüne binerek bir faaliyete iştirak eden elemanları görürsünüz.. büyük olasılık salatalığı, kabağı kendiliğinden soyup, doğrayıp, ağza besleyen alet tanıtımını izleyen boş gezenin boş kalfası kalabalığı olma ihtimali yüksek bir kalabalıktır.. ancak yaklaştığınızda bir tezgahın başında elinde dört adet kısa kesilmiş tüftüf borusu olan birinin bu borulardan birini çıkır çıkır sallayarak, sonra diğerleriyle karıştırarak tezgaha koyduğunu, enayi tayfasının da hangisinin dolu boru olduğunu bulmaya çalıştığını görürsünüz.. tabii bu bulma işlemi için 20 milyon papeli de tezgaha koymanız gerekir.. tezgah ama ne tezgah.. daha önce bu tip tezgahları duyduysanız ve şöyle bir alıcı gözle bakarsanız kalabalıktan en az 4-5 kişinin tezgahın içinde olduğunu anlarsınız.. kimisi milleti lafla gaza getiriyor.. kimisi para yatırmayıp doğru boruyu her seferinde bilip yardım ettiklerinin kazanmasını sağlıyor.. tezgahçı bu tiplere kızıyor.. kimisi yirmi koyup kırk alıyor.. kimisi kaybediyor.. ooy oyy oyyyy.. nitekim biraz dikkatli gözle baktığınızda doğru boruyu her seferinde yakalıyorsunuz.. ancak "ulan bir tezgah vardır kesin" diyerek para basamıyorsunuz korkudan.. hemen hemen herkes aynı modda.. para basanlar, kazananlar, kaybedenler tezgahın içinde zaten.. zaten tezgah da başka bir yerde.. mesela siz bir saf delikanlısınız.. böyle üçkağıtlardan da pek haberdar değilsiniz.. biraz izliyorsunuz çekine çekine.. içinizden de her seferinde bildiğiniz için "bassam mı 20 kağıt?" diye geçirmektesiniz.. ama ne olur ne olmaz diye cesaret edemiyorsunuz.. derken biri bilemiyor.. kalıyor üç boru.. adam toplamıyor ha boruları.. üç boru kalmış.. siz hangisi olduğunu biliyorsunuz.. daha önce hiç bilememezlik etmediniz.. biri daha deniyor.. başarısız.. borular hala orada.. üstelik iki tane... yanlış görmüş olsanız bile şans %50.. "bassam mı?" derken tezgahçı amcam parmağıyla sizi gösteriyor.. "genç" diyor.. "sen söyle.. para yatırmadan.. öylesine.." haydaaaa... gösteriyorsunuz boruyu.. adam eline alıp sallıyor.. çıkır çıkır.... doğru.. kazandın.... ama parayı alabilmek için cebinde karşılığı olmalıymış.. vaaaar... çıkar göster... gösteeerr.. tezgaha yatırman gerekliymiş.. yatııır... şimdi hangi boruydu tekrar göster bakalım.. delikanlı heyecanla az önceki boruyu gösterir.. adam alır sallar boş... "boşa para yok.." gitti para.. ama nasıl olur? şöyle olur.. siz heyecanla, titreye titreye cebinizden, cüzdanınızdan para çıkarmaya çalışırken adam kaşla göz arasında boruların yerini değiştirmiştir.. hık mık ederseniz oyunun kuralları vs vs herkes sizin aleyhinize döner.. ya çeker gidersiniz ya da hırs yapar biraz daha para kaybedersiniz... neyse sonuç olarak gitmeyip biraz uzakta beklerseniz az sonra tezgahın toplandığını ve herkesin dağıldığını görürsünüz.. çaktırmadan tezgahçıyı takip ederseniz yüz metre kadar ileride tezgah başındaki elemanlarla bir araya geldiğini ve aralarında bir para alışverişi yaşandığını da gözlemleyebilirsiniz.. paranız gitmiştir ama yaşadığınız tecrübe ve şu takip işinden elde ettiğiniz dedektiflik macerası adrenali yanınıza kar kalmıştır.. geçmiş olsun..

    (bkz: üç kağıt)
    (bkz: tezgah)
    (bkz: sokakta oynatilan kucuk kumarlar)

    edit: gelen bilgilere göre bu boruları sallama yöntemindeymiş işin tüftüf noktası.. adam isterse her borudan ses çıkarabilir ya da hiçbirinden ses çıkmamasını sağlayabilirmiş.. yani siz para çıkarırken el çabukluğuyla borunun yerini değiştirmesine gerek yokmuş.. (teşekkürler rrr) başka bir görüşe göre ise borunun bir yerine bastırarak ses çıkmasını engelleyebiliyormuş tezgahçı..
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap