7 entry daha
  • mükemmel (!) hukuki yorumlara sahip bir hukukçu. harvard ve soas'ta lisansüstü eğitim almış bir hukukçu aşağıdaki cümleleri nasıl kurabiliyor akıl alır gibi değil.

    önce türkiye'nin "hiyerarşik" bir toplum olduğunu varsayıyor:
    "biz hiyerarşik bir toplumuz. soyut ve sembolik bir ayrılma var, bir kast toplumuyuz. arabasına göre, oturduğu yere göre ayrılıp konumlandırılıyor insanlar. hukukun temel varsayımı ise eşitlik. türkiye’de hukukun dili ile toplumun dili, hukukun kodları ile toplumun kodları arasında uyumsuzluk hatta ciddi bir savaş var."

    buradan yola çıkarak ülkede kuvvetler birliğinden başka bir yönetim biçimi olamayacağı sonucuna varıyor:
    "toplumda demokrasi kültürü yoksa bunu dayatmanın anlamı yok. ben kitapta da bunu söyledim... türkiye’de kuvvetler ayrılığı imkânsız. şimdiye kadar bunu zorlama politikası izlendi. ben de diyorum ki bu zorlama politikasından vazgeçelim ve toplumumuza uygun bir modele geçelim.
    - tarif eder misiniz bu modeli?
    - sistemi böyle tüm yapı taşlarıyla kafamda kurmuş değilim açıkçası. sadece şundan eminim, bir kuvvetler birliği modeli olursa bunun denetim mekanizmasının çok güçlü olması lâzım. ve seçilmiş başkanın azledilebilmesinin de mümkün olması lâzım. böyle her tarafa hâkim bir diktatör havasında da olmaması lazım. benim buna sıcak bakmamın nedeni, aksinin hiç bir koşulda mümkün olmadığını düşünmem. tek seçenek kuvvetler birliği gibi görünüyor bana. kuvvetler birliğini temsil eden kişinin de hikmetli biri olması gerek. bu sadece benim görüşüm değil platon da aristo da bunu söylüyor. bu siyaset felsefesinde de karşılığı olan bir düşünce. bizim toplumumuza da uygun. demokratik kültürün yerleştiği toplumlarda kuvvetler ayrılığı olabilir çünkü insanlar zaten bir denge ve karşılıklı kontrol kültürü içerisinde düşünüyor ama bizde beni rahatsız etse de türk toplumu başa bağlı.
    - başkanlık sistemi olursa nasıl işleyecek hukuk?
    - biz sadece başkanlık sistemini kuracağız. başkanın diktatör olmasını engelleyici bir yapıyı ayrıca kurmamız gerekiyor. mesela osmanlı’da ne var? şeyhülislam. padişahın astığım astık kestiğim kestik olmasının önündeki engel ne? şeyhülislam. icracı hiç bir şey yapmıyor. bunun gibi bir mekanizma olması lâzım."

    öncelikle arkadaş osmanlı'da padişahların şeyhülislamı görevden alabildiğini bilmiyor galiba. ama bunu geçelim. esas vahim nokta, başkanlık sistemiyle kuvvetler birliğini aynı şey sanması. halbuki böyle bir şey yok. abd'deki başkanlık sistemi, ingiliz parlamenter sistemine nazaran güçlerin daha net biçimde ayrılması esasına dayanır. kuvvetler birliği dediğimiz şey ise yasama, yürütme ve yargının tek bir merkezde toplanmasıdır ki burada denge mekanizması filan olmaz. baştaki kişi seçimler dışında ancak darbeyle indirilebilir. eğer türkiye için bahsettiği "toplumsal kodlar" geçerliyse böyle bir yönetimde seçimlerin ne kadar adil yapılabileceği de ortada.

    yani hem türkiye'de güçler bir yerde toplanmalıdır diyor, hem de bu gücü dengeleyebilecek mekanizmaların oluşturulabileceğinden bahsediyor. bu çelişki yetmezmiş gibi bir de türkiye'de hukukun hep araçsallaştırıldığını, kötüye kullanıldığını söylüyor. madem öyle, o zaman bütün gücü elinde toplamış bir yöneticiyi hangi anayasayla, hangi mekanizmayla durdurmayı düşünüyorsun?

    yani röportajda kısaca "türkiye toplumu eşitlikten anlamaz, böyle gelmiş böyle gider, o halde bize eli sopalı bir adam lazım, dua edelim ki hikmetli biri olsun" demiş. o zaman hukuka, hukukçuya, sana, senin yaptığın bu kadar tahsile ne gerek kaldı? türkmenbaşı gibi biri gelsin, milleti çoban gibi gütsün.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap