• arjantinli darbeci faşistlerin yapamadığını şerefsiz covid yaptı, yaptıkların için teşekkürler pino, sinema ve devrim için verdiğin mücadelen unutulmayacak!!!

    anısına: https://www.youtube.com/watch?v=hgkujd-p92c
  • solanas'ı yitirmişiz birkaç gün önce... güney filmi, en sevdiklerimdendir.
  • fernando ezequiel solanas, nam-ı diğer "pino"..
    herkes yılmaz güney'e adadığı tangolar la tanıyor. oysa altın palmiye- en iyi yönetmen ödülünü aldığı sur, solanas sinemasının en dikkat çekenidir.
    evet, bir solanas sineması vardır. "üçüncü sinema" denen, hollywood ve avrupa sinemasına karşıt olarak , sanatsal ve ticari kaygılardan uzak, devrimci, militan bir alternatif sinemanın yaratıcısıdır.
    hayatı, filmleri üzerinden arjantin'deki cunta ve antidemokratik yönetimlerle mücadele ederek geçti. bu yönetimlerin insan hayatlarında bıraktığı dramatik ve travmatik izleri anlattı, acıları tüm gerçekçiliği ile ama sanatla yumuşatarak aktardı.*
    kendisi ile ilgili bir inceleme, filmografisini bölümlere ayırıyor; militan sinema, devrimci veraset, sürgün dönemi, kuzeye karşı güney fikri, yeni dünya düzeni kartlarını arjantin için karıyor-yağma anıları-.
    okumak isteyenler için;
    bknz.

    1976'da cunta rejimi onu ülkesinden sürdü. paris'e giderken "ülkemden kopmuyorum ben, asla sessiz kalmayacağım" dedi ve sadece arjantin'in
    değil, tüm latin amerika'nın, yoksulların sesi olmaya devam etti.
    astor piazzola'nın eşsiz müziğini ve tangoyu sinemasıyla bütünleştirdi, birincil amacı olmamasına rağmen filmlerinde estetik, görsellik ve sanat hep vardır.

    "solanas için gerçek, önünde sonunda tecrübe edinilen bir tür acıdır. ve yine solanas için hayat, topuklarımız kanayıncaya kadar sürdüreceğimiz bir tangodan ibarettir."(özge yağmur- 04.07.2016, sur yorumu)
    onu, bundan daha iyi tanımlayan bir ifadeye rastlamak zordur.
    fakat beni en çok şaşırtan memoria del saqueo (yağma anıları) olmuştu. bu kez cuntanın değil, seçilmiş bir iktidarın arjantin'e, arjantinliye neler yaptığını anlatıyordu.
    toplumsal soykırım olarak nitelediği bir dönemi anlatan bu belgeselde, arjantin'in sistematik olarak yağmalanmasını, doğal kaynaklarının özelleştirilmesini, başarısız yatırımların ve yoz siyasetçilerin bir ülke ekonomisini nasıl çökerttiğini izliyorsunuz.
    "toplumsal soykırım" diyordu, çünkü çocuklar, bırakın eti, süte bile ulaşamıyorlardı. filmde, görüşme yapılan doktorlar bu ekonomik sistem nedeniyle, mevcut ve gelecek nesillerin fiziksel ve zihinsel açıdan hasarlı olacaklarından söz ediyorlardı.
    solanas, bir röportajında filmi için şöyle demişti; " filmim arjantin'in yeniden inşasına bir katkıdır. film yapmak, tarihteki bir ana tanıklık etmektir ve bu daha sonra kolektif hafızanın bir parçası haline gelir. "

    ilk kez istanbul film festivali'nde seyrettiğim bu film bittiğinde, bir süre yerimden kalkamamıştım. yıl 2004 veya 2005'ti; yüzüme bir yumruk yemiş hissi..
    kriz yaşayan bir halkın acısını, emperyalizme teslim edilerek kaynakları yağmalanan bir ülkenin halini, sansürsüz, tüm gerçekliğiyle görmek sarsıcıydı.. ilk kez görüyor, bu konuda ilk kez ciddi olarak düşünmek zorunda kalıyordum; bundan sonra hep düşünecektim.
    bazı şeyler için "herkese lazım" denir hani, herkesin başına gelebilir; belki gelmiştir bile; seyredin.
    "gerçek, önünde sonunda tecrübe edinilen bir tür acıdır."
  • piazzola ’nın müziklerini yaptığı ve bu erotik müziğin politik de olabileceğini kanıtladığı tangolar (tangos le exile de gardel), solanas’ın yılmaz güney’e adadığı bir filmdir; arjantinli tango bestecisi gardel’in sürgün yıllarına dayanan müzikal film 1985 venedik film festivali’nde jüri özel büyük ödülü’nü getirir yönetmenine. yönetmen solanas da 1975’ten beri paris’te yaşayan bir sürgündür.. fransa ve arjantin ortak yapımı olan bu film, paris’i adeta bir sahneye çeviren arjantinlilerin arayışlarını da dile getirir. tangolar, sürgündeyken ülkelerine dair yanlarında kalan tek şey olan tangoları ile bir tangedia (trajedi ve komedi birleşimi bir sahne oyunu) sahneye koymaya çabalayan grubun öyküsüdür. piazzola, tangolar için yazdığı müzikle 1986 cesar en iyi film müziği ödülünü ve ardından yaptığı surile de 1988 georges delerue ödülü’nü alır.
  • yolculuk (el viaje, 1992) isimli filmi yol filmi meselesine cok guclu bir ornek teskil eden ve hala hayatta olan inanmis bir neslin ender temsilcilerinden. film 90'lar itibariyla ortak bir latin amerika kimligini mit, kultur ve dil araciligiyle tartisir ve miras sorununu gundeme getirir. son filmi 'social genocide' , buyulu (ama yine de politik) filmlerinden farkli olarak arjantin'in yakin tarihini sert bir bicimde aktaran ozellikle turkiyelilerin muhakkak akrabalik kuracaklari bir film. hani neredeyse uslup acisindan olmasa bile temel mesele acisindan yonetmenin octavio getino'yla birlikte yaptigi 'hour of furnaces'a bir geri donus sayilabilir. soz konusu film buyuk olcude kurguya dayanarak yarattigi politik anlamla sovyet sinemacilara atifta bulunulmasina neden olmus ve yonetmenlerin yazdigi manifestoyla birlikte ucuncu sinema'nin temel metinleri arasinda yer almistir.
  • cnbc e de şubat ayında aralarında yılmaz güneye adadığı ve cannes da en iyi yönetmen ödülünü aldığı film olan sur * un da yer aldığı toplamda 4 filmi yayınlanan yönetmen.
  • eğer tek bir yönetmen seçeceksin deseler hiç tereddüt etmeden tercih edeceğim isim olurdu.
    fernando solanas renk oyunları, adobe after effects numaraları, "gerçeğinden daha gerçek kırmızı" iddiaları sunmaz size.
    fernando solanas salt gerçeği verir acı acı.
    fernando solanas karşı sinemanın en karşı ismidir.
    fernando solanas devletin ideolojik aygıtı olan sinemanın "başka" türlü de kullanılabileceğini gösterir.
    "sınıf sineması"ndan söz eden müthiş adamdır:

    "since our goal was to create a cinema not conditioned by the system, a free cinema, a decolonized cinema, a class cinema, a militant cinema involved ideologically and politically in and for revolution, we had to provide for ourselves the economic resources, the means of production that would permit us to make a film just as freely as a writer producing an ideological essay!"
    film quarterly, "fernando solanas: an ınterview", vol. 24, no. 1 (autumn, 1970), pp. 37-43

    (bkz: üçüncü sinema)
    (bkz: latin amerika çalışmaları)
  • onun sur (1988) filmine nazire pek çok fim olabilir. ben gündeme chantal akerman'ın ismi nedeniyle sud (1999) ve ruhundan de l'autre cote (from the other side/öteki taraftan) (2002) filmlerinin akrabalığını getireyim.

    (bkz: valerie solanas)
    (bkz: francis ford coppola)
  • fernando muslera diye bir isim için sürekli yazılıyor. futbolcu sanırım. bu, aklıma başka bir fernando'yu, fernando solanas'ı getirdi. muslera için 920 sayfa yazılmış. solanas ki üçüncü sinemanın öncüsüdür, güney, tangolar gibi eşsiz filmleri çekmiştir, bir sayfa yazılmış ancak... futbolla sinemanın yeri belli türkler için...
hesabın var mı? giriş yap