seçme
-
seçim boykotu değil de oy vermemek, boş oy ve geçersiz oy, doğrudan iktidarı onay ve alkış demeye gelmenin ötesinde seçme hakkını* kamuoyuna devretmek demek.
"hayırlı olsun"da daha fazla kabullenme, "hayırlısı olsun"da daha fazla seçmecilik, ısrarla daha iyisini arama var, ki bu söz kalıbının ruhuna ters, kulak tırmalıyor. hatta hadi bakalım titreşimiyle gergin bekleyiş de sunuyor.
"sanat, doğası gereği aristokrattır ve dolayısıyla halkın arasında bir tür seçmeye başvurur. zira tiyatro ve sinema gibi 'kolektif' sanatlar bile yarattıkları etkide, sanatla temas eden tek tek her insanın yaşadığı olaylara çok yakından bağlıdır. (...) sanatçı zamanı ve dünyayı eksiksiz kavrayan bir kişi olduğundan, gerçekle ilişkilerini tam olarak yansıtamayan ve dile getiremeyen insanların sesi olur. bu anlamda sanatçı, gerçekten de halkın sesinin ta kendisidir. işte, sanatçının kendi yeteneğiyle birlikte halka da hizmet etme zorunluluğu buradan gelir. ya yeteneğini son damlasına kadar ve bütünüyle ortaya koymak, ya da ruhunu üç kuruşa satmak; sanatçının yapacağı tercihlerdir." andrey tarkovski - die versiegelte zeit
(ilk giri tarihi: 27.12.2017)
(bkz: seçmece), seçmeli
(bkz: seçim/@ibisile)
(bkz: seçme ve seçilme hakkı)
(bkz: seçme ve seçilme özgürlüğü)
(bkz: sosyometri)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap