87089 entry daha
  • önceki gün tramvay durağında bekliyordum. tramvay geldi ve o sırada bilet basmadan bir çocuk koşa koşa girdi. güvenlik görmedi. en önde bulunduğum için yanıma gelip bozuk bir türkçeyle 'karataş?' dedi. suriyeli olduğunu fark ettim. evet dedim. benle beraber hemen atladı tramvaya. ki bulunduğum şehirde - gaziantep - çok fazla suriyeli olduğu için, yaşayanların bir kısmında suriyelilere karşı bir ön yargı hakim. *

    her neyse çocuk benim oturduğum koltuğun karşısına geçti ve bir anda tramvay doldu. çocuğa daha dikkatli bakma fırsatı buldum bu sırada. upuzun ve kirli tırnaklar, yırtık elbiseler ve kirli bir yüz. belli ki çok uzun süredir banyo yapamıyor. üstelik en fazla 7 yaşında. öyle güzel bir yüzü var ki yemin ediyorum kendi çocuğunuz olsa sevmeye kıyamazsınız. ama bu çocuk bu yaşta çalışıyordu. çocuk belli ki işten geliyor ve akşamın 8'inde bırakmışlar bu çocuğu. en az yarım saatlik bir mesafe üstelik. biner binmez oturduğu yerde gözleri kapanmaya başladı. sallanıyor, esniyor. koltuğu da sahiplenememiş. sırtını bile yaslamadan ucuna oturuyor. yaslan, dedim. anlamadı. türkçe neredeyse hiç bilmiyor. çok şaşırdım. hiç türkçe anlamayan bir suriyeliye henüz rastlamadım. baktım olmuyor, kalkıp çocuğu yasladım. güldü, yaslandı ve gözünü kapattı.

    belki dakika sürmeden uyudu çocuk. bu arada ayakta bekleyen bir sürü kişi çocuğu kaldırmaya, yerine oturmaya çalıştı. hepsine çok hasta, ellemeyin dedim. ancak o kadar derin uyuyor ki o kadar dokunmayı, kaldırmaya çalışmayı falan duymadı bile.

    çocuğa baktıkça içimden bir parça koptu. ailemiz biz çocukken gündüz vakti bile gözünün önünden ayırmazken, bu çocuk tek başına küçücük bedeniyle kim bilir hangi işte çalışıyor, nelere maruz kalıyordu.

    yol boyu neler yapabilirim diye düşündüm. ben ondan önce inecektim. başta dediğine göre son durağa kadar gidecek o. benle indirip yemek yedirmeyi, üstüne başına bir şeyler almayı düşündüm. ineceğim bir yere gelmiştim bile. o sırada geç vakitte çocuğu yanımda götürmenin sorun olacağını ve geç kalırsa ailesinin merak edeceğini düşündüm. sonra durağa geldim ve indim.

    inince kafama dank etti. bu çocuğu merak edecek olsalar zaten bu saatte tek başına göndermezler. allah benim belamı versin ki o çocuğa hiçbir yardımım olmadan onu öylece gönderdim. tramvayın arkasından öylece bakakaldım.

    içime öyle bir dert oldu ki o çocuk, iki gündür aynı saatte o durağa gidiyorum. bir saate yakın bekledim ama bulamadım. o küçücük bedeniyle neler yaşadığını hayal bile edemiyorum.

    şu güne kadar - az da olsa - suriyelilere karşı hissettiğim tüm olumsuz duygulardan ötürü önce kendi vicdanımdan, sonra tüm insanlıktan özür diliyorum. geçici de olsa o çocuğun hayatına ufacık bir dokunuş yapamadığım için kendimi asla affetmeyeceğim.
186582 entry daha
hesabın var mı? giriş yap