7 entry daha
  • tarihsel manasıyla mistiklik, islam'daki adı ile; tasavvuf veya sufilik, kul'un tek gerçek tanrı ile birliğe ulaşması manasında olup, yaratıcı ile bir olma hadisesi katolik, ortodoks hristiyanlıklarında, hindu ve yahudi dinlerinde, şamanlıkta ve başka dinlerde de mevcuttur; bu haliyle bile ritüel ortaklığı mevzuunda seyreylememiz gereken bir süreçtir bu.
    bu süreci biraz da tasavvuf ve yunus 'tan yola çıkarak; kabaca bir canda iki ruh, bir gömlekte iki kafa anlayışlarına göz atarak irdelemeye başlıyayım bu entiride. ilhan başgöz 'ün yunus çalışmasını bu entiri için kendime yoldaş edinerek kimi tezleri dayanaklaştırmaya çalışayım. evvela tekrarlıyayım; bahsettiğim mistiklik; sevenle sevilen, müzikle dinleyen, resimle seyreden arasında ulaşılan bir birlik duygusudur. (bkz: vahdet i vücut)

    evren daha yaratılmadan önce sadece bir karanlık ve yokluk vardı, bir de mutlak yaratıcı. bu islami açıklamanın yanına yunan'daki evren kurgusundan biraz çıtlatayım; ''' yunan ozan hesiodos’a göre; başlangıçta khaos vardı. khaos, türevi bakımından, esneyen boşluk demektir. bu da bize, hiçliği, boş uzayı, zamanı, sonra kendisinden bütün var olanların oluşacağı o düzensiz, karmakarışık yığını düşündürüyor. bu, var olanlardan önce gelmiş olan ve varolanların kendisinden doğmuş oldukları hiçliği, kavram olarak belirlemek için yapılmış olan ilk denemedir. hesiodos şöyle diyor: ''khaos'tu hepsinden önce var olan...'' ''' (bkz: theogonia/@jimi the kewl) yunan'a açtığımız pencereyi kapayıp; tekrar islami açıklamaya döneyim; tek yaratıcı, yunan'daki adıyla khaos'un, yani boşluğun ve karanlığın içinde bir nur parçası gibi bakardı. (yunus emre inceleme i, ilhan başgöz) gerçi yaratıcı en yüksek dereceden iyilik, güzellik ve bilgeliklerle donanmıştır, ama onu insan aklının alacağı böyle niteliklerle tarif etmek olmaz; tanrının tek niteliği niteliksizlikdir.
    o görülmez, kavranmaz, duyulmaz, zamanla ve mekanla sınırlı değildir; değişirliği yoktur; ezelden ebede sürelidir. tek gerçek olan tanrı diledi ki; kendi güzelliklerine tapacak, kendini sevecek varlıklar olsun. bu yüzden kün * buyurdu ve bu buyrukla tanrısal nitelikleri yokluğun ve karanlığın üzerine düştü; bir aynaya düşen suretler gibi orada görünmeye başladı. evren ve insan işte bu karanlık ve boşlukta tanrı'nın birleşmesinden ortaya çıktı; bunun için asıl değil surettir bunlar. (bkz: imago) bu surette bir yandan tanrısal nitelikler vardır, bir yandan da karanlık ve yokluktan gelen kötü nitelikler. bunlar kötülük, çirkinlik ve şer gibi niteliklerdir. bu nedenle her insanın mayasında ikilik veyahut iki duruma da bürünebilme yetisi vardır. insan hem melektir, hem şeytan. hem kuzudur, hem kurt. hem sevap, hem günah işleyici; hem nur hem karanlık barındırır içinde.
    yunan 'da herakleitos'un ikiliğe bakışı da ilginçtir; harmonia kavramını tabi es geçmeden değerlendirmemizi yapmalıyız; "yaradılış (bkz: physis) saklanmayı sever. (123. 22. 18) benim değil logos 'un sesini duyduktan sonra bütün şeylerin bir tek şey olduğunu logos'a uyarak söylemek bilgeliktir.- bağlanışlar: bütün ile bütün olmayan birlik olan ile ikilik olan (anlaşma ve anlaşmazlık), ses birliği ses aykırılığı, bütün şeylerden bir şey ile bir şeyden bütün şeyler. - değişerek dinlenir (insan vücudundaki aither - ateş) - dağılır ve yeniden toplanır, yaklaşır ve uzaklaşır.- tanrı: gündüz gece, kış yaz, savaş barış, tokluk açlık - aynı şeydir yaşayanla ölmüş, uyanıkla uyuyan, gençle ihtiyar; çünkü bunlar değişince ötekilerdir ve ötekiler değişince de bunlar. - soğuk ısınır, sıcak soğur, yaş kurur, kuru nemlenir. - birbirine karşı olan birlikte giden; birbirinden ayrılanlardan en güzel uyum: harmonia. kendinde ikilik olan şeyin (insanın) logos'ta nasıl uyuştuğunu anlamazlar. (walther kranz, antik felsefe)

    islam'da tasavvufun ortaya çıkmasında ve tutunmasında eski yunan felsefesinin, özellikle platon 'un akılcı metafizik anlayışının , hristiyan keşişliğinin, hin mistikliğinin etkilerinin çeşitli araştırmalara konu olduğunu belirten ilhan başgöz, sözlükte benim bu başlık altında söylemek istediklerime çok büyük bir katkı sağlamakta. ayrıca hicret'in ii. yy.'da kaba kumaştan dokunmuş suf giyen müslümanlar (sufilik buradan geliyormuş) hristiyan keşişlerinin kılığına bürünmekle suçlanırlarmış. daha sonra ise sufiliğin kök salıp yerleşmesinde arap toplumunun iç koşulları en önemli rolü zaten oynamış. bu hususa ilerleyen entirilerde yine değinirim; bu konuda, sufilik ve etkilendikleri inançlar hususlarında derin bilgi sahibi herkesten mesaj, ilgi alaka beklerim, saygı duyarım.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap