7 entry daha
  • formatın viran edildiği sözlükte, kutsal bilgiler içeren bu başlığa rastlamış olmak ne güzel bir histir. henüz çamurlu ayakkabılarla bu başlığa girilip kirletilmemişken bir iki satırlık ekleme de ben yapmak isterim. eklediklerimin doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında elinde video kaydı, bilgi ya da belge olan arkadaşlar istedikleri bir cuma günü yayımlayabilirler. aşağıdaki bilgilerin tamamı ahmetdursunarsivi.blogspot.com adlı adresten alınmıştır.

    --spoiler--

    dilipak, akp amerika, israil projesidir.
    aslında erdoğan ve arkadaşlarının abd tarafından siyaseten desteklenmeleri ve yönlendirilmeleri süreci çok eskiye uzansa da, bilinen net ilişkiler 1990'lı yıllarda gün yüzüne çıkıyor.
    akp'nin batı’nın destek, teşvik ve bu ülkelere verilen bir dizi taahhütle kurulduğu yolunda bugüne kadar pek çok haber yayınlandı. üstelik bu iddialar, bugün ortaya atılmadı. daha partinin kuruluşundan itibaren bu iddialar dillendirildi. gündeme getirenler de eski yol arkadaşları idi. yani içinden çıkıp geldiği milli görüş hareketinin lider ve temsilcileri...

    ancak bu iddiaların, abdurrahman dilipak tarafından ifade edilmesi iddiaların ciddiyetini daha da güçlendiriyor. ünal tanık’ın rotahaber’de 16 aralık’ta yayınlanan “çamlıca’daki o villada anlatılanlar” başlıklı yazısı ile yazar abdurrahman dilipak’ın anlattığı bilgilerle su yüzüne çıkan ilişkiler yumağı, dalga dalga bir etkiye sebep oldu. bu iddialar ilk kez duyuluyormuş gibi kamuoyunda yankılandı.

    işte akp'nin kuruluşu böyle oldu.
    dilipak’ın, merkez parti genel başkanı abdurrahim karslı’nın evinde anlattıklarının özeti şu idi:

    batılı ülkeler, 1990’lı yılların başlarından itibaren türkiye’ye sıklıkla gidip gelmeye başladılar ve siyasal islamcı gruplarla, bir takım taahhütler karşılığında yol arkadaşlığı yapmak istediler.

    bu teklif başta, milli görüş lideri necmettin erbakan ve ardından bbp lideri merhum muhsin yazıcıoğlu’na yapıldı. her iki ismin yapılan teklifi reddetmesi üzerine arayışa giren abd, ingiltere ve israil temsilcileri, aynı teklifi bu kez tayyip erdoğan ve abdullah gül’e yaptılar.

    her iki isim aldıkları taahhüt karşılığında desteklendi ve akp kurularak iktidar yolu açıldı.

    abromowitz, beyoğlu ilçe başkanı iken keşfetti
    aslında, batılıların tayyip erdoğan ismi, refah partisi beyoğlu ilçe başkanı olduğu dönemde gündemlerine girdi. daha o yıllarda amerikan büyükelçisi olarak görev yapan morton abromowitz’in dikkatini çekmişti. karşısında, insanlarla kurduğu ilişki, hitabeti ve cesur ifadeleriyle göz dolduran bir lider adayı vardı.

    erdoğan ile abromowitz’in ilk ilişkisine ilişkin bilgiler, halen trt haber’in başında bulunan nasuhi güngör’ün 2001’de yazdığı “yenilikçi hareket” isimli kitabında yer alıyor. iki isim arasındaki ilk ilişki, gazeteci ruşen çakır’ın arabuluculuğu ile kasımpaşa’da gerçekleşti. erdoğan ismi, o tarihten itibaren hep batılı siyasetçilerin gündeminde oldu.

    ruşen çakır 13 yıldır yalanlamadığı kitabı haberimiz çıkınca yalanladı
    ruşen çakır, haberimizde kaynak olarak gösterdiğimiz nasuhi güngör’ün 2001’de yazdığı “yenilikçi hareket” isimli kitabında yer alan bilgiyi haberimizin yayınlanmasından sonra yalanladı. ancak ruşen çakır'ın 13 yıl boyunca yalanlamadığı bu bilgiyi konu bugün tekrar gündeme gelip konjoktür değiştiğinde yalanlaması dikkat çekti.

    diyarbakır abd'nin dediği gibi, bop projesinin yıldızı olabilir.
    benzer iddiaları ergun poyraz da 'takunyalı fuhler' isimli kitabında ortaya atmıştı.

    ancak ruşen çakır, 2010 yılında kaleme aldığı yazısında bu iddiaları direk yalanlamak yerine; "ergun poyraz son kitabı “takunyalı führer”de de hakkımda atıp tuttuğunu duydum ve şaşırmadım. bunun dışında adnan hoca (oktar) grubu ile daha sonra bağımsız türkiye partisi’ni kuracak olan haydar baş ve çevresi de beni yıldırmak için epey uğraşmışlardı. tamamen bağımsız ve olabildiğince objektif bir şekilde, sadece vicdanımı dinleyerek gazetecilik yapmaya çalıştığım için maruz kaldığım bu saldırılar yüzünden onurumun çiğnenmiş olduğunu asla düşünmedim. hatta tam tersine, başıma gelenlerden onur duydum. bugün de aynı durum söz konusudur." ifadesini kullanmıştı.

    rp istanbul il başkanı iken abd, ingiltere ve israil temsilcileri ile şimdilerde gündeme gelen görüşme ve taahhütler tamamlandı. iddiaya göre, erdoğan, 29 mart 1994’de yapılan yerel seçimlere bu destekle girdi.

    bu seçimlerde, daha sonra yapılacak 2002 seçimlerinde olduğu gibi oyların, partiler arasında dağıtılması sağlandı ve erdoğan’ın küçük bir farkla istanbul büyükşehir belediye başkanı seçilmesinin önü açıldı. (rp: 25.6, anap: 24.6, shp: 17.5, dsp: 14.1, dyp: 12.5)

    muhsin yazıcıoğlu, arkamda mafya, çeteler olmadı.
    ibb başkanı olunca kurumsal ilişkiler kuruldu
    erdoğan, belediye başkanı olduktan sonra ilişkiler daha kurumsal bir şekilde yürütüldü. 14 ekim 1996’da erdoğan’ı başkanlık makamında ziyaret eden abromowitz, erdoğan’a, “siz türkiye’nin geleceği için çok önemlisiniz” dedi. erdoğan da, abromowitz’in olumlu ve sıcak bir mesaj getirdiğini söyledi.

    bu samimiyetin nereden geldiğini bilmeyen gazeteler bu görüşmeye ilişkin haberi, “erdoğan’a ilginç ziyaretçi” olarak verdi.

    görüşmenin perde arkasını ise bir dönem yeni şafak gazetesinin haber müdürlüğü görevini de yapan “yenilikçi hareket” kitabının yazarı nasuhi güngör, şöyle anlatıyor:

    “türkiye’nin geleceği için tayyip erdoğan’ı çok önemli gören abromowitz, gittiği her ülkeden kovulan bir isimdi. abromowitz, amerika’mn eski ankara büyükelçisi sıfatına ek olarak, sık sık mossad ajanı suçlamalarıyla karşı karşıya kalmış ırk bilinci yüksek bir amerikan yahudisi olma özelliğini de taşıyordu. abd dişişleri istihbarat ve araştırma müsteşar yardımcılığı görevlerinde de bulunan abromowitz, amerikan istihbarat örgütleri arasındaki koordinasyonu sağlamakla görevliydi.”

    refah-yol iktidarının 28 şubat fırtınası ile yıkılıp gitmesinden sonra, türkiye hem ekonomik anlamda hem de siyasi anlamda bir dizi kargaşa yaşadı. bu sırada erdoğan, “akbil yolsuzluğu davası” gibi kapsamlı suçlamaların bulunduğu dosyalar varken, okuduğu bir şiir bahane edilerek cezaevine gönderildi.

    savaş süzal'ın, akp'nin kuruluşu hakkındaki görüşleri.
    cezaevi, parti kurmak için bir ofis gibi kullanıldı
    oysa erdoğan, cezaevi günlerini, sağlanan ortam sayesinde bir tür kamp hayatı yaşadı. günlük koşturmalardan arınmış olarak yeni parti kurma çalışmalarına odaklandı.

    tayyip erdoğan, 26 mart 1999 günü girdiği pınarhisar cezaevinden, ceza süresini tamamlayarak aynı yılın 24 temmuz’unda çıktı. çıktığında kurulacak partinin örgütlenme çalışmaları il il tamamlanmış durumda idi.

    fp 1. kongresi'nde gelenekçi ve yenilikçi kanatlar arasında yapılan mücadeleden yenilikçilerin adayı abdullah gül’ün mağlup çıkmasından sonra o çatı altında kalmanın bir manası yoktu. (14 mayıs 2000'de yapılan kongrede yenilikçi kanadın adayı abdullah gül 521, recai kutan 633 oy almıştı.)

    önceleri; nato'nun libya'da ne işi var? sonra; tabi ki var...!
    erdoğan: bekleyeceksin ki emr-hak vaki olsun
    artık, bir bahane bularak fazilet partisinden kopmaya sıra gelmişti. çalışmalara hız verildi.

    bu sıralarda hasan cemal, erdoğan ile yaptığı görüşmeyi 4 ocak 2001’de milliyet’teki köşesine taşıdı.

    erdoğan, hasan cemal’e türkiye’deki siyaset tarzına ve siyasetçilere yönelik ağır eleştiriler yöneltiyordu. en ağır eleştiriyi ise o tarihte lideri olan necmettin erbakan’a yaptı:

    “işte bu yüzden parti içinde kalıp mücadele etmek çok zor. hatta imkansız. bekleyeceksin ki lidere emr-i hak vaki olsun.”

    oysa erdoğan ve arkadaşlarının “emr-i hak” vaki oluncaya kadar bekleyecekleri zamanları yoktu. hazırlanan plan yürümeli idi. zaten öyle de yaptılar.

    abd, ingiltere ve israil temsilcileriyle son rötuşlar
    “yenilikçi hareket, türkiye’deki islamcıların öncüleridir” sözleri ile türkiye’de tanınan cıa ortadoğu ve türkiye masası şefi graham fuller üzerinden abd ile yapılan temaslar devam etti. artık partinin kurulma çalışması tamamlanmıştı. 14 ağustos 2001’de resmen kurulacak olan ak parti’nin açıklanmasından bir hafta önce erdoğan’ın üsküdar’daki bürosunda bir görüşme gerçekleşti.

    ingiltere’nin istanbul başkonsolosu roger short ile erdoğan arasında yapılan görüşmenin ayrıntıları, erdoğan’a yakınlığı ile bilinen 8 ağustos 2001 tarihli yeni şafak gazetesinde yer aldı. habere göre, short, “böyle bir partinin kurulması bizi mutlu eder” diyor ve devamında şu ifadelere yer veriliyordu:

    “roger short, "tayyip erdoğan'ın misyonu hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna ise şu karşılığı verdi: "bu parti çoğulcu demokrasiyi benimserse, yeni atılımlar yaparsa bizi mutlu eder. çoğulcu demokrasinin benimsenmesiyle, oy kullananlar isteklerini daha kolay ifade edecekler. bu onları mutlu eder. böylece demokrasinin gelişmesi de bizi mutlu eder."

    türkiye'nin de sınırları değişecektir...
    "fazilet partisi'nin bu şekilde ayrışması konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine de başkonsolos short, "bu, bizim cevap vereceğimiz bir konu değildir" dedi.”

    israil büyükelçisi: yeni parti politikalarımızla ters düşmeyecek
    peki israil abd ve ingiltere temsilcileri ile görüşen erdoğan, parti kurulma öncesinde israil temsilcisi ile dışa dönük temas kurmadı mı? bu sorunun cevabı da yine “yenilikçi hareket’in 97. sayfasında. dönemin israil büyükelçisi david sultan ile yapılan görüşme şöyle anlatılıyor:

    erdoğan, theodor herzelin mezarında sap gibi duruyor.
    “tayyip erdoğan'ın akp'yi kurmadan önce 18 temmuz 2001'de israil büyükelçisi david sultan'la bir görüşme yaptığı ve ona "yeni oluşacak partinin israil ve abd politikalarına asla ters düşmeyeceği" yolunda garanti verdiği konuşulup yazıldı. bu david sultan, uzun yıllar israil ordusunda görev yaptıktan sonra dışişleri kadrosuna alınan azılı bir islam düşmanıydı...”

    “iki koldan yürüyor” sözü erbakan’ı çok kızdırdı
    saadet partisi genel başkanı necmettin erbakan, ilerleyen yaşına rağmen sesini duyurabileceği her ortamı değerlendirip ak parti’yi ve erdoğan’ı anlatmaya çalıştı. erdoğan'ın ülkeyi borçlandırarak refah içinde gösterdiğini ve esas itibariyle de uluslararası güçlerin oyuncağı olduğunu söyledi. erbakan, kamuoyunda ak parti kaynaklı dolaştırılan, “erbakan hoca akıllı adam. kendi saadet partisinde, öğrencileri de ak parti’de bu ülkeye hizmet ediyor" iddialarına çok net çıkış yapıyor:

    peki erdoğan, bu kadar abd ve israil ile ilişkili de nasıl bu kadar israil aleyhine konuşabiliyor. bu sorunun cevabını da erbakan açık yüreklilikle ortaya koyuyor:

    bu kadar israil aleyhine konuşabildiği için, erdoğan ve ak parti iktidarı iş icraata gelince en cesur adımları atabiliyor. bu tavrı en açık ortaya koyan ise has parti genel başkanı olduğu dönemde numan kurtulmuş oluyor. kurtulmuş’a göre, erdoğan’ın kalbi muaviye diyor, dili ali.

    en zayıf hükümetler dönemlerinde bile kabul edilmeyen israil’in oecd üyeliği ak parti döneminde onaylandı. numan kurtulmuş’a göre israil’in oecd üyeliği, 1967’den bu yana israil’in elde ettiği en büyük zafer idi.

    akp'nin kuruluş u şahitler ve belgeler ışığında bu şekilde gelişirken, ak parti’nin kuruluşundan bu yana geçen 13 yılda türkiye'de de çok şey değişti.

    dilipak da doğruladı
    merkez parti genel başkanı prof. abdurrahim karslı’ya dayanarak ünal tanık'ın köşesine taşıdığı bilgi gündemi sarsarken olayın tanıkları ise peşpeşe o günlerde yaşananları doğrulamaya başladı. ilk doğrulayan görüşmelere katılan abdurrahman dilipak oldu. dilipak, erdoğan'ın artık bağımsız hareket ettiği şerhini düşerek ünal tanık'ın yazısında yer alan bilgileri doğruladı.

    ali bulaç: o toplantıya katıldım
    dilipak'ın ardından toplantıya katıldığı belirtilen bir diğer isim ali bulaç da köşesinde toplantıya katıldığını doğrulayarak,şu ifadelere yer verdi.

    "dilipak, rotahaber’den ünal tanık’a konuşulanları teyid edince yazmaya karar verdim. ikincisi, ak parti hükümetinin neden batı’yla bozuştuğunu anlamak için artık bunları yazmak lazım. evet, o toplantıda vardım, 40 senedir tanıdığım abdurrahman dilipak, bunları –ifadelerde bazı değişiklikler olsa da- anlattı. mesele şu:

    1998’lerden başlamak üzere amerikalılar, sıklıkla bizlerle görüşmeye başladılar. biri gidiyor, üçü geliyordu.

    sordukları şuydu: “türkiye’de dindar zemini kuvvetli bir iktidar mümkün mü?” ben ana fikir olarak şunları söylüyordum: “türkiye’de islami-muhafazakâr aktörlerin belirleyici rol oynadığı bir döneme giriyoruz. kronikleşmiş sorunlarımızı eski zihniyetle çözemeyiz; bölge gibi türkiye de yeniden şekillenmek durumunda, batı islam’a, müslümanların hayat tarzına ve kaynaklarına saygı göstermelidir. batı ile savaşmak zorunda değiliz ama batı’nın süren tahakküm ve hegemonyası altında ortadoğu böyle devam edemez. israil sınırlanmalı, rejimler demokratikleşmeli, kaynaklar adil dağıtılmalı, islam’ın cevaz verebileceği siyasetlere engel olunmamalı.”

    ancak ne aktivisttim ne siyasi bir hevesim vardı. dilipak ise çok hareketli, aktif bir arkadaşımız. tanıyanlar bilir, her konuda projesi var. yeni dönemde türkiye için mümkün bir siyasi proje hazırladı, bundan hayli saygın kişilere bahsetti. ve onun ifadesine göre ankara’da birilerine çalıştığı dosyayı verince, amerikalıların görüşme trafiği değişti, bir süre sonra dilipak, projesinin “bazı değişiklikler”le ak parti olarak ortaya çıktığını gördü. bundan sonrası hepimizin malumu!

    amerikalılar, ikna edebilselerdi söz konusu projeyi erbakan hocaya uygulatmayı düşünüyorlardı, ancak o reddetti. erbakan hoca vefatından önceki son görüşmemizde ak parti’nin nasıl kurulduğunu uzun uzun anlattı, elindeki bazı belgeleri bana gösterdi; ertan yülek bey şahittir.

    m. ali bulut’un yazdığına göre o dönemde bu proje rahmetli muhsin yazıcıoğlu’na da teklif edilmiş. yazıcıoğlu, erdoğan’a: “kardeşim zaman ve hadiseler bana öğretti ki, amerika’nın desteğindeki bir siyasete hizmet edilmiyor. eğer millete dayanarak siyaset yapacaksan geleyim. aksi takdirde amerika hep kendine hizmet ettirir.” tayyip bey ona, “bir müddet amerika’nın dediklerini yaparız, sonra millete hizmet ederiz. mani olurlarsa dirsek vurur, gideriz.” deyince rahmetli, “amerika dirsek vurulacak bir güç değil. fil ile gireceğin yataktan ezilerek çıkarsın.” demiş, teklifi nazikçe reddetmiş." 23 aralık 2014 karsigazete.com

    --spoiler--
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap