• erasmus'tan dönen bir avrupalı için pek bir fark yaratmayacaktır.

    bir de döndüğünde havaş'ta bitkin düşmüş uyurken, bir anda yanında sümüklü çocuğuyla beliren "kadın anam" figürü tarafından sert bir şekilde dürtülerek uyandırılıp, "yer vercen mi" sorusuyla "hassiktir noluyo lan nerdeyim ben" demek var.

    işte o an gözün önünden geçen ibiza, las palmas, valencia, madrid, barcelona artık çok uzakta olacak. *

    edit: hassiktir lan! ikinci dönem itibariyle düzmece de olsa buradan biriyle evlilik çalışmalarına başlıyorum.
  • donus sonrasi kendi okulunuzda doneminizle alamadiginiz zorunlu bolum dersleriniz varsa, sadece belli donemde acilan bu dersleri tanimadiginiz alt donemlerle almak bunyede sinifta kalmis ogrenci psikolojisi yasatabiliyor. bircogu birbirini uzun suredir taniyan, yeri geldiginde "ehere kekere..." diye grupca gulen insanlardan bahsediyoruz... bir de uzerine ortamin yaslisi gibi hissetmek cabasi oluyor.
  • o şehir senin bu şehir benim diyerek çok yer gezdiyseniz, çok insanla tanışıp senli benli olduysanız ve hiç derse girmediyseniz dönüşünüzde uzun bir depresyon süreci sizi bekler.

    varsa şansın dönme geri.
    he, döndün diyelim; tekrar çıkmak için zaten bütün fırsatları tırmalayacaksın.
  • üstünden 2 sene geçtikten sonra dahi hatırladıkça insanın içi cız eder. yani şimdi diyeceksin ki, yok karı kız, içtik falan filan. onlarla gerçekten alakası yok. ilk defa hayatımda rahattım. zaten türkiye'de de şehir dışında bir üniversitede okuduğum için, özlem, yemek, temizlik gibi belli başlı durumlara alışıktım, orda da problemim olmadı. harbiden ibaresi kullanılır ya, harbiden mutluydum, ondan öte rahattım. sabah 7 de başlayan gün, akşam 6 gibi yurda gelmemin akabinde yemek ve 7 gibi dışarı çıkmamla devam ediyordu. daha sonra o günkü organizasyonlara göre dönüş 4-5'i buluyordu. sabah yine 7'de uyanıyordum haliyle. işte bunların olmadığı, olamadığı hayattır bu. döndük, ne oldu? yine aynı lise gibi okula gitmeler, akşama dönmeler. akşam işte arkadaşlarla takılmalar, ama bi bar ya da parti tarzı olay yok zaten doğru düzgün, monotonlaşıyor herşey zamanla. tamam, belki orda da bir süre sonra aynı şeyler oluyormuş gibi geliyor denebilir, ama seçenekler bol, o seni taze tutuyor işte, fark orda.

    bir de yine ve yeniden gidişteki kağıt işlerinin devam etmesidir ve aslında orada çok ihtiyacınız olan %20'lik hibenin alınmasını da kapsar.
  • herhalde en kötüsü üniversitede son dönemde erasmus yapmış olup, temmuz ayını iş görüşmeleriyle geçirdikten sonra, ağustosta işe başlanan hayattır. bonusu da çalışırken sevgilinin de erasmus yapmasıdır
    :( bundan sonra sikseler sesini çıkartmaz insan, gelsin bankada swiftler, eftler, giy takım elbiseni, tak kravatını..

    (bkz: kendimden biliyorum)
  • erasmusa gidememis arkadasların anlayamayacagı bir hayattır.
    erasmusun "ne var ki turist sikmek icin oraya gitmeye gerek yok fethiye'ye gidelim" zihniyetinde olan insanların anlamasını beklemedigimiz birsey evet bu hayat.
  • erasmus'a gitmişlerin anladığı hayattır. tamamen yabancı karşı cinslerle değişik olaylara girmek için yapıldığı gözlemlenmiştir. en azından %90'ı böyle. geriye kalan %10'da facebook'ta avrupa fotoğrafları paylaşmaya gider. (kaldı mı dohuz?)
  • en az 1 dönemlik erasmus hayatından sonra başa gelmesi muhtemel olaylar bütünüdür. daha dönüş yapmadan insanlar 'dönünce uyum sorunu yaşıyacaksın olum sen' demeye başlamışlardır.
    (bkz: du bakali nolecak)

    edit: zamanın ötesinden erasmusda olan olmayan gidicek olanlara selam ederim.
hesabın var mı? giriş yap