• olgunlasmak. meyvesine gore kizarmak, morarmak. yesillenmek. sararmak.
  • gerceklesmek, yerine gelmek. muradina ermek seklinde kullanimi yaygindir.
  • tasavvuf inancina gore tanri katina ermek, ermi$ olmak; genel inanca gore kafayi cizmek, ayakli kutuphane olmak
  • telefon/kapi calınınca kim oldugunu bilmek (bazen sallamak ve bazen tutmak*), ruyada gorulen seylerin gerceklesmesi, kısaca gelecekle ilgili bazı seyleri bilmek. hatta telepati kurmak.
  • gecmis zamanda kullanilinca cinsiyet degistirmis birinin soylemesi muhtemel sozcuk. erdim kadin oldum gibi
  • belli bir yasi gectikten sonra olume her gecen gun daha da yaklasildiginin farkina varip kendini dine adamak.kisacaobur taraftan guzel bir arazi ayarlama tribi.
  • (bkz: nirvana)
  • ister idim allah'ı buldum ise ne oldu
    ağlar idim dün ü gün güldüm ise ne oldu

    erenler meydanında yuvarlanır top idim
    padişah çevganında** kaldım ise ne oldu

    erenler sohbetinde deste kızıl gül idim
    açıldım ele geldim soldum ise ne oldu

    âlimler ulemalar medresede bulduysa
    ben harabat içinde buldum ise ne oldu

    işit yunus'u işit yine deli oldu hoş
    erenler manisine daldım ise ne oldu

    yunus emre

    ** çevgan : başı eğri cirit sopası. karşılıklı 4 ile 10 kişilik takım hâlinde oynanan çevgan oyununda, taraflar at sırtında bulunur ve ellerinde değnekler ile topu hedefe sürerler. belli bir zaman dilimi içinde topu hedefe ulaştıran takım gâlip sayılır. batılı karşılığı polo olabilir. çevgân : cirit oyununda atlıların birbirlerine attıkları değnek. allah (c.c.) padişaha benzetilmiş. kendine benzetilen : padişah (var). benzeyen : (yok). açık istiâre. yunus kendisini meydanda yuvarlanan bir çevgân topuna benzetiyor. yani teşbih (benzetme) yapıyor. diğer bir ifadeyle bu dizede teşbih sanatı vardır. meydan kelimesi, zihnimizde atlılarla dolu, çevgân-cirit oyunu oynanan bir mekânı canlandırıyor. demek ki dergâh böyle bir meydan hayalini çağrıştırıyor. padişah kelimesinin ardında da “allah” gizlidir. zirâ tasavvufî edebiyatta çevgân allah’ın ezelî iradesini; top ise insanı temsil ediyor. “padişah çevgânı” da allah yolu, allah aşkı, allah’ın sımsıkı sarınılması gereken ipi gibi mânâları taşımaktadır. bu kullanışlarda ise açık istiâre sanatı vardır. (allah’ın ezelî iradesi, allah aşkı vs. padişah çevgânına benzetilmiş. kendisine benzetilen padişah çevgânı (var). benzeyen allah aşı (yok). benzeyen olmasa ve kendisine benzetilen olur ise açık istiâre olur. erenler kelimesi meydanla birleştiği takdirde erenler, dervişler vs. meydanı dolduran, mücâdele hâlinde olan atlılara benzetilmiş oluyor. bu dörtlükten çıkan anlama göre tasavvuf yolu dervişler için çileli bir yoldur. allah’a ancak meydanda pek çok defa top gibi yuvarlandıktan sonra ulaşılabilir. (yani nefisle bir mücâdele meydanı, yeri olan dergahta çok hizmetler yapıp –çileler çekildikten- tamamlandıktan sonra ) işte görüldüğü üzere son derece derinliği olan bir konuyu şair halka; yalın, anlayabilecekleri bir dille anlatmış ve bunu başarmada şüphesiz edebî sanatları kullanmasının da önemli bir katkısı olmuştur.

    aynı benzetmeyi:
    "çevganın önünde toplardan başka bir şey değiliz, çevganı idare eden nemde? " diyen mevlana'da görüyoruz. yaygın bir tasavvuf deyimi olduğunu çıkarsamak yanlış olmaz sanırım.

    http://www.odevsitesi.com/…13203-edebi-sanatlar.htm
    http://www.ataml.com/…renciweb/mevlana/mesnevi2.htm
  • orhan kalayci'nın "cmmi: yöneticiler için doğru sorular" adlı kitabının önsözünde bu hayattaki kişisel hedefi olarak bahsettiği fiil.

    "benim, bu hayattaki kişisel hedefim, ölmeden önce, eskilerin deyimiyle, ermektir. budha’nın ifadesi ile nirvanaya ulaşmaktır. bence bu herkesin, açık ya da gizli, hedefidir ya da olmalıdır. ermek, sonsuz mutluluktur. sonsuz huzurdur. hiç bir beklentinin olmamasıdır. en ufak şeylerin mutluluk vermesidir. sadece yaşamanın ne güzel bir hediye ve ayrıcalık olduğunun farkına varmaktır. hiç bir şeyden korkmamak, her şeyden mutlu olmaktır. “ben” tanımının sınırlarını herkese genişletmektir. herkesi, kendisi gibi, düşünmektir. her faaliyette herkese faydalı olmak istemek ve olmaktır. bu duruma yükselmiş bir insan son derece verimlidir. kısaca, ermek iyi bir şeydir!"
  • gece gece beni güldürdü. bana sorarsanız hayat zor. öyle böyle değil ama, baya zor. üstelik uğraşmaya değmez. ölelim gitsin. herkes ölmeyecekse bile ben öleyim gitsin. neticede bu zahmete neden katlanayım?
    insan müslüman olunca allah'ın rızasını kazanmak istiyor. tabii kendisine iyice bir bakıyor, oha eldeki kumaşla değil allah rızası, anne baba rızası dahi kazanılmaz. böyle bi durumda naapılır? küçük sürprizlerle sevgiliyi.. yok, o değil. bu durumda insan kendini geliştirir. daha iyi bir evlat, daha iyi bir kul olmak için çabalar. ammaaa lakin ki fast food kültürü öyle bir şey değildir.
    ibadetler yetersiz kalıyor, kalbi zaten bok götürüyor, dua etme isteği ara sıra uğrayıp geçiyor ki bilen bilir "dua ibadetin özüdür", e bu halde bu adam ne ister? ölmek ister tabii ne yapsın. kalıp uğraşmak çok zor, ölelim güzelleşelim, değil mi ama?
    dua edilebilen nadir anlarda, allah'ım sen benden razı ol.. (amin) allah'ın birinden razı olması ne demek? o kişinin kurtulması demek. affedilmesi demek. bi kişi nasıl yaşarsa allah ondan razı olur? ermiş gibi yaşarsa, yani bir çeşit ererse.. tabii bu rıza işi belli olmuyor, en umulmadık şeyler de kişiyi o rızaya kavuşturabiliyor ama o en umulmadık şeyleri çıkarırsak, bayağ hakiki müslüman gibi yaşaman, hakiki müslüman olman gerekiyor. mesele tekamül. ermek derken kastettiğim şey o yani.
    ama işte bu yol meşakkatli. her şeyden önce sabır gerektiyor. halbuki sen ne istiyorsun? o tekamülü yarın masanda istiyorsun. tekamülden önce akıl fikir istesen daha yerinde olacak bu bağlamda.
    kapitalist dönem müslümanı. müslüman olduğu için ermek istiyor. ama kapitalizm kültürü iliklerine işlemiş. ermek için bile sabredemiyor! ağlanacak halimize gülmeyelim de ne yapalım şimdi. bu bir ben karanlıkta aynaya baktım entirisi olduğu için canım sen de gülebilirsin. izin veriyorum.
hesabın var mı? giriş yap