• – olaylarin medya perdesindeki yansimalari –

    basbakan tansu ciller’in yorumu:
    "provokasyonlarina oradan baslamak istediler. her basarinin arkasinda bunu engellemek isteyenler vardir. olay provokasyon olmasa, bu kadar kisa surede bu kadar insan nasil toplanabilirdi?" (...hirsizin hic sucu yok, vurun evin sakinlerine, vurun abalilara!)

    necmettin erbakan’in yorumu:
    "bu olay tamamen dis guclerin bir oyunudur" (...–cok yasa! –sen de gor!)

    alparslan turkes’in yorumu:
    "ozellikle yunanistan’in uzun suredir turkiye’ye karsi bir saldiri hazirligi icinde oldugu bilinmektedir. bunun da teror hareketleriyle baslatildigi aciktir." (...can dundar tarafindan yanitlanmistir.)

    bulent ecevit’in yorumu:
    "turkiye'yi disaridan bolemeyecegini goren dusmanlarimiz, icerden vurusturmak suretiyle bolmeye calisiyorlar. emniyet gucleri hemen silaha sarilmamali, devlet de halk da provokasyona gelmemeli." (...kizim sana soyluyorum gelinim sen anla.)

    devlet bakani necmettin cevheri’nin yorumu:
    "bir kaynak ayni anda iki fitili birden atesliyor. kahve tarayanlarin arkasindaki de, karakol basanlari yonlendiren de ayni kaynak. kahve tarandi mi tarandi. neden hemen karakolu basiyorsun? belki de kahveyi tarayanlar yakalandilar, karakoldalar. onlarin karakolda olmadigini nereden biliyorsunuz? gun gibi asikar iki olay da organize... once ikinci olay organize edilmis. yani karakol baskini. kahvenin taranmasi ise, olayin ‘starti’. kahveyi tarayacaksin ki, karakol baskini olsun." (...tuh sana yahu mahalle halki, sen git kendi aranda para topla, tetikci tut, kendi kendini vurdur, mashsuscuktan yerde olu gibi yat, sonra da karakola saldir. peki neden? herhalde can sikintisindan, degil mi sayin hasmetlu cevheri?!)

    yilmaz cetiner’in yorumu:
    "polis ve asker, ellerinden geldigince sinirlerine hakim oldu... cogunlukla havaya ates etti, ancak bir kismi da vatandaslara isabet etti ki, olu ve yaralilar var." (...adli tibbin yaptigi aciklamada ise tam tersine, "hayatini kaybedenlerin buyuk bir bolumune oldurucu tek bir kursunun isabet ettigi, bu oldurucu tek kurusunun da yasamsal merkezlere yoneldigi, dolayisiyla gayet ustalikla nisan alindigi" vurgulaniyordu.)

    meydan gazetesi muhabiri hasan yildirim’in yorumu:
    "karsimda sivil giyimli, bir elinde tabanca, diger elinde telsiz bulunan bir sahis gordum. cevik kuvvet polislerine eliyle beni gosterip,'bu serefsizi dovun, elinden filmini alin!' diye bagirdi. bu talimat uzerine sayilari 10’un uzerinde olan bir grup cevik kuvvet polisi uzerime cullandi. ellerindeki tahta coplarla acimasizca bana vuruyorlardi. bir yandan da yuzumu kapatip, coplarin yuzume gelmesini engellemeye calisiyordum. acidan kivraniyordum, her yanimdan kanlar akiyordu. elimdeki fotograf makinesini alip icindeki filmi cikardilar ve duvara attilar. bu arada polis makineden hincini alamamis ve uzerine basarak parcalamaya calisiyordu. bu arada gostericiler tas atmaya devam edince beni ortada birakip binanin arka tarafina siper aldilar. o sirada polislerin elinden kurtulup surunerek kacmayi basardim." (...bu olayin uzerinden daha bir yil bile gecmeden benzer bir ses daha yankilanmisti o civarda. 'ben gazeteciyim, metin goktepe’yim, hakkiniz yok bana vurmaya!' sonra nasil olmussa o da duvardan dusup olmustu degil mi sayin hasmetlu cevheri?!)

    can dundar’in yorumu:
    "...merakla su gaziosmanpasa’da olenlerin otopsi sonuclarini bekliyorum. niye biliyor musunuz? hepsinin yunan kursunuyla vurulup olduklerine eminim de ondan...
    olaylarda 'dis mihraklarin parmagi' var deniyorsa, bu kesin yunanistan’dir. bakin goreceksiniz, o vurulan genclerin hepsinin vucudundan yunan kursunu cikacak.....
    bitmedi. aleviler’e, yillardir yapilan uyarilara ragmen diyanet yonetiminde yer vermeyen de yunanlilar... milyonlarca alevi’nin vergilerini toplayip, onunla diyanet ucubesini yaratarak, ulkeyi bolmek istiyorlar. ulkede okuldan cok cami yaparken, cemevlerini yikmaya bahane arayan yunan istihbarat servisleri degil mi?
    sonra zorunlu din derslerinde aleviler aleyhine atip tutan dar kafali din adamlarinin lavrion kamplarinda yetistirildiklerini hepimiz bilmiyor muyuz?
    sivas’da 37 aydini aleve verenleri, 'ayip degil mi cocugum, niye yaktiniz?' deyip saliveren hakimlerin hangi dis mihraklardan emir aldiklari herkesin malumu degil mi? atina kiskirtmasa belediye baskani` :tayyip`, istanbul'un gobeginde cemevi yikmaya kalkar miydi?
    yunanlilar aylardir guneydogu’da koyleri yakip, insanlari akin akin buyuk kentlere goce zorlamiyorlar mi? karakollarimiza o iskence aletlerini onlar yerlestirmedi mi?....
    sizi bilmem ama, ben bu 'dis mihraklar' muhabbetinden sikildim... " (...uyan ey ehli yunan!)

    /ayni dille konusuyor / ayni dili konusmuyoruz/ [` :gulten akin`]

    [5/7]
    --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  • – evveliyat
    (yahut gittikce dolanan kanli yumak) –

    90’larin ikinci yarisi, ya da turkiye icin ugursuz yillar.

    hukumet, hepten azginlasan terorle ‘anlayacagi dilden’ konusmaya karar vermis, yasayi, hukuku bir yana koyup kor bir savasa girismis. adapazari-hendek-sapanca arasina kurulan seytan ucgeni olum kusuyor, muhalif gazeteler bombalaniyor, yargi onunde mahkum edilemeyenler, faili mechul cinayetlerle yok ediliyorlar. cetelere gun dogmus. hem kendi bildikleri yontemleri konusturuyorlar, hem de himaye goruyorlar[*]. isbu ahval ve serait altinda, havada konusmamanin, gormemenin kahrolasi huznu ile turkiye oyle kapatmis ki elleriyle yuzunu.. donemin kara mizah bilmez bir ohal valisi gazetecilere kalem tutarken takinmalari gereken tavri soyle anlatiyor: "milli mac spikeri gibi olacaksiniz!" [**]

    hal boyleyken, devletin derinleri’nde de pek oyle gunluk guneslik gitmemektedir havalar. bu pek alisilmadik bir durum da degildir aslinda, arsivlere goz atildiginda, iktidar ve cikar amaciyla ‘derin’lerde patlayan korkunc kavgalarin-carpismalarin, gecmiste de zaman zaman (ozellikle mit raporlarinin basina sizdirilmasiyla) gun isigina ciktigi goze carpar.
    ancak bu defa; jitem’in kurucularindan, jandarma istihbarat grup komutani emekli binbasi ahmet cem ersever’in ekibi ile yesil kod adli mahmut yildirim ve reis abdullah catli’nin ekibi arasinda yasanan anlasmazlik ve ayrilik her gecen gun daha da buyumektedir. buyudukce de jandarma, emniyet ve mit birimlerinin aralari ciddi bicimde acilmaktadir.

    neticede, 1994’un firtinali bir kasim gununde, emekli binbasi ahmet cem ersever’in cesedi ankara elmadag ilcesi yakinlarinda jandarma bolgesinde bulunur.
    aydinlik gazetesi’ne gore olaylar su bicimde gelismistir:
    "...kasim 1994'te, uyusturucu trafiginin elemani ve tanigi olmasi sebebiyle, abdullah catli ve ekibi tarafindan basbakanlik poligonu’nda sorgulandi ve arkadaslari mustafa deniz ve neval boz ile birlikte olduruldu..."
    mit’in resmi aciklamasi ise soyledir:
    "...ersever ve arkadaslarinin teroristlerin harekat tarzi konusunda cok tecrubeli, kendi guvenlikleri yonunden de cok dikkatli olduklari bilinmektedir. buna ragmen herhangi bir mucadele emaresi olmadan cinayeti isleyenlerce ele gecirilmis olmalari dikkati cekmektedir. bu durum ersever ve arkadaslarinin kendileri acisindan ‘guvenilir’ saydiklari kisilerce veya bunlarin araciligi ile yakalanmis olduklari ihtimaline kuvvet kazandirmaktadir..."

    ersever’in olumunun ardindan yesil’in ve catli’nin hakimiyet alanlari iyice genislemistir. bundan boyle; kimi zaman ozel timcilerle birlikte arkadas dugunlerinde kolkola pistte, kimi zaman (botas’in ceyhan bolge mudurlugu'nde bulunan petrol camurunun tahliyesi icin actigi ihaleyi kazanan guven sazak'in baysa sirketindeki hisselerini mehmet ozbay kimligi ile satin amak suretiyle) sirket yonetim kurulu salonlarinda, kimi zaman da kumarhanecilerle-tefecilerle-uyusturucu saticilariyla yurutulen iliskiler icin yahut civar ulkelerdeki darbe girisimleri icin elde silah sokakta (eken, carkin ve sahin ile birlikte azerbaycan'da cevadov'un basinda bulundugu omon birliklerini egitip kullanmak suretiyle) kus misali serbestce hareket edebilmektedirler...
    ancak beri yanda, istihbarat birimleri arasindaki gerginlik tehlikeli bir bicimde tirmanmaya devam etmektedir.

    devam eden bu gerginligin kordugum oldugu tarih ise 2 mart 1995’tir. mit ajani tarik umit istanbul’da kacirilir. (mafya babasi dundar ali kilic ile olan yakinligiyla bilinen tarik umit’in kacirilmasina dair susurluk komisyonu’nda; "ciller ozel orgutu’ne iliskin olarak bildigi konular"in ya da "orta asya’daki 4.5 milyon dolarlik uyusturucu parasinin kibris’ta first merchant bank’ta aklanmasi sirasinda ortaya cikan anlasmazliklar"in uzerinde durulmustur.)
    6 mart 1995’te tarik umit'in 34 zu 478 sahte plakali kirmizi chevrolet camaro marka arabasinin istanbul silivri yakinlarinda jandarma bolgesinde terkedilmis olarak bulunmasinin ardindan, umit’in ailesi konunun uzerine gidilmesi icin yogun baski uygulamaya baslar. 10 mart 1995’te ailesi umit'in kacirilmasi olayinda devletin konuyu derinlemesine arastirmadigini medya onunde dile getirir ve kendisinin yerini bildirecek olanlara 500 milyon odul vaad eder. (umit’in kizi hande bilici, babasinin istanbul divan pastanesi’nde yemek yedigi sirada ozel harekat timlerince alindigini ve sonrasinda ortadan kayboldugunu iddia etmektedir. hande bilici’ye gore; eymur'un gonderdigi iki mit gorevlisi, kendisine babasinin agar’in bilgisi dahilinde ve musaviri eken’in istegi uzerine ozel harekat timleri tarafindan kacirildigini ve catli’nin elinde oldugunu aciklamistir. babasinin olduruldugu yolundaki duyumlar uzerine ise, eken, babasinin ozel bir gorevle yurtdisina gonderildigini, dondugu zaman oldugunu soyleyenlerin ne yapacaklarini merak ettigini soylemistir. son olarak, hande bilici, babasinin akibeti hakkinda herhangi bir bilgi verilmez ise elindeki belgeleri aciklayacagini belirtir.)

    gelismeler uzerine, tarik umit sorusturmasini yuruten jandarma istihbarat astsubay ahmet altintas konuyu derinligine ele almaya baslamistir. ancak tahmin edilebilecegi gibi, dolanip dugumlenmis yumagin uzerine cevrilen bu merakli gozler, devletin derinleri’nde huzursuz homurtulara karisan gergin bir bekleyisi de beraberinde getirmistir.

    iste, devletin derinleri’ndeki bu gergin bekleyis, 12 mart 1995 tarihinde dikkatlerin tumuyle baska yone kaymasiyla son bulacaktir.

    sonuc:

    karanlik bir gece birtakim adamlar, soforunun bogazini keserek gasp ettikleri bir taksiyle; istanbul gazi mahallesi’nde 4 kahvehaneyi ve bir pastaneyi otomatik silahlarla tararlar. civarda oldukca sevilen ihtiyar bir alevi dedesinin hayatini kaybetmesi ve 5’i agir 20 kisinin de yaralanmasi sonucu aciga cikan yogun aci ve ofke mahalleyi barut ficisina dondurur. tepki sokaga tasmaya basladiginda ise polis halkin uzerine actigi atesle fitili tutusturur. git gide yayilan olaylar, araliklarla 17 mart’a kadar devam eder. (aciklamalardaki muhtelif rakamlar uyarinca) 130 dukkan atese verilir, 5 panzer, bir kismi emniyet gorevlilerine ait 50 arac ve iki ev yakilir.
    genci yaslisi kadini erkegi tam 22 yirmi iki 22 insan hayatini kaybeder. 500 bes yuz 500’u askin insan da yaralanir. binlerce insan goz altina alinir. medya perdesini 'oyuna gelmeyecegiz!' sur mansetleri ve 'dis mihrak' soylemleri hizla isgal eder.
    ozu: gorev basariyla tamamlanmistir. (bkz: mission complete)

    "...hanefi avci tarafindan tbmm susurluk komisyonu uyelerine verilen bilgiye gore, gazi mahallesi olaylari astsubay ahmet altintas’in dikkatini dagitmak icin cikarildi...." (enis berberoglu’nun kosesinde yer verdigi, sonrasinda ise hem jet hiziyla hem de defalarca yalanlama ihtiyaci hissettigi ifade, ki fikri saglar’in ve mehmet elkatmis’in demecleriyle de desteklenmistir )
    "...emniyet ne kadar kirli isi varsa jitem'e yamayip temize cikmak isteyebilir. bulduklari gunah kecisi de benim. akillarina kim gelirse benim oldurdugumu, butun paralari benim aldigimi soyleyebilirler. askerin kullandigi itirafcilari yoldan cikarip kendi menfaatine calisir hale getirenler arastirilmali. ben hayatimi koydum ortaya. devlete karsi mucadele edenlerle savastim. bazilarina yanlis gibi gelebilir yaptiklarim, ama bence dogruydu. kimligim belli, yerimi bilen bilir. devlet isterse her yerde cikar hesabimi veririm. ama gercekten bir neticesi olacaksa. ortalikta gurultu koparmak icin cikmam. kim oldugumu bilenler var, ne yaptigimi bilenler var. hudanabit degilim... " (yesil kod adli mahmut yildirim’in vermis oldugu yanit)

    butun bunlarin ne anlama geldigi uzerine kafa yorarken, soyle bir de gecmis zamana goz atilirsa, pek sasirtici hisseler cikabilmektedir karsimiza:
    "...nakl-i kelam (muhbirlik) meslegini itibarli kilan osmanli, kiskirtici ajan kullanabilen bir devlet olarak oldukca deneyimlidir. 17’nci yuzyil’da yeniceri-sipahi kavgalari saray tarafindan kiskirtilmis ve hatta donemin vezirlerinden biri bu konuda 'yeniceriler ve sipahiler birbirleriyle olduresiye bogusmadikca bize emniyet yoktur!' demistir.
    ayni vezir, yenicerileri sipahilere kiskirtmak icin adamlarindan birini sipahi kiligina sokarak bir yeniceri oldurtmustur..." [*]

    /zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir / ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi/ [*]

    [1/7]
    --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  • – ayni anda
    (tum bu olup bitenlerden habersiz) –

    bir pazar aksami. 61 yasindaki halil dede, dogu kiraathanesinde oturmus usul usul cayini yudumluyor. es dostla uc bes muhabbet edip icini isitacak. ardindan da evinin yolunu tutacak.
    sonra, korkunc bir gokgurultusu ve karanlik...

    21 yasindaki mumtaz kaya, askerligini yaptigi ankara’dan 10 gunluk izne gelmis. ogleden sonra, annesini de yanina alip, halasinin kizina misafirlige gidiyor. sokagin kosesinde arkadaslariyla selamlasiyor.
    sonra, korkunc bir gokgurultusu ve karanlik...

    dilek simsek, hayrani oldugu sanatci zulfu livaneli’nin mahalleye gelmis oldugunu duymus. kardesi erkan’la beraber onu gormeye gidiyor.
    sonra, korkunc bir gokgurultusu ve karanlik...

    35 yasindaki fadime bingol, yanyana yurudugu oglu muserref’i kalabaligin arasinda gozden yitirmis. korkuya kapilip yuksek bir seyin uzerine cikiyor onu bulabilmek icin.
    sonra, korkunc bir gokgurultusu ve karanlik...

    17 yasindaki lise ogrencisi sezgin engin, 19 yasindaki reis kopal, mehmet gunduz, hasan gulgen, mehmet ozgur, dincer yilmaz, dilek sevinc, ali yildirim, fevzi tunc, zeynep poyraz, hasan sel, hakan cubuk, ismail baltaci, hasan tuyan, ismihan yuksel...... ve daha nice......

    ve karanlik toprak kokulu yorgan hepsinin uzerine ortuldu.

    /cocugun var mi ey cellat? / opebiliyor musun onu herkes gibi sen de/ [*]

    [2/7]
    --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  • polisten sonra bölgeye gönderilen bir grup askerin büyük sevgi gösterisi ile karşılandığı aklıma geldikçe ülkemin polisine olan nefretin ne boyutlara geldiğini anımsıyorum.
  • – bugunki aklimizla soyleyelim simdi –

    "...bir senlik icin sivas'ta toplanmis barisci insanlardan 35'inin bir kitle tarafindan katledilmis olmasinin artik unutulmasini isteyenleri iyi taniyoruz. onlar, ortbas edilmis, unutturulmus, hesabi sorulmasi imkansiz kilinmis katliamlar ustune insa etmeye calisirlar toplumsal baris dediklerini. linc tehdidiyle surdurdukleri sikiyonetimin adidir, baris.
    biz katliamciyla, iskenceciyle, darbeciyle barismak istemiyoruz..." [*]

    ? ?

    ".....
    oluler adina
    olulerimiz adina
    bir ceza istiyorum
    vatana kan sicratanlara
    bir ceza istiyorum
    bu ates emrini veren cellatlar icin
    bir ceza istiyorum
    bu sucla
    iktidara gelen hain icin
    bir ceza istiyorum
    can cekismeyi baslatanlar icin
    bir ceza istiyorum
    bu sucu savunanlar icin
    bir ceza istiyorum
    kanimizi emmis ellerini
    bana uzatsinlar istemiyorum
    bir ceza istiyorum
    onlari evlerinde rahat ve elci olsunlar diye degil
    onlari burada, bu yerde, suclu ve hukum giymis olarak
    gormek istiyorum
    bir ceza istiyorum"
    [*]

    ! ! !

    son olarak, yine ve ragmen yine;

    /bunlarin hicbiri onlari kurtaramayacak / durduramayacaklar halkin coskun akan selini/ [` :brecht`]

    /yurdumun mutlu gunleri / mutlak gelen gundedir/ [` :anonim`]

    kaynakca:

    - bia arsivi;
    http://www.bianet.org/2001/11/08/haber5922.htm
    http://www.bianet.org/2002/07/15/haber11607.htm
    http://www.bianet.org/2002/03/12/haber8506.htm
    http://www.bianet.org/2006/06/14/80693.htm

    - miliyet arsivi;
    http://www.milliyet.com/…04/09/27/guncel/gun01.html
    http://www.milliyet.com/…04/09/27/guncel/gun01.html
    http://www.milliyet.com/…005/08/07/guncel/agun.html

    - hurriyet arsivi;
    http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/…er.aspx?id=-255490

    - radikal arsivi;
    http://www.radikal.com.tr/…?istenen_arsiv_yili=1998

    - diger yayinlar;
    http://www.netbul.com/…ar/sicakhaber/teror/gazi.asp
    http://www.aksiyon.com.tr/…p?id=18449&yorum_id=3339
    http://www.zamane-sozluk.com/…zi mahallesi olaylari
    http://www.evrensel.net/…?txt_arsiv_tarihi=20061201 “faili belli katliam: gazi”
    can dundar arsivi, http://www.candundar.com.tr/
    erbil tusalp arsivi.

    - basili kaynaklar;
    “binbasi ersever'in itiraflari”; soner yalcin.
    “osmanlidan gunumuze gizli devlet”; suat parlar.
    “ergenekon”; celal kazdagli, can dundar.
    “susurluk raporu”; ‘turkiye buyuk milllet meclisi, susurluk kazasini arastirma komisyonu’.
    “susurluk raporu”; ‘milli istihbarat teskilati’.

    - gorsel kaynak;
    “geregi dusunuldu”; remzi kazmaz;
    http://www.youtube.com/…qfrrjm&mode=related&search= [1/3]
    http://www.youtube.com/…n4cyfq&mode=related&search= [2/3]
    http://www.youtube.com/…-broig&mode=related&search= [3/3]

    - (katkilari icin mathillda’ya ve justinianus’a tesekkurler).

    [7/7]
    --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  • – olaylar –

    12 mart 1995 tarihinde saat 20.45’de gazi mahallesi, ismetpasa caddesi uzerinde cogunlukla alevi yurttaslarin gittigi; yavuz kardesler, dostlar, cihan ve dogu kahvehaneleri ile bir pastane, kimligi belirsiz kisilerce bir taksiden otomatik silahlarla acilan atesle tarandi.

    saldirilar sonucu halil kaya adli 61 yasindaki bir alevi dedesi hayatini kaybederken, 5'i agir 25 kisi yaralandi. saldirganlarin olay yerinden uzaklastiktan sonra gasp ettikleri taksinin soforunu oldurdukleri ve taksiyi atese vererek kactiklari anlasildi.

    olayin duyulmasiyla, ofkeli halk, ozellikle gazi mahallesi cemevinin onunde toplanmaya basladi. bolgeye acil olarak cok sayida polis takviyesi yapildi. polisin, sayilari 7-8 bini bulan mahalleliyi dagitmak amaciyla bir panzerden actigi atesle, cemevinin onundeki kalabalikta mehmet gunduz (37) basindan vurularak hayatini kaybetti. kalabalik, bunun uzerine, cemevinin onunden karakola dogru yuruyuse gecti. ilerleyisi durdurmak icin karakolun onune barikat kuran polis ile halk arasinda gerginlik yasandi. polisin kalabaligin uzerine ates acmasi sonucu onlarca insan yaralandi.

    silahli saldiriyi ve sonrasindaki olaylari ogrenen okmeydani, kagithane, nurtepe, guzeltepe ve alibeykoy sakinleri de olayi protesto etmek icin gazi mahallesi’nde toplanmaya basladi.

    13 mart gunu; tekrar karakola dogru yuruyuse gecen yaklasik 15 bin kisi, bu kez cevik kuvvet ve ozel harekat timleriyle desteklenen polisle karsi karsiya geldi. polisin yine halkin uzerine actigi ates sonucu, ilk anda sezgin engin (17) fadime bingol (35) ve mehmet ozgur hayatini kaybetti. ogle saatlerine dogru ise yasamini yitirenlerin sayisi 17'ye cikmis, aralarinda gazetecilerin de bulundugu yuzlerce kisi de yaralanmisti.

    olaylar sirasinda cekilen ve cesitli gazetelerde yayinlanan bircok fotografta, bazi ozel harekat timi gorevlilerinin uzun namlulu ve otomatik silahlarla halka hedef gozeterek ates actiklari goruluyordu.
    ancak, olaylarda kullanilan silahlarin yalnizca beylik silahlardan ibaret olmayisi ilginc bir celiskiyi de beraberinde getiriyordu. cunku; gaziosmanpasa emniyet mudurlugu, gorevli polislere bu tur silahlarin verilmedigi aciklamasini yapmisti.

    ayrica, hedef gozetilerek acilan atesle ilgili bir aciklama da adli tip kurumu’ndan gelmisti. yapilan otopsi sonucu hazirlanan raporda yer alan; "15 kisinin atesli silah mermi cekirdegine bagli yaralanma sonucu oldugunu, hayatini kaybedenlerin buyuk bir bolumune oldurucu tek bir kursunun isabet ettigi, bu oldurucu tek kurusunun belden yukari, ozellikle bas ve gogus bolgesindeki yasamsal merkezlere yoneldigi" seklindeki hususlar bilincli bir oldurme eylemine isaret etmekteydi. polislerin savunulmasi sirasinda ise bu durum, "halkin yurumesi ve tas atmasi sonucu polisler panikledi.... " ibareleriyle aciklanmaya calisilmisti. panikleyen polislerin yasamsal merkezlere nasil bu kadar ustalikla nisan aldigi sorusu ise yanitsiz kalmisti...

    butun bu delillerin ve (susurluk skandali sonrasi dgm’de yargilanan) ozel harekat timi gorevlileri carkin, ersoy ve yorulmaz’in gazi mahallesi’nde halkin uzerine ates actiklarini gosteren fotograflarin isiginda; olaylarin onceden planlanmis bir provokasyon tertibince ilerleyip cigrindan cikarildigi yonundeki kuskular giderek agirlik kazaniyordu.
    [ayrica, (bkz: 1000 operasyon)]

    giderek yukselen alevler ve hizla artan can kayiplari uzerine, istanbul valiligi gazi mahallesi basta olmak uzere 3 mahallede sokaga cikma yasagi ilan etti. gazi mahallesi’ne giris ve cikislar da polis kontrolune alindi.

    ancak yasaga uyulmadi. mahalle halkinin talepleri, olusturulan bir komite araciligiyla basina duyuruldu. talepler 4 maddeden olusuyordu:
    – cenazeler halka verilsin,
    – sokaga cikma yasagi kaldirilsin,
    – gozaltina alinanlar serbest birakilsin,
    – asker ve polis bolgeden cekilsin.

    aciklamanin ardindan mahallede barikatlar kuruldu. polisin, barikatlari kirma cabasi sonucu yogun ve surekli catismalar yasandi. her catismada yarali ve olu sayilari cig gibi buyudu. hasan gulgen, dincer yilmaz, ali yildirim, fevzi tunc, zeynep poyraz, hasan sel, mumtaz kaya...... bu sirada hayatlarini kaybettiler..

    14 mart gunu; sokaga cikma yasagina ragmen olaylarin bir turlu yatistirilamamasi uzerine bolgeye onemli miktarda askeri birlik sevk edildi. gazi mahallesi nispeten sakin bir gun gecirirken, gerginlik ankara’ya sicradi ve kizilay meydani'nda cikan olaylarda 36 kisi yaralandi.

    15 mart gunu; sabaha karsi yeniden duyulan silah seslerini, askeri cipler ve panzerlerle barikatlara dogru yapilan yeni bir saldiri izledi. ancak direnc kirilamadi. atilan taslar ve molotof kokteylleri sonrasinda ise askerler geri cekildi.

    ilerleyen saatlerde, askeri birliklerin basindaki isim olan tuggeneral remzi kucukoglu, komitenin kararlarinin kabul edildigini duyurdu. mahalle halki cenazelerini teslim aldi. askerler kitleyi 500 metre uzaktan takip etmeyi surduruyordu.

    ancak tam da ortalik yatisiyor sanilirken olaylar umraniye’ye sicradi.
    cenazelerin mezarliga tasindigi siralarda, umraniye mustafa kemal mahallesi’nden yaklasik 5 bin kisi torene katilmak uzere yola cikmisti. bu yuruyusu engellemek icin barikat kuran polisin, barikata dogru ilerlemeye devam eden kalabaligin uzerine ates acmasi sonucu dincer yilmaz, genco demir, hakan cubuk, hasan gurgen, hasan sel, ismail baltaci, hasan pugan ve ismihan yuksel yasamini yitirirken, onlarca insan da yaralandi.
    gelismeler uzerine bu bolgede de sokaga cikma yasagi ilan edildi.

    16 mart gunu; istanbul valisi hayri kozakcioglu olaylarin yatistirildigini soyleyerek bolgedeki sokaga cikma yasaginin kaldirildigini acikladi.

    17 mart gunu; gazi mahallesi’nin dort bir yanini sur gibi cevirmis olan barikatlar yavas yavas kaldirilmaya baslandi.

    /omuzlarinda dilim dilim kirbac izleri / yuzleri kan icinde / gecer ciplak ayaklariyla yuregime basarak / gecer aydin ellerinden karaburun magluplari/ [*]

    [3/7]
    --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  • – yuregine yangin dusenler –

    askerden izne geldigi gazi mahallesi’nde hayatini kaybeden mumtaz (21)’in annesi sevgili kaya:
    "halamin kizina misafirlige gidecektik. evde konusurken mumtaz’a disari cikmamasini soyledim. 'ben asker adamim, ne isim var orada anne' dedi. ogleden sonra evden ciktik. mahallenin kosesinde rastladigimiz arkadaslarina misafirlige gittigimizi anlatiyordu. tam o anda polis ates etmeye basladi. hep birlikte kactik. ben yanindayim ya, arkasina donup bana bakti. o anda kursunu yedi....
    evladim toprakta curuyor. onlar dugun dernege gider gibi kravatla karsimiza cikiyor. onlar ellerini kollarini sallayarak geziyorlar. nerede benim mumtaz’im? o gun saat uc bucukta evden ciktik oglumla. mumtaz, saat beste morga gitti. bu kadar bir zamanda oldu her sey. insanlik bu mu?.."

    19 yasinda canindan olan reis’in agabeyi huseyin kopal:
    "kardesimin sirtindan vuruldugu an, televizyonlarda net bir sekilde yayimlandi. yargilanan polisler memuriyetten bile atilmadi.... kardesim o gun orada haksizliga karsi bir tas atmasinin bedelini caniyla odedi. cok agir bir bedel.... bunca acidan sonra bize bicilen ne? 30’ar bin euro..."

    ablasi dilek’i kaybeden, kollarinda ise hala cop izleri tasiyan erkan simsek: "tam kacarken ablam kolumdan dustu. asagi taraftan, cadde tarafindan adem albayrak tam nisan almisti. ates edince ablam dustu. olay anini, adem albayrak’in ates edisini gordum. daha sonra da bizi coplarken filan da net hatirliyorum. cunku o benim canimi almis. ben o surati hayatta unutmam.... simdi bize tazminat oduyorlar. insanin degeri parayla olculebilir mi? giden geri geliyor mu?"

    henuz 16 yasindayken annesi fadime’yi yitiren muserref bingol: "cemevine gelmistik, butun mahalle disaridaydi. herkes asagiya dogru yurumeye baslayinca, onlara katildik. annemin 2 - 3 metre ilerisindeydim. beni daha iyi gorebilmek icin yuksek bir seyin uzerine cikmisti. tek sucu da buydu. annesiz kalmanin bedeli olmaz.... 21’imde intihari denedim. basarisiz bir evlilik yasadim. yasadigim sorunlarin temelinde annesizlik var. babam tekrar evlendi, hayatta hicbir dayanagim yok, yalniz yasiyorum. gelecegimden endiseliyim..."

    agabeyinin olumu ardindan hayata kuserek yatagindan cikmayan kucuk kizi nedeniyle, yuregine cifte yangin dusen fevzi tunc’un annesi; yataginda gozlerini yummus yari canli yatmakta olan kizinin elini var gucuyle sikarak konusuyor: "babasi geldi, 'fevzi’yi vurmuslar!' dedi. 'fevzi yere dusmus!'. abisini boyle duyunca, kafasini duvara vura vura prizleri filan hepsini kirmisti. simdi dort senedir boyle yatiyor. dort senedir yatakta. abisini cok sey yapiyor. ama herkesin abisi vardi. herkesin abisi vuruldu. (bu sirada kizi gozyaslarini silmeye calismaktadir) biri yer altinda curuyor. biri yer ustunde curuyor. oyle sucsuz gunahsiz vurdular..."

    /bunca analar aglayip durur da / akip gider gelinciklerden / kor mudur sagir midir bu irmak / olen ben, olduren benden/ [*]

    [4/7]
    --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  • gazi mahallesi'ndeki çoğunlukla alevilerin gittiği üç kahvehane, 12 mart 1995 gecesi otomatik silahlarla tarandı. kahvehanelerden birinde alevi dedesi halil kaya öldü ve beşi ağır 20 kişi de yaralandı. saldırganlar olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünün boğazını keserek öldürdü, taksiyi ateşe verdi ve kaçtı.

    olayların ardından çok sayıda alevi, gazi mahallesi'nde toplandı ve polis karakoluna yürüdü. polisin grubu dağıtmak için havaya ateş açtığı sırada, serseri kurşunlarla bir kişi öldü, birçok kişi de yaralandı. gece boyunca olaylar durmadı. 13 mart günü polis karakoluna tekrar yürüyüşe geçen grup, çevik kuvvet ve özel timlerle desteklenen polisle çatıştı. 15 kişi öldü, aralarında gazetecilerin de bulunduğu birçok kişi yaralandı.

    askerlerin de bölgeye gelmesinden sonra gaziosmanpaşa'da üç mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. ancak barikatlar kuran grup, bir komite oluşturarak isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı.

    olaylar sıçrıyor
    14 mart günü gazi mahallesi'ndeki olaylar ankara'ya sıçradı. gazi mahallesi, polis eşliğinde sakin bir gün geçirirken, ankara kızılay meydanı'nda çıkan olaylarda 36 kişi yaralandı.

    15 mart'ta ise ümraniye mustafa kemal mahallesi'nde olaylar çıktı. protestocu grubu dağıtmaya çalışan polisin açtığı ateş sonucu 4 kişi öldü, 20'den fazla kişi yaralandı.

    olaydan sonra yapılan otopsi sonucu ölen 17 kişiden yedisinin polis mermisiyle hayatını kaybettiği belirlendi. gaziosmanpaşa savcılığı'nın olayla ilgili fezlekesiyle eyüp cumhuriyet başsavcılığı, 20 polis hakkında "müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek" iddiasıyla dava açtı
    http://www.netbul.com/…ar/sicakhaber/teror/gazi.asp
  • – hak arama sureci –

    gaziosmanpasa savciligi’nin olaylarla ilgili fezlekesiyle, eyup cumhuriyet bassavciligi, 20 polis hakkinda, ‘mudafaa ve zaruret sinirini asarak faili belli olmayacak sekilde adam oldurmek’ gerekcesiyle dava acti. boylece yillar boyu -turlu tuhafliklari barindirmaya her daim devam ederek- surecek olan gazi mahallesi davasinin dusundurucu oykusu baslamis oldu.
    (davanin feci bir goruntuyle basladigini animsatmakta yarar var. herkes ilk durusma icin yerini aldiginda, reis kopal’in annesi -ayaga kalkarak- oglunun yillar once kana bulanmis ak gomlegini acip haykiriyordu hakime; artik takatinin kalmadigini! bu yakaris hakim tarafindan susturulurken, artik beyazini yitirip kararmaya yuz tutmus o gomlek gibiydi umutlari da..)

    tuhafliklar tuhafliklar...
    eyup agir ceza mahkemesi’nde acilan dava, ‘kamu guvenliginin saglanamayacagi’ iddiasiyla, koskoca istanbul’da ve civar illerde guvenlikli bir yer bulunamayarak, trabzon’a suruldu. yakinlarini kaybedenler, cektikleri onca cile eziyet yeterli gorulmemis olacak ki, davayi takip edebilmek icin 5 yil boyunca tam 31 defa (kara yoluyla) binlerce kilometre yol gitmek zorunda birakildilar.
    tuhafliklar tuhafliklar...
    trabzon agir ceza mahkemesi’nde davaya bakan hakim huseyin imamoglu, bir sure sonra, polislerden yana taraf oldugunu soyleyerek davadan cekildi. ancak cekilmeden once sanik polisler hakkinda, memurin muhakemati kanunu’na gore islem yapilmasi gorusuyle davayi durdurdu. durdurma kararina itiraz edilmesi uzerine tam iki bucuk yil havanda su dovulerek vakit kaybedildi. ve dava ancak 16 eylul 1997’de gorulmeye baslanabildi.
    tuhafliklar tuhafliklar...
    trabzon agir ceza mahkemesi’nin zaman asimini onlemek amaciyla olaya karisan faillerin isminin bildirilmesi icin, gaziosmanpasa bassavciligi’na yazdigi muzekkerenin, bir memur tarafindan 2 yil boyunca sumen alti edildigi ortaya cikti. mahkemenin 17 temmuz 2002’de trabzon bassavciligi’na gonderdigi belirlenen muzekkereyi, muhabere burosu'ndaki yusuf kandemir’in teslim aldigi ve 2 yil boyunca gondermedigi saptandi. muzekkere bulunamazken, kandemir hakkinda, ‘adli gorevi ihmal’ suclamasiyla dava acildi.
    tuhafliklar tuhafliklar...
    gazetecilerin goruntu almalarinin engellendigi, magdur ailelerin bir de ustune tehdit edildigi, en basit kesif talebinin dahi yirmi kusur durusma sonrasina kadar keyfi olarak reddedildigi, oyalama-surundurme yollarinda inatla israr edildigi bu tuhaf davada; sonunda bu da yasandi... uzun namlulu otomatik silahla halkin uzerine ates actigi fotograflarla belgelenen sanik polis memuru adem albayrak, durusma sirasinda ogullarini-kizlarini-kardeslerini-annelerini oldurdugu insanlarin uzerine hic cekinmeden yuruyerek "birakin hakim bey sunlari da tarayayim!" diye cemkirdi. annelerden biri cokup kaldigi yerde soyle karsiliyordu bu durumu: "....devlet tek tarafli. sen bagirmissin, cagirmissin, anam, adamlar hic takiyor mu! onun* orada konusmaya degil solumaya hakki yok! 'ne konusuyorsun!' diyemediler gordun mu? hepsinin gozleri onunde uzerimize yurudu. 'birakin sunlari tarayayim!' dedi. onun hakkinda niye zabit tutmadilar. bize hucum etti ya, gormediler mi? hep dinlediler. biriniz de deyin ki, 'sen sus!', 'katilsin sen sus!'....sanki onlar bizi dunyaya getirmis. allah bizi dunyaya getirmemis!"

    16 eylul 1997 tarihinde gorulen durusmada sanik polisler, adem albayrak, metin mehmet gundogan, hamdi ozata, hasan yavuz, isa bostan, sedat ozemir, hayrulluh sisman ve metin cakmaz hakkinda tutuklama karari verildi. ancak; bereket versin ki(!), cok kisa bir sure sonra bu polisler birer birer tahliye edildi.

    yillar boyu, durusmalarda soylenen sozler, gosterilen kanitlar gormezden gelindi, yok sayildi, gizlendi. katliam gerceklestirenler butun delillere ragmen serbest kaldi, gorevlerine de devam etti.

    olaylardan ancak 7 yil sonra (2002'de) bir karara varilabilen davada, karar durusmasi, sanik polisler icin adeta ‘odul toreni’ olmustu. cunku mahkeme heyeti, uzun namlulu silahlarla halkin uzerine ates actiklari fotograflarla belgelenen; dilek sevinc, reis kopal, sezgin engin ve fevzi tunc’u olduren tutuklu sanik polis memuru adem albayrak’i toplam 6 yil 8 ay, zeynep poyraz ve mumtaz kaya’yi olduren sanik polis memuru mehmet gundogan’i ise 3 yil 4 ay hapis cezasina carptirdi. ancak ceza indiriminden ve sartli saliverme yasasi’ndan yararlanan albayrak ve gundogan cezaevinde yatmadi.

    diger sanik polisler; hamdi ozata, hasan yavuz, isa bostan, suleyman memisci, sedat ozemir, hayrullah sisman, ali dogan, metin cakmaz, yakup murat, ibrahim serdar, orhan durmus, mehmet turk, mustafa keles, ugur turan, ahmet turkmen, selcuk bicer, ali ulutas ve yetkin korkut’a ise bu kadarcik dahi ceza verilemedi. haklarinda kesin ve inandirici delil bulunamadigindan beraat karari verildi.

    halil kaya, mehmet gunduz, zeynep poyraz, sezgin engin, fadime bingol, ismihan yuksel ve ali yildirim’in oldurulmelerinden kimse ceza almadi.

    dincer yilmaz, genco demir, hakan cubuk, hasan gurgen, hasan pugan, hasan sel ve ismail baltaci’nin oldurulmeleri hakkinda ise kimseye dava dahi acilmadi.

    donemin istanbul valisi kozakcioglu, istanbul emniyet muduru menzir, emniyet genel muduru agar, icisleri bakani mentese, basbakan ciller gibi ust duzey gorevlilerinin olaydaki sorumluluklariyla ilgili herhangi bir islem yapilmadi.

    davanin karar metnine ise "halkin tepkisinin demokratik olmadigi" satirlari not dusuldu... sanki, yargilanan ‘katiller’ degil, ‘magdurlar’di... ve ‘vucudun yasamsal merkezlerine kursun siktigi’ adli tip raporlariyla kanitlananlar degil, kursuna tasla karsilik verenler acikca suclandi.

    bunun uzerine, avrupa insan haklari mahkemesi’ne basvuran magdur aileler, kendi topraklarinda semtlerine ugramayan adalete, 2005 yilinda yurt disinda ulastilar. aihm, 10 yil onceki olaylarda gazi mahallesi’nde ve umraniye’de orantisiz guc kullanimi sonucu 22 insanin olumu uzerine (polisin goz yasartici bomba, plastik mermi ve tazyikli su kullanmasi geregine de dikkat cekerek) suclu buldugu turkiye’yi toplam 510 bin euro odemeye mahkum etti. ancak karar, "dunyalari verseler onlari geri getirebilirler mi? katiller disarida gezdikce acimiz azalmayacak" diyen ailelerin gozyaslarini dindirmeye yetmedi.

    bu kararin sonrasinda turkiye’de de ilginc gelismeler yasandi. gazi mahallesi olaylari davasi surecinde, 2002 yilinda rize terorle mucadele subesi'nde gorevlendirilerek terfi ettirilen, katliam suclamasiyla mahkum olmus polis memuru adem albayrak; isledigi cinayetlerden tam 11 yil, davanin sonuclanmasindan ise tam 4 yil sonra (12 haziran 2006 tarihinde), nihayet(!) meslekten men edilebilmisti.

    ancak bu karar uzerine tuhaf(!) bir aciklama yapan albayrak, operasyonun basinda donemin istanbul emniyet muduru menzir’in, istanbul valisi kozakcioglu’nun ve emniyet genel muduru agar’in oldugunu soyledi, "emri onlar vermisti. ama hapiste yatan biz olduk!" diye serzeniste bulundu.

    cagdas hukukcular dernegi genel baskani huseyin bicen, adem albayrak’in bu son iddialarinin isiginda, hem ‘insan oldurmeye azmettirmek’ hem de ‘kanunsuz emir vermek’ suclarinin soz konusu oldugunu ifade ederek, soyle konustu:
    "yeni ceza yasasi'nda (tck) 24. madde, eskisinde de 49. madde, ‘amirin emri’ni duzenler. buna gore, memur amirinin emrini kanuna aykiriysa yerine getirmez. ama polis, jandarma gibi birimlerde, memur amirden gelecek emri tartismadan yerine getiriyor. gazi mahallesinde polis de, jandarma da orantili guc kullanma zorunlulugunu ihlal etti. gosteriye karsi oldurucu olarak, hedef gozeterek kursun siktilar....
    basta istanbul savcilari olmak uzere, herhangi bir savci bu konuda harekete gecmeli; bunu itiraf, suc duyurusu kabul edip sorusturma acmali."

    /turkiye cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanisma ve adalet anlayisi icinde, insan haklarina saygili, ataturk milliyetciligine bagli, baslangicta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir/ [**]

    [6/7]
    --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
  • olaylar sırasında,
    emniyet istihbarat daire başkanı, hanefi avcı’ydı.
    emniyet genel müdürü, mehmet ağar’dı.
    başbakan, tansu çiller’di.
    istanbul emniyet müdürü, necdet menzir’di.
    istanbul valisi, hayri kozakçıoğlu’ydu.
    içişleri bakanı, nahit menteşe’ydi.
hesabın var mı? giriş yap