• 11.10.1994

    sevgili günlük,
    bugün grup kurduk, şimdi arkadaşlarla isim düşünüyoruz...
    aha .. bi saniye..
  • nasıl sahtekarlar bağırırsa en çok " benim malımı alın " diye
    nasıl kıymetli taş satıcıları sessizce beklerse müşterilerini
    ezgi'nin günlüğü 27 yıldır sessiz sedasız söylüyor şarkılarını
    usul usul ...fısıldar gibi kulaklara
  • 40 yıldır istikrarla ve itinayla müzikal yolculuğunu sürdüren grup. kadrosu değişiyor, albümlerin müzikal alt yapısı değişiyor ama kalite, samimiyet, içtenlik baki.

    o bakımdan ismiyle müsemma. sen de 40 yıl günlük tutsan bir yılın ötekine benzemez. değişmek insanın doğasında var.

    vokaller değişmedikçe bir müzik grubunun kadro değişikliklerini dinleyici pek farketmez. emin igüs'tan sonra hüsnü arkan grubun sadece sesini değil tarzını da değiştirdi. böyle de pek güzel oldu.

    sumru ağıryürüyen'den sonra arzu bursa, feyza eren batılı/ caz nağmeli gırtlakları ile yeni bir soluk kattı. onlardan sonra eylem atmaca'yı mesela ben alaturka terbiye almış bir ses o eski şarkılara gider mi ki diye karşıladımdı. tabi ki onu da ayrı sevdik.

    hüsnü arkan sesini, sözünü, bestesini alıp gitti. gidişine ayrı üzüldük. ondan sonraki erkek vokallerin grup hayatı uzun sürmedi. ses olarak hüsnü arkan'ın tonunda vokaller seçmeye çalıştıklarını düşünüyorum.

    yeni kadın vokal deniz sujana bana feyza eren'i hatırlatıyor. çok güzel ses.

    ve nadir göktürk. grubun kurucusu. onun bu grubu yaşatma kararlılığı ve azmi olmasa biz bu güzel seslerden, sözlerden, bestelerden mahrum kalırdık.

    daha önce başka bir entryde de dedim. bazıları şan şöhret, para pul için değil, sahiden başka türlü yapamadıkları ve bir yaşam biçimi/ amacı olarak müzik icra ediyorlar. samimiyetleri, sahicilikleri bu yüzden.

    çocukluğum, gençliğim, yetişkinliğim... hepsinin anılarında bir yerde ezginin günlüğü var. ömür boyunca da eşlik ederler umarım.

    editin günlüğü: hakan yılmaz'ı unutmuşum. kurucu kadrodandır ve sabah türküsü albümünde şarkıları o seslendirir.
  • uzun zaman dinleyemedim ben.

    2004 yılı.çok seviyorum,seviliyorum.sürekli biraradayız.bi gün bana "ben mutlu değilim artık seninle"dedi.bitsin.işte o an böyle bi cam kırılma sesi çınladı kafamın içinde.bendeki; kusursuz olduğumuz,birbirimiz için var olduğumuz,kalan herşeyin yalan olduğu düşüncesi paramparça oldu,yıkıldım.

    peki dedim.dedim ama nasıl dedim.

    çıktı gitti.ben de çıktım ardından.dolandım öyle caddelerde.arkadaşımı aradım buluştuk,anlattım,dinledi.hiç ağlamadım.eve gitmesi gerek herkes gibi saat geç olmuş,benim de gitmem gerekli de nasıl gidicem.asıl nasıl kalıcam evde.
    döndüm eve gece henüz olmuş,girdim.şöyle bi baktım;çay içtiği bardak sehpanın üzerinde,heryerde eşyaları,dolapta kıyafetleri.
    çıktım hemen tekrar,böyle olmaz dedim kendime.acını çekeceksin.gittim içecek bişeyler aldım.

    elime ezginin günlüğü cd si geçti,başladı mutlu olmak varken...

    bir insanın en fazla ne kadar ağlayabileceğini bilememişim o zamana kadar.ben ağlıyorum,içiyorum,onlar söylüyor aşk hiç biter mi...
    bakakalırım giden geminin ardından,serde erkeklik var ağlayamam,ben ağlıyorum.
    sızmışım ne kadar zaman sonra bilmiyorum.uyandım söylüyolar hala;gule uyan sabahtır gule,yüreğimiz yanıktır.

    ağlayarak uyanmayı,ya da uyanır uyanmaz ağlamayı yaşadık beraber.
  • 1989 yılından otuz beş dakikalık televizyon (eski adıyla "ikinci kanal" veya "tv2" / daha sonraları "trt 2") konser kaydı hayırsever bir yuutbır tarafından restore edilerek istifademize sunulmuş.. pek leziz..

    tv2'deki bu konserin yayınlandığı programın adı "yarım elma"..

    https://www.youtube.com/watch?v=ja-_ou75gd4
  • bu adamları her dinlediğimde "güzel bir çocuklukları olmalı ya da hala çocukları içlerinde" diye aklımdan geçiririm,usanmam.
  • üç farklı evresi olan gruptur. ilk evre çağdaş halk müziği evresi. grubun biraz da politik oldukları ve 80'li yıllarda türkü ve türkü formunda besteler seslendirdikleri dönemdir. o döneme göre oldukça özgün ve kaliteli eserler verdiler.

    ikinci evre hüsnü arkan dahil olduktan sonraki evredir. güzel şiirlerin bestelendiği, hüsnü arkan ve nadir göktürk'ün söz ve bestede ağırlıklı olduğu bir dönemdir. sanat müziği ve pop müzik ağırlıklı beste ve düzenlemler göze çarpmaktadır. romantizm, aşk ve hüzün en çok başvurdukları temadır.

    hüsnü arkan ayrıldıktan sonra ise ne yazık ki kalitede düşüş yaşandı. grupta önce erkek solist sorunu oldu. hüsnü arkan 17 sene gibi uzun bir süre grupta kalınca doğal olarak sesi grup ile özdeşleşti. bir aşinalık oluştu. ondan sonraki iki solistin sesi de bir türlü oturmadı. üçüncü solistleri mahmut çınar'ı birkaç ay önce afişlerinde gördüm. solo albümünün olduğunu şimdi öğrendim. dinlemeden yorum yapamayacağım. erkek solist krizi devam ederken kadın solistin bebeği olması ile gruptan bir süreliğine ayrılması bambaşka bir grup ortaya çıkardı. ayrıca son albümleri de eski tadı vermedi. belki de benim yaşım ilerledikçe aydı tadı alamaz oldum. çünkü yaklaşık 22 yıldır ezginin günlüğü dinleyicisiyim.
  • victor hugo: "ey şair! bana yağmurdan bahsetme, yağdır." demiş.
    yağmurdan bahseden bütün şiirler onların elinde yağmur olmakta ve ezginin günlüğü, bizi ıslattığına çok memnun olduğumuz yağmurları yağdırmakta.
    25 yıl boyunca, hiç dinmemecesine...
  • geçen hafta muğla'da konseri olan grup. konsere birlikte gittiğim arkadaşlardan birinin, grubun sadece sigaramın dumanına sarsam şarkısını bilmesi yeterince üzücüyken, bir de eylem atmacayı gösterip "bu mu lan ezgi?" demesiyle bir haftadır kendime gelemiyorum sözlük.
hesabın var mı? giriş yap