2 entry daha
  • bugün gerçekleştirdiğimiz taksimde oglen yemegi zirvesi 5te tüm katılımcılar olarak şahit olduğumuz minik kedicik. o kadar hızlı oldu ki. bazılarımız onu havadayken gördük, bazılarımızsa yere çarpma sesiyle irkilerek baktık ona. bütün sokak bir anda kalakaldı, sanki zaman durdu.
    hepimiz içimizden "umarım dört ayak üstüne düşebilmiştir ve kurtarır kendisini" diye dua ediyorduk. şaşkın biçimde çevresine bakındı, sonra doğrulmaya çalıştı, hiçbir şey yapamıyorduk. kalktı ve hızlı adımlar atmaya başladı, derin bir oh çektik. fakat o minik kedi, hani olmaz denen o uçan kedi birkaç dakika sonra düştüğü yerin hemen yanındaki duvara yanaştı ve titreyerek ölümünü beklemeye başladı. karşımızda bir kedinin, uçan bir kedinin kısa ömrü son dakikalarındaydı. ve biz o tuhaf acıma duygusuna düşüncelerimizi teslim ederek kalakaldığımız yerden devam ettik nerede kaldığımızı hatırlayamadan. fakat eminim o masadaki herkesin aklında, hemen iki metre yakınımıza büyük bir hızla düşen o yaramaz, o meraklı ve uçma meraklısı kedinin yanan canı vardı.
    hatırlanacak olursa, çocukken oynadığımız oyunlarda her bir yenilgi (yanmak denirdi) bir hakka (yani cana) mâl olurdu. yakar topta mesela, öyle değil miydi? 9 canı olan uçan kedinin bir canı gitti bugün saat 13:00 sularında. ve eminim ki hepimiz, o güzel kedinin daha yanacak canları olmasını umuyorduk. evet, onun bir canı gitti, bizim de canlarımızı yakarak.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap