1 entry daha
  • baudrillard bu metinde, geleneksel toplumbilimsel kuramlarda yer alan, insan üzerinden ilerleyen düşünce sistemini, nesneler üzerine kuruyor. insanların nesneler ile ilişkisi ve bunun sonuçları üzerine çıkarımlarını geçmişten geleceğe bir köprü olarak kurarak okuyucuya, sahip olmak, satın almak, nesnelerin değeri, amacı vb. konularda düşünmeye zorluyor.

    sanayi devrimi öncesinde, gerçek görevi bir işe yaramak olan nesneler, modernleşme ile birlikte sahibi olduğu bireyin kişiliğini yansıtmaya başlamıştır. nesneler, tüketmeyi yaşam şekli olarak benimsemiş olan tüketim toplumu sayesinde ise yerine getirdikleri görevlerden çok, sahibinde, sahip olmanın verdiği psikolojik zevk ve tutku ile bağlanma duygusunu oluşturmuştur.

    modern nesneler, burjuvazinin eski eşyalarına ve mobilyalarına bakış açısını değiştirmiştir. burjuva sınıfının günlük hayatlarının bir parçası olan ve kuşaktan kuşağa sağlam kalarak kullanılan eşyalar, gerçek işlevini yitirip bir süs eşyasına dönüşmüştür. dekor oluşturmaktan başka hiçbir işlevi kalmayan bu nesneler, nostaljik ve antika olarak korunarak yaşam alanı içerisinde yer almaktadır. bunun aksine modern tüketim düzeni sayesinde, geniş yaşam alanları, mutfaklar, banyolar ve salonlar, olabilecek en verimli bir biçimde kullanılmaktadır. bütün eşyalar yalnızca belli başlı işlevlere sahip olacak şekilde üretilmektedir. kişisel zevklere göre düzenlenen yaşam alanlarının yerini, sınırlı sayıda işlevi olan seri üretim nesneleri almıştır.

    bu yeni nesne düzeni sayesinde bireylerin yemek yemek ve neslinin devamını sağlamak gibi temel ve içgüdüsel amaçları yerini sigara ve içki içmek, konuk ağırlamak, bakışma konuşma ve okumaya bırakmıştır. modern mekanlar ve yaşam alanları sayesinde eski eşyalar yerini yeni eşyalara bırakmış ve antika değeri kazanmıştır. eşyaların yerleşimi, yaşam alanlarının daralması ile beraber, daha önemli bir hale gelmiştir ve bunun sonucunda zengin olmayanların eşyaları ile burjuva eşyaları kişilik kazandırma bakımından daha önemli bir hale gelmiştir. eşyalar, bireylerin kişiliklerini yansıtmamakta; bireyler kişiliklerini eşyalar sayesinde oluşturmaktadır. dar yaşam alanları, konfordan ve ferahlıktan ödün vererek sadece mesken görevini görmektedir. bireyin özgür olabildiği nadir mekanlardan biri olan evler bile özgürlüğün kısıtlandığı mekanlara dönüşmüştür. geniş bir yaşam alanına sahip olmak ise doğal olarak zenginliğin ve elitliğin bir göstergesi olarak sunulmaktadır. “işlevsel nesneler sistemindeki tutarlılığın kökeninde, bunların (ve değişik görünümlerinin, renk, biçim, vs.) kendilerine özgü bir değere sahip olmak yerine evrensel bir gösterge işlevine sahip olmaları vardır. hemen her yerde karşımıza çıkan doğal düzenin (birincil işlev, içtepi, simgesel ilişki) bir göstergeden ibaret olduğu görülmektedir. nesnelerin sahip oldukları maddi özelliklerin maddi gereksinimlerle artık doğrudan bir ilişkisi yoktur; başka bir deyişle bu tutarsız birincil ve karşıt sistemler arasına işlevsellik denilen soyut ve güdümlenebilen bir göstergeler sistemi yerleştirilerek nesneler unutturulmaya çalışılmaktadır.”

    kullanışlılık bir nesnenin sahip olması gereken bir özelliktir, nesnelerin aldığı yeni değerler sayesinde kullanışlılık ikinci plana atılmış ve nesneler bir tutku ifadesi haline gelmiştir. işlevinin soyutlanması ile birlikte bir nesnenin işe yaraması gerekmemekte, sadece bir statü göstergesi olarak sahip olunması gerekmektedir.

    sanayi devrimi sonrası, seri üretimin kullandığı ham maddeler plastik, metal gibi malzemeler olmuştur, herkesin sahip olabildiği ve bir ayrıcalığı olmayan bu nesneler sayesinde eski ve antik nesnelerin değeri gereksiz bir şekilde artmıştır. “bu durumda eski nesne başka bir şekilde algılanmaktadır; çünkü hiçbir işe yaramadığı bir ortamda çok önemli bir görev üstlenmektedir. zaten insanların eski, otantik mobilya, özgün bir stile sahip nesne, rüstik nesne, zanaat ürünleri, el yapımı ürünler, yerel çanak-çömlek, folklorik nitelikli nesneler, vb. şeyleri elde etme konusundaki inatçılıklarının nedeni de budur.” bu durum koleksiyonculuk alışkanlığını getirir. koleksiyoncunun tipik özelliği, eşi benzeri bulunmayan ya da çok nadir bulunan ve ulaşılması zor olan bir nesneye sahip olmayı arzulamasıdır. koleksiyon içindeki nesnelerin hiç bir işlevi yerine getirememesi önemli değildir çünkü ona sahip olmak koleksiyoncuya psikolojik bir tatmin duygusu yaşatır ve çevresine karşı bir üstünlük kazandırır.

    nesneler sisteminde, yaşam alanı içindeki nesnelerin hepsinden çok ayrı duran bir nesne vardır; araba. araba sahibi olmak, toplum içinde bir değere sahip olmak demektir. arabanın asıl işlevi olan “bir yerden bir yere gitme, bir zorunluluğa, hız ise bir keyif alma biçimine dönüşmüştür. bir otomobil sahibi olmak bir tür vatandaşlık beratı almak gibi bir şeye benzerken, sürücü belgesi sahip olunan bir taşınmazın vergisinin ödendiğini gösteren bir tür soyluluk belgesi; mahalleler ise hem hızın yasaklandığı hem de bir hız yapma alanı gibi görülmektedir. sürücü belgesi elinden alınan kişi günümüzde sanki toplum tarafından dışlanmış, toplumsal anlamda iğdiş edilmiş birine benzemektedir.”

    nesnelerin birbiri arasındaki değer farklarını ve toplumun bir tüketim toplumuna dönüşebilmesi ve tüketmenin çekici hale gelmesi ise reklamlar sayesinde olur. eskiden şölenler aracılığıyla nasıl bir yapıya sahip olduğunu ve herkesin bu tüketim sürecine nasıl katılabileceğini gösteren toplum, bugün aynı şeyi reklamlar aracılığıyla yapmaya çalışmaktadır. reklamlar, satın alma gücü çok değişkenlik gösteren topluma, sahte bir eşitlik duygusu hissettirir ve satın alım gücü bağlamında herkesin eşit olduğunu varsayarak topluma seslenir. günümüzde insanlar, fikirlerden ve yararlı şeylerden değil; nesnelerden bahseder hale gelmiştir. nesnelerin büyüleyici etkisi sayesinde ilkokul çağındaki bir çocuk bile, sahip olduğu nesnenin işlevsel değerini değil, gösterge değerini dikkate alır hale gelmiştir. reklamların çocuklara seslenmesinin sebebi de budur. çocukluktan başlayan tüketim alışkanlığı, bireyleri daha çok çalışmaya ve sisteme adapte olmaya zorlar. böyle detaylı bir sistemde tüketim, ihtiyaçtan dolayı değil psikolojik tatminden ve sahip olma duygusundan dolayı sürmektedir.

    diğer baudrillard metinleri hakkındaki okumalar için:
    (bkz: #60691606) simülasyon kuramı
    (bkz: #60902027) tüketim toplumu
    (bkz: #61006466) sessiz yığınların gölgesinde
    (bkz: #70212528) gösterge ekonomi politiği hakkında bir eleştiri
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap