• tehlikeli kelimeler vardır, kimi zaman da insanın düşünce yetisinin arsızlığından kaynaklandığından, aslında ona yapılmış haksızlığı gösteren, yokluğun adı olabilen kelimeler! mesela yararcı! insanın yararına dokunan neyse onun peşinden gitmeyi kendine öğütlemişliği gösterir, yararcı olmak, yararcılık. mademki bu konu başlığındayız o halde tabirimizi ona göre ayarlayalım: francis bacon, tehlikeli kelimelerle tanımlanabilir bir kafadır muhakkak ancak düşünce yetisinin arsızlığı hiç kuşkusuz onda bir yararcılık hakimmiş gibi, doğaya gidişinde, ona egemen olmak isteyişinde aslında onu bir köleye çevirme arzusu varmış gibi düşündürür bizi, ancak francis bacon dendi mi ilk akla gelen onun eserlerini toplamakla mükellefmişçesine dünyaya gelmiş olan bazı isimler vardır, o isimlerden william rawley kaynaklı textleri derleyerek edisyon haline getirmiş meşhur profesörler james spedding, robert leslie ellis, douglas denon heath 'dan biri ya da ikisi ya da üçü birden bir dipnot düşmüşler eserlerine (the works of francis bacon, p.337, brown and taggard, london 1861 ; daha ayrıntılı künye için: http://getir.net/lky ), demişler ki: "bu, francis bacon'ın aslında utilitarian'lıktan (bildiğin eğer bilmediğin ise en azından yukarıda zikrettim için artık aşina olduğun yararcılıktan) ne kadar uzak olduğunu gösteren paragraflardan biridir."

    artık malumunuz olan "bu paragraf"ı gösterme zamanıdır, öyle değil mi? evet! ama sadece latincesini veriyorum, ee okuyucuya ulaşım yolumu tahrip etmiş, bilgiyi aktarımda dalımı budamış bir mekanda (modere etmede ve güvenliği sağlamada kuruyla yaşı bir gördüklerinden, sesinizin çıkmasını da engellemiş bir yönetimin egemen olduğu bir mekanda!) şimdilik ancak bu kadar olsun diyorum, sonra belki türkçeye döner paragraf. zaman gösterir.

    "praeterea, si unius alicujus particularis inventi utilitas ita homines affecerit, ut eum qui genus humanum universum beneficio aliquo devincire potuerit homine majorem putaverint; quanto celsius videbitur tale aliquid invenire, per quod alia omnia expedite inveniri possint? et tamen (ut verum omnino dicamus) quemadmodum luci magnam habemus gratiam, quod per eam vias inire, artes exercere, legere, nos invicem dignoscere possimus; et nihilominus ipsa visio lucis res praestantior est et pulchrior, quam multiplex ejus usus: ita certe ipsa contemplatio rerum prout sunt, sine superstitione aut impostura, errore aut confusione, in seipsa magis digna est, quam universus inventorum fructus."
    francis bacon, novum organum

    dijital ortama aktarılmış 1800'lerin ruhunu görebilir misiniz? evet, hem de google sponsorluğunda!

    http://getir.net/lkx
  • ingiliz kraliyet bilimler akademisinin kurulumunda esin kaynağı olan şahıs..
  • "az felsefe, insanı tanrı tanımamazlığa götürür; ama felsefede derinlik, insanların zihinlerini dine döndürür." sözünün sahibidir.
  • (bkz: peter dawkins)
  • türk okuyucusu, "yeniden doğuş" olarak çevirebileceğimiz renaissance çağının sonlarında (xvi. ve xvii. yüzyıllar) yaşamış olan düşün adamı francis bacon’ın eserlerinin çoğunu kendi dilinde okuma imkanını bulamamıştır. belki de bu yüzden bacon’ın, batı dünyasında yüzyıllar içinde olgunlaşan modern felsefe-bilim anlayışındaki rolünü gözden kaçırmış; genel hatlarıyla felsefesini, insanın beşeri ve sosyal yaşamına, devletlerin güvenliğiyle büyümesine dair görüşlerini, yani hem yazılış biçimi hem de içeriği bakımından eserlerini tümüyle anlayıp onları tartışmaya açmaktan uzak kalmıştır. örneğin daha 1700’lerde j. d’alembert’in bacon’ıyla, j. de maistre’in anladığı ve tartışmaya açtığı bacon neredeyse aynı kişi değil gibidir. ilki her türlü tutukluğuna, ihtiyatlılığına rağmen bacon’ı filozofların en evrenseli, en büyüğü olarak görürken, ikincisi onu bilimlerde kullanılması gerekli yöntemlerden bihaber olarak değerlendirmiş; doğa bilimleri, kimya, fizik, gök bilgisi gibi konularda yalan yanlış fikirler öne süren bir düşün adamı olarak nitelemiştir. adını daha çok mason dergilerinde gördüğüm, ciddiye alınası bir zihne sahip olduğunu anladığım baha çalt, bu durumu şöyle açıklıyor: "işte birbirleriyle çok çelişmiş iki yargı, ne biri, ne öbürü tümden doğrudur. bacon, yanılmalardan kaçınmak için uygun yöntemler aramıştır. yanılgıların nedenlerini, bilimlerin önemli kavramlarını açıkça göstermiştir. yapılacak işi iyi görmüştür. ama övdüğü yöntemleri kötü kullanmıştır. bundan ötürü bilimsel yapıtları uydurma, boş sanılar, gülünç düşüncelerle doludur. d’alembert onun bir yanını görmüş maistere de öbür yanına bakmak istememiştir. bacon’ı her iki yönüyle görmek gerek." (1)

    francis bacon’ın çağdaş felsefenin erken döneminde önemli ve tartışmalı bir yer kapladığı açık. kimilerine göre genel hatlarıyla modern bilimin ilk temsilcilerinden olup spesifik manada indüktif metodun babasıdır bacon, kimilerine göre ise kendine ait söyleyecek fazla sözü olmayan ahlaksız bir şarlatan. (2) 17. ve özellikle de 18. yy.’da ünü doruk noktasında olan ve genel olarak modern bilimin ve felsefenin kurucularından sayılan bacon, 19. yy.’da william whewell tarafından şöyle övülüyordu: "modern bilim ülkesi’nin en büyük yasa koyucusu!" (3) görüldüğü gibi bacon, crofts classics için new atlantis and the great instauration başlıklı çalışmanın (http://farm4.static.flickr.com/…37_395fb8fa70_o.jpg) editörlüğünü yapan jerry weinberger'in söylemiş olduğu gibi, en az machiavelli, hobbes ve descartes kadar modern düşüncenin kurucularından sayılmalıdır,(4) onu es geçerek bir düşün tarihi yazmak mümkün değildir.

    bacon’ın her alandaki öğütlerinin günümüzün dünyasında bile önemini hala koruyor olması da zaten burada sözünü ettiğimiz ortak bilinç ("consortium") sayesindedir. örneğin bacon, "güçlü bir yargıç her şeyden önce zorbalığı ve dolandırıcılığı denetim altına almalıdır; bunlardan, zorbalık apaçık yapıldığında, dolandırıcılık ise gizli ve sessizce yapıldığında çok daha büyük tehlike arz eder." (5) derken sosyal yaşamın huzurunu korumakla mükellef, sine qua non alanlardan birine yani adalet makamına öğüt veriyor; "öğrenim ve kitap okuma, düşünmeden haz almada, konuşmayı biçimlendirmede ve işleri yoluna koymada çok işe yarar" (6) derken de, sosyal açıdan adalet mekanizmasıyla sağlanmış olan huzur ortamında bireye öğrenimin ve kitap okumanın yararından bahsediyordu. burada örneklemeye giriştiğimiz öğütlerini bir bütün halinde düşünürsek, bacon kafasındaki ideali adeta gelecek kuşaklara miras bırakıyor gibiydi. bu yüzden modern felsefenin ve bilimin en önemli düşünürlerinden biriydi. t. s. e. dixon'a göre gelecek çağlar ve nesiller için düşünüp yazıyor olması, bacon’ın en göze çarpan niteliğiydi. (7) hatta siyasetten azledildiği dönemde yazmış olduğu kimi mektuplarda artık gelecek kuşaklar için üreteceğini de itiraf ediyordu. (8) bu itirafı aşırı ciddiye alanlar olmuştur, örneğin edebiyat araştırmacısı walter ellis (the shakespeare myth), fbrt'nin (francis bacon research trust: http://www.fbrt.org.uk/)peter dawkins , meşhur okült avcısı, sadece the secret teachings of all ages gibi harikulade bir eseri yazmış olmasıyla bile hatırlanacak olan p. manly hall gibi (örn. http://books.google.com/…2hbo0ni_xw5_k9smw#ppa17,m1 - http://books.google.com/…hbo0ni_xw5_k9smw#ppa219,m1 - http://books.google.com/…o0ni_xw5_k9smw#ppa255,m1). belki de bu yüzden bacon'ı "yenilmez, üstün amerikan rüyası" düşüncesinin fikir babası olarak da düşünmüşlerdir: secret mysteries of america s beginnings.

    geleceğe yazıyor olduğunu deklare eden bir düşün adamı için kaçınılmaz bir son bu. hele ki giderek daha da profanlaşan çağların kurbanı olan her yeni nesil, bir öncekine göre daha soğuk nevaleye dönüşüyor. bunun temelini bazı düşünürler, özellikle de felsefe-bilim'in en nihayetinde karl marx'a varan mekanik bilim kolunun azizliğinde buluyorlar. marx'ın kant'tan ödünç aldığı "değişim / evrim süreci" düşüncesi de (kabileler -> derebeylik -> sermaye öncesi toplumlar -> sermayecilik) gösterir ki bu sürecin yapıtaşlarından biri de aslında francis bacon'ın ta kendisidir. (şurada da değinmiştim bu konuya: #11051404) hangi bacon? gelecek için yazan bacon; meb için yapmış olduğu yeni atlantis çevirisinin önsözüne "bacon, çağdaşları gibi geçmişe değil, geleceğe bakıyordu" diyen hamit dereli haklıdır: bacon çağdaşlarından ayrılır, yani "yaşadığı yüzyıldan koparak geleceğe taşan bacon", "hangi bacon?" sorusunun cevabı. zaten tüm yazın ve düşün dünyasının temeline "the great instauration"'ı ("büyük yenilenme") yerleştirmiş olan bir kafanın çağına sıkışıp kalması beklenemezdi. tuhaf olan, weinberger'in de tespit etmiş olduğu gibi modern düşüncenin mimarlarından olan bu kafanın, türk okuyucusunun gözünden kaçmış olmasıdır. macchiavelli ya da descartes kadar okunmuş biri değil bacon, shakespeare'in kendisi olduğu iddialarının da yüzyıllardır tartışıldığını düşünürsek, ingilizcenin altın çağı'na ilgi duyarak ingiltere'nin hem yazın hem de sosyal, dinsel ve siyasi tarihini irdeleyen ingiliz dili ve edebiyatı bölümleri de bacon külliyatını fazla eşelemek istememiş gibidir. bacon'ınkiyle karşılaştırıldığında yaşamlarına dair neredeyse hiçbir şey bilmediğimiz shakespeare ve marlowe üzerine makaleler, yazılar döşeyen, kitaplar yazan saygın hocalarımız nedense aynı dönemde yaşamış ve her yazısıyla bu dönemin her yönden fotoğrafını çekmiş, ardında bol kitap bırakmış olan bu kafayı belki de edebiyatta shakespeare'in altın yaldızıyla karşılaştırarak sönük bulmuş veyahut felsefede descartes'la kıyas ederek yetersiz bir felsefeci olarak değerlendirmiştir. yani ne tam bir deve, ne de kuş: deve kuşu!

    oysa bacon'dan başlayarak mısır matematiğine, bilgeliğine gidersiniz; oradan yunan'a geçer aristoteles'in metodunu yargılayarak yeni bir metotla tanışırsınız: novum organum. yeni metot edinen her felsefi zihin, kendisine yeni bir dünya tahayyülü yaratır: nova atlantis. yeni dünya düşüncesi gökten zembille inmez, sağlam dayanaklara sahip olmalıdır. bunun için eskilerin bilgeliği geçer akçedir: de sapientia veterum. eskilerin bilgeliğinden, çağın gereklerinden ve gelecek idealinden oluşan bütün için de bir ilim, irfan alemi yaratmak zorundasınız: de augmentis scientiarum - advancement of learning. alt usavurmak yetmez, uygulamada deneyimleme doğanın hakimiyeti için şarttır: doğanın tanrılığ., marlowe'un dr. faustus'ta dediği gibi: "yeryüzünde zeus olmak". bunun da dinsel, kültürel ve sosyal bazı çekinceleri ve hatta adı konmuş kuralları vardır: sermones fideles sive interiora rerum.

    tek bir fotoğraf, tek bir kare görüyorum: her söylem bir bütünü, her bütünlük aslında egemenliğin sırrını ifşa ediyor. bunun adını koymada oldukça cömertiz, ama haklıyız. koloniciliğin artık tek çıkar yol olduğu bir yüzyılda, bacon geleceğe düştüğü notta kendisini bir "gelecek adamı" olarak düşündüğü için, bu kadar "yenilenme"ye adanmış hissediyordu. her an ölecekmiş gibi yaşamıyordu, sürekli yaşayacakmış gibi nasihatlar veriyordu. copernicus, de revolutionibus orbium coelestium'un önsözünde belirttiği gibi "yeni bir görüş" ortaya atarken aslında oldukça düşünceliydi. korkuyordu, yanlış anlaşılabilirdi. yığınlar onu "delilikle" suçlayabilirdi, buna rağmen pythagorasçıları örnek alarak söylemlerini eserlerinin içine gizli şifrelerle yerleştirmemişti. bilgide kıskançlığı hoş karşılamadığından ve dostlarının baskısına dayanamayarak o devrim niteliğindeki eserini yayınlamıştı. ancak bacon'da bu yoktur, o aık seçik yeni bir dünyanın yaklaşmakta olduğunu müjdeliyordu. bu açık seçikliğe rağmen yine de onda okült erdem arayanlar, yukarıda söylemiş-örneklemiş olduğum gibi, vardır. bu da bacon'ın derinliğiyle alakalı olsa gerek.

    notlar:

    1- b. çalt, francis bacon, i. yaşantısı, ii. yapıtları, iii. çağı, iv. öğretisi, v. yapıtlarından örnekler, sf.13, yörük matbaası.
    2- m. peltonen, the cambridge companion to bacon, “introduction”, p.1, cambridge university press, 1996.
    3- m. peltonen, a.g.e., p.1.
    4- f. bacon, new atlantis and the great instraution, revised edition, ed. j. weinberger, pub. crofts classics, harlan davidson, inc., illionis 1989.
    5- sermones fideles sive interiora rerum liv. de officio judicis.
    6- sermones fideles sive interiora rerum xlviii. de studiis et lectione librorum.
    7- t. s. e. dixon, francis bacon and his shakespeare, p.316, kessinger publishing, 2003.
    8- m. swann, curiosities and texts, the culture of collecting in early modern england, p.74, university of pennsylvania press 2001; t. s. e. dixon, a.g.e., p.316.
  • virginia m. fellows'un "the shakespeare code" adlı eserinde (p.24, summit university press, 2006) gördüğüm bir resimde (evvelce görmemiştim) gayet tıfıl görünmekte kendisi:

    http://farm4.static.flickr.com/…52_2091e6d1b4_o.jpg

    krş. http://scienceblogs.com/…rsection/francis_bacon.jpg
  • francis bacon değerli bir filozof olabilir; benim için daha önemlisi soranlar vardı ne olacak bu bacon entirileri deyu. zaman sadece birazcık zaman diyordum ben de. ilk kıvılcım seçme aforizmalar'la parladı; kutadgubilig mart 2009 sayısında "francis bacon'da bilgi anlayışı üzerine" başlıklı makaleyle de alevlerin gölgesi duvara yansımaya başladı (http://jimithekewl.blogspot.com/…-15-mart-2009.html). evi tümüyle yakmak için birazcık daha bekleyeceğiz.

    şimdi gelelim şu stand by mevzusuna.

    jimi the kewl'ü beklemeye alma hakkım da yokmuş; ne mene bir şeydir bu "bir ay süren" kayıp yazarlık görmem için bir "stand by" bile yük olabilirmiş. o değil de belki de gazlayana (#15870487) gazlanarak karşılık vermek de varken o yolu seçmeyip edebsizce & umarsızca francis bacon başlığına gelip reklam yapmak da ne pis bir "oldum ben, piştim ben"cilikmiş onu da bu cümleyi yazarken anladım. ben hiç olmadım, hiç pişmedim. bunu umursayan varsa, vereyim, kıçına sokabilir. yok olarak var olduğunu göstermeye çalışacak kadar kenny değilim herhalde. #9625260 daha çok screw you guys i'm goin' home der gibi bir hâlim var. hâllere düşmek var bir de. o da olabilir.
  • "tez elde edilen başarı, insanı kararsız ve maceraperest yapar".
  • francis bacon, bilmek için bilencilerden. yani biz bilmeye çalışalım elbet o bilgi, bir gün bizim işimize yarar diyor. bu bakımdan aristoteles ile benzemekte. fakat aristoteles'i oldukça eleştirmiştir, yaptıkları, yapıtları konusunda.
    niteliksel bilim yapar francis ve aklın 4 putu olduğunu söyler. bu putlar bizim doğru bilgileye ulaşmamızdaki engellerdir. bunlar; duyular, dil, alınan eğitim ve benimsenen felsefedir der.

    güneş merkezli evreni kabul etmiştir ek olarak.
  • "tabi ki hepimiz etteniz, potansiyel cesetleriz. bir kasap dükkanına gittiğim zaman oradaki hayvanın yerinde benim olmayışımı şaşırtıcı bulurum.” sözüyle yaptığı resimlerin şiddetini anlaşılır kılan sanatçı, picasso nun desenlerini görerek ressam olmaya karar vermiştir.
hesabın var mı? giriş yap