• akıl almaz boyutlarda bir evrenden bahsediyoruz. bu gerçeklik karşısında aklı bulanmayan insan yoktur. evrende toz tanesi bile değiliz. samanyolu galaksisindeki küçük bir güneş sisteminde yaşayan canlıllarız. jüpiter, dünyanın bin katı, güneş ise bir milyon katı büyüklüğündedir. ve bu galakside güneşten milyonlarca, milyarlarca kat büyük karadelikler, yıldızlar var. saniyede 300.000 km hızla ilerleyen ışığın bilinen evren sınırlarına ulaşması 96 milyar ışık yılı sürüyor. aman allah'ım çıldırmamak elde değil. evren ve uzayla ilgili her belgesel izlediğimde insanoğlu olarak acizliğimizi, önemsizliğimizi daha iyi kavrıyorum. tarihteki en güzel en anlamlı sözlerden olan şu sözü hiç unutamıyorum.

    “mikroskop insana önemini gösterdi, teleskop da önemsizliğini.”
    manly palmer hall.
  • 14 milyar yaşında bir evren, en az 10 sekstilyon yıldız, gözlemlenebilir evrenin çapı 92 milyar ışık yılı uzaklıkta [şu anlık], rastlanabilecek yaşanabilir ortamlar ve olası medeniyetler, uzay zaman bükülmesi, tam gaz yoluna devam eden voyager 1.

    bütün bu büyüklük ve sonsuzluk insanları nasıl çıldırtmıyor veya çıldırmak için enflasyon oranı yetiyor mu emin olamıyorum.
  • ilkokul mezunu anneme bu konulardan bahsettiğimde "anlatma, delirecek gibi oluyorum." diyor. bunları ilk kavrama anı herkes için kısa bir süre çıldırtıcı olabilir. çıldırtıcı olan yapının büyüklüğünden ziyade, bilinçsiz gözlem sonucu kafamıza sessizce oturmuş gerçekliğin çökmesidir.

    "mikroskop insana önemini gösterdi; teleskop da önemsizliğini..." manly p. hall
  • gece büyükayı takımyıldızı'nı seyrediyordum, sonra biraz araştırınca gördüm ki, bu takımyıldızına dahil olan yıldızlardan 21 tanesinin kendi gezegenlerinin olduğu onaylanmış. yani 21 güneş. 21 sistem. her birinin çevresinde dönen gezegenler. bunlardan biri veya birkaçı dünya olabilir. ve bu yalnızca 1 takımyıldızı. sadece bizim galaksimizdeki. evrende henüz keşfedilmiş 2 trilyon galaksi var. dedim ki, ben şimdi onların güneş'ine bakıyor olabilirim, dünya'larını falan da görmüyorum üstelik. onlar da bizim güneş'i görüyor olabilir. tabii burada büyüklük kavramı giriyor hesaba katılması gereken. ama romantizmi bozmadan devam edelim şimdilik. biz onların güneş'ine, onlar bizimkine. çok mu küçüğüz, çok mu büyüğüz? (bkz: what can i do sometimes)

    gundem ozel ekleme editi:
    herkesi almis bir; sen nesin? sen kendini ne saniyorsun? yermeleri. kendi acizligini fark etmek ile kendini busbutun anlamsiz saymak farkli seyler. kendinin anlamsiz olduguna kanaat getirmek, gokteki yildizlardan bagimsiz oldugunu dusunmekten farksiz. ben evrende her seyin birbiriyle baglanti icerisinde oldugunu dusunuyorum, dusundukten sonra da buna en ictenligimle inaniyorum. hissediyorum. duygulari ve hisleri hafife alanlar olacaktir mutlaka, butun bu buyuklugun karsisinda “hicbir sey” olusumuz fikrinden 'ego'mun hoslanmadigini dusunecekler de olabilir. fakat kim ne derse dersin, kendimin bir hic oldugunu dusunmek, 2 trilyon galaksinin de hic oldugunu dusunmektir benim icin. her birimiz bu buyuklugun, butunun parcalariyiz. kum tanesi de, vy canis majoris de.

    edebiyatsal edit:

    hesabının sınırlarını aklımızın alamadığı şeyleri düşünmek genelde insanlara küçük hissettirir. ama bu küçüklük, anlamsızlık demek değildir. olmamalı.
    bunca yıldızın, gezegenin, galaksinin altında olmak seni bir hiç yapmaz, yapmamalı. çünkü bu kadar basit olamaz onlar.

    aksine çok değerlisin, çok anlamlısın. evrende bu denli mucizelerle bağlantıda olduğun, onlarla birlikte tek bir şeyin ayrı bir parçası olduğun için.

    düşüncelerin, hislerin ve hayallerin bir önem taşıyor. onları anlayabildiğinde kavrayacaksın yıldızları da. onlara ulaşarak, o yıldızlara da dokunacaksın.
  • farkında olmadığı içindir. rahmetli babaannem köyden ilçeye doktora gitmek için dedemle yola çıkar, kızak köylerden geçtikçe merakı artar ve dedeme; dünya ne kadar büyükmüş, ben bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum der. şimdi bizlerde çok farklı değiliz bence. babaannemin bildiğinden fazla biliyoruz ama, o bildiklerimiz de ufkunuz kadar. daha bilmediğimiz, hayal gücümüzün ötesinde bir evren var bence. bir 100 yıl, 500 yıl sonra dünyaya gelen insanın bilgisi ile bizim bilgimizin kıyası, bizimle babaannemin bilgisinin kıyasıyla aynı kapıya çıkar.
  • herkesin evreni, algısının genişliği kadardır. kiminin evreninin sınırlarını yaşadığı aile çizer, kiminin evreni mahallesidir, kimininki kasabası, bazısının şehri, ötekinin ülkesi, berikinin kıtası... evreni böyle sınırlı algılayan insan, bu evren ve buna oranlı bir kendilik tasavvuru ile yaşar gider.

    bunların ötesini algılayan insan ise kendisi ve evren üstüne tefekkür eden insandır. hem bir zerre olduğunu hem de evrenin kendisi olduğunu bilir.
    ve bırakın çıldırmayı, bu fikirle huzur bulur. önemini ve önemsizliğini fark eder, buna göre davranır, buna göre yaşar, buna göre konuşur, dinginleşir.
  • buna felsefede "bilgi ve algıda körleşme" denir. birey algilayamadigi ya da hazmedemedigi bilgi karsisinda o bilgiyi ya da kavrami gormezlikten gelip hem kendini rahatlatir hem de akil sagligini korumasi acisindan bir savunma mekanizmasi yaratmis olur.
    evrenin buyuklugu kavramina da ortalama bir insanin yaklasimi iste aynen boyledir. elbette eger astrophysicist ya da felsefeyle yogun ilgilenen biri degilse.
  • paralel evrenler,11 boyut, uzay-zaman bükülmesi, nebula , kuantum vs... insanı çıldırtmaz dünyadaki kötülüklerden başını kaldırıp bu muazzamligin seyrine dalsa keşke şu insan denilen müsvedde...
  • çoğu insanın sağduyu ve algı sınırlarını aştığı için anlatılırsa bile çoğu zaman anlamayacakları bir olgu olarak şahsi fikrimce hayal edilemezlikten kaynaklanan durum.
  • beni çıldırtıyor valla. beni asıl çıldırtan büyüklüğü değil; bu kadar büyük bir evrende yalnız olduğumuza inanmıyorum ben. dünya gibi milyarlarca gezegen var, dünya'yı geç samanyolu galaksisi gibi milyarlarca galaksi var. tüm bu evrende sadece bizim olmadığımızdan emin gibiyim.

    işte beni asıl çıldırtan bu gerçeklik. düşünsenize başka gezegenlerde, galaksilerde belki bizim gibi insanlar var. belki çok farklı uygarlıklar, medeniyetler var. ya da hiç hayal bile edemeyeceğimiz belki de dünyadan bile büyük devasa yaratıklar var.

    meraktan çatlıyorum bazen bu konuyu düşündükçe. keşke diyorum imkanlarımız bu kadar kısıtlı olmasaydı. keşke evrene daha çok hakim olsaydık. hiçbir şey bilmeden geldik hiçbir şey bilmeden gidiyoruz. ama nereye gidiyoruz, belki de başka bir evrene geçiş yapacağız.

    o da farklı bir hikayenin konusu.
hesabın var mı? giriş yap