beşiktaş

• trabzonspor maçından sonra yaşananlar bize bir şeyler anlatıyor. artık anladılar ki saha içinde bileğimizi bükemeyecekler, saha dışında daha yoğun mesai harcayacaklar.
  
  sık sık medyada kulübü ve taraftarı rahatsız eden haberler yapılır. camia refleks gösterdiğinde medya alttan alırdı veya haberi yapan kişinin dikkatsizliği bahane edilirdi. ama bu sefer durum farklı, trabzonspor maçından sonra başta turkuvaz grubu olmak üzere bütün spor medyası uzun süreden beri görülmemiş inanılmaz bir saldırgan tutum içine girdi. kulüpten tepki gelince bırakın alttan almayı saldırı dozajını artırdılar. genel yayın yönetmenleri canlı yayına bağlanıp titreye titreye parmağını sallaya sallaya beşiktaş başkanını ve taraftarını tehdit etti. işi yusuf erdoğan'ın bacağına kan montajlamaya kadar götürdüler. tartışmaları sürekli siyasi boyuta çekmeye çalışarak arkalarına destek almaya çalıştılar. çok daha facia hakem performansları gördüm ama medyanın bu kadar hem de haksız yere yaygara kopardığını görmemiştim uzun senelerden beri. ister komplo teorisi ister paranoyaklık deyin ama düğmeye bastılar.
  
  işin ironisi de yıllardır türk futbolunun anasını siken renkli camialar haktan hukuktan bahseder oldu. bu amk yerinde zerre adalet olsa o çok övündükleri yıldızlarının en az birer tanesi ellerinden alınır ama arsızlık kanlarına kemiklerine işlemiş, ne yapalım kader utansın. sayemizde 2 yıldır galatasaray ve fenerbahçe adeta kardeş oldular. 3 gün sonra maçları var ama hiç ses seda yok, eskiden olsa haftalar öncesinde birbirlerini yemeye başlarlardı. ulan bir de buna dünya derbisi diyorlar amk!
  
  istediğiniz kumpası kurun, istediğiniz düğmeye basın, istediğiniz şer ittifakını kurun; biz o kahpeliği 2004 yılında gördük, bir daha yemeyiz. allah şahit başka zaman olsa çekinirdim bunlardan ama şimdi zerre endişem yok. çünkü ben bu takıma güveniyorum.
  
  topyekün, dilediğiniz gibi saldırabilirsiniz beşiktaş'a. ilk taşı da en orospu çocuğu olanınız atsın!