2 entry daha
  • şimdi bizim zatı-şahanelerine biri bu işi yanlış anlatmış gibi geliyor bana. belki de doğru anlatmışlardır da zatı- şahaneleri yanlış anlamış olabilir orayı fazla karıştırmayalım.

    şimdi düzgün işleyen bir emlak sektörü nasıl olmalıdır bilal'e anlatır gibi anlatalım o zaman belki anlaşılır. çok basit örnekler vereceğim örneklere takılmayalım daha çok anlatılmak istenilene odaklanırsanız bilal'den önce anlarsınız.

    normal şartlarda emlak sektörünün gelişmesi demek ekonominin gelişmesi demektir. peki neden? düzgün ekonomik koşullar oluştuğunda birikim yapabilen insanlar olur yani 3000tl kazanan adam bunun 2300tl'sini harcar ve elinde daha harcayamadığı 700tl'si kalır. bu durum süreklilik kazanırsa elemanın yatırım yapabileceği bir bütçesi oluşur. diyelim ki eleman kirada oturan biri "ya ben bu parayla ev alim" derse ve oluşan bu sistemde elemanımız gibi elinde artan paralarla ev almak, evini büyütmek, 2. bir ev alıp gelir elde etmek isteyen kişilerin çokluğundan oluşan bir sektörel genişleme doğru ve sağlam bir genişlemedir. yastık altında duran parayı ekonomiye kazandırır hem ekonomi hemde vatandaş kazanır. ayrıca eleman dedi ki "ya benim ayda 700tl elimde kalıyor gideyim bankaya bu miktarlarda ödeyebileceğim kredi çekeyim bir ev alayım." o da olumlu hem banka hem ekonomi hem de vatandaş kazanır. hatta sıfırlamak için gidip bilmem nereden 5-10 daire almak bile olumlu. çünkü ayakkabı kutusundaki parayı bir şekilde ekonomiye kazandırmış oluyorsun.

    şimdi de gelelim bizim emlak sektörümüzün genişlemesine veya genişletilmeye çalışılmasına. elemanımız yine 3000tl kazanıyor ama 3000tl de harcıyor. elinde avucunda bir şey yok. bankamız diyorki "gel sen zaten 1000tl kira veriyosun ben sana para vereyim git kendine ev al banada kira öder gibi 1500tl ödersin." elemanda saf kabul ediyor. şimdi 3000tl kazanıp 3000tl harcayan adam 1000tl kira yerine 1500tl borç öderse aradaki o 500tllik kısmı diğer ihtiyaçlarından kısacak. kahvede 5 çay içeceği yerde 1 tane içecek. kahvecinin cebinden 4 çay parasını alıp bankaya verdik. dur daha bitmedi. kıyafetlerinden kısacak. mağazadan 3 tişört yerine 1 tişört alacak. mağazacının da cebinden 2 tişört parası alıp bankaya verdik. hala bitmedi. eleman arabasıyla gezip tozarken "ben her zaman 50 liralık benzin alıyorum" adamına dönüşecek. benzinliğin de cebinden parasını alıp bankaya vereceğiz. şimdi bu kahveci mağazacı, benzinlikçi işlerini geliştirmek için (veyahut bambaşka sebeplerle) banka yüzünden kazanamadığı parayı gidip bankadan borç alarak üstüne birde eşek yüküyle faiz ödeyecek. ekonomi kaybedecek ama banka kazanacak. işte bizim emlak politikamız bu. sadece bankalar kazansın sistemine dayalı ekonomiler eninde sonunda çökmeye mahkumdur.

    bilal oğlan anladın mı bilmiyorum yada anlatabildim mi onu da bilmiyorum, sonuçta ekonomist değilim ama bu yol yol değil benden söylemesi.
hesabın var mı? giriş yap