• ne yazık ki böyle bir gerçek söz konusu. öyle sürekli olarak sinemalara uğrayan bir insan değilim.

    ev sineması gibi seçeneklerimiz olsa da hiçbirinin sinemada o koltuğa yapışıp anın tadını çıkarmamız kadar etki yaratmayacağı kanısındayım.

    bu düşünceden yola çıkarak, ara sıra şöyle bir göz gezdiririm vizyondaki filmlere. zevk alabileceğimi düşündüğüm bir yapım çarparsa gözüme, filmin hakkında önce ciddi bir araştırma yaparım. aklıma yatarsa sinemaya gitmeye karar veririm.

    aksiyon olsun, korku olsun, komedi olsun bu türler beni pek mutlu etmez. daha çok, drama, duygusal, yer yer aşk temalı yer yer ağlatan, bir şeyler katan sanat değeri olan filmleri izlemeye özen gösteririm.

    ne yazık ki, uzun bir süredir sinemayı adeta işgal etmiş olan bazı yapımlar(recep ivedik, şafak sezer ve acun tayfasının filmleri, klasik amerikan yapımları, tırt komediler) sinemayı bütünüyle ele geçirmiş durumda. öyle ki, eskiden (bkz: lalaland) gibi (bkz: black swan) gibi filmleri artık (bkz: capacity) olsun (bkz: marmara forum) olsun görememekteyim.

    insanlar özellikle (bkz: cinemaximum) un bilet ücretlerinin pahalılığına kafayı takmışken beni en çok rahatsız eden konu bu gibi sorunlara nazaran, kallavi filmlerin bile o acuncu tayfa şahan gibiler yüzünden yer bulamıyor olmasıdır.

    oysa ki, sinema, her kesimden insana hitap eden birbirinin aynısı yerli komediler, bilindik vurdulu kırdılı fantastik kahraman illüzyonlu amerikan yapımlarından ibaret değildir olmamalıdır. sinema, insanın ufkunu açan, yerine göre, insana mesajlar veren, yerine göre ağlatan güldüren, sanatın diğer alanlarında olduğu gibi sansürden yasaktan kısıtlamadan uzak bir mecra olarak sunulmalıdır insanlara.
86 entry daha
hesabın var mı? giriş yap