3 entry daha
  • m.ö. 14.yüzyılın sonlarına, yani geç tunç çağına ait,1982 yılında kaş’ın 8 km açığında, bir sünger avcısı tarafından, 44-61 metre derinlikte, uluburun mevkisinde keşfedilen tekne batığı, akdeniz'in en önemli geç tunç çağı buluntularından biridir. maket

    ünlü sualtı arkeologu george bass önderliğinde, 1984-1994 tarihleri arasında, toplamda 22.413 derinsu dalışı barındıran arkeolojik dalışlardan sonra batık ve içindeki eşyalar çıkarılarak, bodrum sualtı arkeoleji müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır.

    milattan önce 1300 yıllarında, 15 metre boyunda 5 metre eninde, gövdesi lübnan sediri ve aletleri meşe ağacından yapılmış yelkenli tekne, 17 tondan fazla hammadde ve ticari mal taşımaktadır. çıkarılan yüklere bakacak olursak;

    348 adet saf bakır külçe bulunmuştur. toplamda 10 ton kadar olan bu bakır külçeler oxhide yani öküz postu formundadır. bu form külçelerin bronz cağından itibaren akdeniz'de yaygın kullanıldıkları bilinmektedir.

    kurşun izotop analizi sonucu bu bakırların kıbrıs'tan geldiği belirlenmiştir. (cupper-cyprus) dört sıra şeklinde gemi boyunca çapraz dizilmişler ve bu sayede deniz dalgalarında hareket etmemeleri sağlanmıştır.

    batıkta bulunan diğer büyük yük ise, 120 adet saf kalay külçeleridir. yine oxhide biçimindedir ve toplamda 1 ton kadardır.

    yapılan analizlerde, bu kalay külçelerinin toros dağlarındaki madenlerden çıkarıldığı, ancak direkt madenlerden gelmediği, ticaret yoluyla başka bir yerden geldiği belirlenmiştir.

    bilindiği gibi bronz ya da tunç denilen alaşım, bakır ve kalayın karışımından oluşur. hakikaten çağına uygun yük taşıyan teknedeki bakır ve kalay ile 11 ton bronz yapılabilirdi.

    150 adet kenan kökenli kavanoz (suriye-filistin ve mısır'da yaygın olarak bulunur) sakız ağacı reçinesi (terebinth resin) bulunmuş, içerisindeki polenlerden israilden geldiği belirlenmiştir.

    dokuz büyük küp içerisinde zeytin yağı ya da nar suyu bulunmaktadır. ayrıca 175 kadar da cam külçe bulunmuş ama çok aşınmış durumdadır. toplamda 350 kg kadar cam külçe bulunmuştur.

    bu camlar 4 farklı renktedir; koyu mavi, turkuaz, mor ve sarı. hiç kuşkusuz bu renkli camlar, sahte mücevher yapımında daha değerli taşlar olan lapis lazuli, turquoise, amethyst ve amber yerine kullanılıyormuş. birşeyin sahtesini yapmayı tunç çağında bile keşfetmişiz, ne güzel değil mi!

    70.000 kadar cam boncuk ve cam fayanslar ile birlikte 24 adet abanoz ağacı kütüğü, bütün halde fildişi, 14 suaygırı dişi, kaplumbağa kabuğu da taşınıyormuş.

    altın, gümüş, bronz, kalay gibi madenlerden yapılmış madalyonlar, kolyeler, mücevherler, takılar fildişi eşyalar pahalı yükleri oluşturmaktadır. teknenin gittiği yerdeki elit ve zengin kişilere hitabeden takılardır.

    ok uçları, mızrak uçları, gürzler, hançer, balta gibi silahlar ile oraklar, bızlar, matkap uçları, testere, bir çift maşa, keskiler, baltalar, bileme taşı ve zımpara gibi aletlerde batıkta bulunan diğer yükler arasındadır.

    içlerinde en ilginçleri, baltık kehribarı, 4 adet kenan, miken ve italyan kılıç, 3 adet devekuşu yumurtasından yapılma vazo, üzerinde nefertiti yazan altından bokböceği figürü ve mezopotamya'dan gelen mühürlerdir.

    yükler arasında kimyon, sumak gibi baharatlar ile kişniş, adaçayı gibi otlar ve zeytin, badem, incir, üzüm, salyangoz kabukları ve hatta orpiment(sarı zırnık) denen boya yapımında kullanılan mineraller de bulunmaktadır.

    teknenin yükü, mısır, el-amarna'da bulunan amarna mektuplarında listelenen birçok kraliyet armağanı ile eşleşmektedir. (bkz: el amarna arşivi)
    bu sebeple, iki hükümdar ya da kral arasında hediye götüren bir tekne olma ihtimali de vardır.

    tekne, 24 tane taştan çapa taşımıştır. taşın türü, ege'de neredeyse bilinmeyen bir türdür, ancak genellikle suriye-filistin ve kıbrıs'ta yapı malzemesi olarak kulanılmıştır.

    tekneyle birlikte 19 zoomorfik ağırlık bulunmuştur. uluburun batığından çıkartılmış ağırlık seti, çağdaş geç tunç çağı ağırlıklarının en büyük ve en eksiksiz setlerinden biridir.

    batıktan çıkan kılıç, balta gibi silahların şekillerine bakarak, 4 kadar denizci-tüccarın fenikeli ya da kenan(lübnan-suriye-filistin-israil) kökenli olduğu ve en az 2 denizci-tüccarın da miken(yunan) kökenli olduğu düşünülmektedir.

    teknenin yapılış biçimi, mürettebatın kullandığı çanak çömleklerin yapıldığı killerin analizi sonucu, teknenin bağlı olduğu ana limanının levant bölgesinde tell abu hawam (günümüz israil'deki haifa) limanı ya da ugarit (günümüz suriye'deki lazkiye) limanı olduğu tahmin ediliyor. teknede taşınan mallar ile o çağda haifa ve lazkiye limanından taşınan mallar örtüşmektedir.

    uzmanların görüşlerine göre, tekne batı yönünde ilerlerken batmıştı ve ege'ye gidiyordu. teknede ege ve miken kültürüne ait malzeme bulunmuyordu. likya limanlarından ayrıldıktan sonra batmış olma ihtimali çok yüksektir.

    uluburun batığının orjinaline sadık olarak bir replikası yapılmış, 2006 yılında hidayet koyu açığında batırılarak dalgıçlar için yeni bir dalış noktası oluşturulmuştur.

    not: entryde adı geçen, fenikeliler(phoenician) ve kenan(canaanite) kavimleri levant olarak adlandırılan, doğu akdeniz kıyısında yaşamış kavimlerdir. miken(mycenae) ise yunanistan ile girit gibi ege adalarında yaşamış kavimdir. dönemin doğu akdeniz haritası incelenebilir.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap