970 entry daha
  • • ey celâl sâhibi allâh’ın ziyası olan hüsameddin; hakîkati gördüğün halde
    neden kulağınla da duymak istiyorsun?

    • senin bu isteğin, galiba, ezelî sevgiliye olan fazla sevgiden ileri geliyor! (bir
    arap şâirin sâkîye; “bana şarap ver ve ‘bu şaraptır!’ de!” demesi gibi.)

    • onun kadehi şu anda senin ağzındadır, fakat kulak da; “kulağın payını ver!”
    demektedir!
    (içki içenlerin kadeh tokuşturmalarının sebebi, demek ki, o neşeden kulağın da hissesi olsun içinmiş!)

    • ey kulak; senin payın, sevgiliye dair olan sözlerden coşmak, mest olmaktır! işte sana coşkunluk ve mestlik verecek sözler! fakat kulak “ben bundan daha fazlasını istiyorum; benim düşkünlüğüm, bundan fazladır!” diyor!

    • genç bir kişi, o kuvvetli şarabı içince, yol ortasında bir ihtiyar gibi düşer kalır.

    • beka (elest küpünün) şarabı, öyle adî bir şarap değil ki, sarhoşluğu bir gece sürsün!
    (sadî hazretleri “üzüm şarabının sarhoşluğu bir gece sürer; sâkînin sarhoşluğu kıyâmete kadar devam eder!” demiştir)

    • ashab-ı kehf, o mânevî şarabı içti, o mezeden yedi de tam üç yüz dokuz yıl uyudular; sızıp kaldılar.

    • mısır’daki kadınlar, o beka şarabından bir kadeh içtiler de ellerini, parmaklarını kesip doğradılar.

    • mısır sihirbazları, hz. mûsâ’nın mûcizesinden mest oldukları için darağacını sevgili sanmışlardı.
    (mesnevi'den)
461 entry daha
hesabın var mı? giriş yap