3 entry daha
  • duymak ne kelime... görmek. görmek de yetmez ki kelime karşılamıyor, birlikte onu yaşamak. ölüm sürecini. ama sanki, hiç ölmeyecekmiş gibi. sanki hiç de öyle bir şey olmayacakmış gibi hani. sonra, toprağın altına indirildiğini görmek.

    üzerinden beş sene geçti, hala diyorum ki o, o yaşta öldüyse, ben neden hala buradayım?

    duymak da herhalde öyledir ama görmek ve beş sene sonra hala odasının artık hiç kimsenin yaşamadığı camını her gün görmek ve o zaman okuldaki derse beraber yetişmeye çalışırken şimdi iş yerinin servisine tek başına yetişmeye çalışıyor olmak, iş yeri servisinin her allahın gününde iki kere karacaahmet mezarlığından geçiyor olması, hala nefes almak ama bir türlü gereğince yaşayamamak çok kötü bir suçuluk duyusu yaratıyor.

    aynı yaşta olduğum biri öldü ve ben mesela 2013'te gezi parkı eylemleri başladığında sadece 'oha bunu göremedi' diyebildim. sonrasında gelen hiçbir şeyi göremedi, düşünsene. düşünebiliyor musun?

    akranımız olan insanlar, sevdiğimiz ya da sevebileceğimiz insanlar ölüyor. hastalıktan ölüyor, boku bokuna ölüyor. ama ölebiliyor. siz bunun farkında mısınız? hala hayatımızdaki insanları kırmanın, yıkmanın peşindeyiz. bakın tekrar söylüyorum 21 yaşındaki insan öldü. kanserden öldü. ve ben bunu bir yerden duymadım. gördüm. o ölümünden sonraki hiçbir şeyi görmedi. yakılmak isterdi hep, toprak oldu.

    hayatın ve büyüttüğümüz diğer şeylerin, egolarımızın bilmemnemizin ne kadar boşuna olduğunun farkında mısınız? aynı yaşta olduğunuz birinin öldüğünü düşününce umarım farkına varırsınız. ama hiç ölmeyeceklermiş gibi geliyor değil mi? değil. ne kadar sevdiğinizi her zaman anlatın. ölüm var.
hesabın var mı? giriş yap