• sen yoksun ya şimdi..
    sensiz hesaplarım hep yarım kalıyor
    sensiz defterlerim hep açık
    hata etmişim şimdiye kadar
    hep varlığını hesaplamışım
    yokluğun ne hesaba kitaba gelmezmiş meğer
    kıvranıp yanıyorum hatıralar arasında
    usul usul sonsuz bir karanlıkta yitiyor gibisin
    unutuluşun nice nice karanlığı
    ıssızlıklarıma itiyor seni
    seni unutmak bana uzak olsun
    her daim güler yüzün hatırımda bulunsun

    ..sen tesellilerimin tesellisi
    ..sen şarkılarımın şarkısı
    ..okşa cümle yetim kalan saçlarımı...
  • yüzün diyorum bir bir bir bir
    yüzün diyorum iyi bir gün başlıyor
    çoktan durmuş gibi bir şeyler orda
    saatler durmuş, sesler durmuş, savaşlar durmuş
    ne geç kalma telaşı işçi duraklarında kadınların
    ne bir köpek havlaması sokaklarda
    ne de ölü bir çocuk sokulmuş fotoğraflara
    uyanmayı beklemiş sanki bir dağ yüzyıl boyunca
    boynunla saçların arasında

    yüzün bu âlemmiş de sanki
    davud sana gelmiş, musa sana, isa sana
    salmışsın kendini bir hamağa yatar gibi maviye de
    gökyüzü sanki senden esinlenmiş
    zebur senden, tevrat senden, incil senden
    binlerce renge doğru koşmuş yüzün
    bilinmez renklere, çizilmez renklere

    yüzün adsız bir mevsimi kiralamış
    ne zemheriler gibi soğuk
    ne kavurgan yazlar gibi sıcak
    bir bulut kaçmış da göğünden
    sanki yüzüne konmuş
    yüzün, koca bir dünyayı
    ıslatacak ıslatacak ıslatacak

    insan ölmek için yaratıldı korkuya inanma
    ateşe inanma, suya, havaya inanma
    aşk bile ölüyor aşka inanma
    bir ceket al üstüne
    bir geyiği düşle, bir ağacı hatırla
    insan düşmek için yaratıldı kuşlara da inanma
    sen sıkı sarıl kalbime dünya sandığın yer değil
    sandığın yer değil en güzel yerin
    en güzel yerinde değiliz biz bu şiirin

    yüzün diyorum bir bir bir bir
    yüzün diyorum huysuz bir yağmur başlıyor
    olsun, ben böyle yağmurları da severim
    böyle yağmurlarda büyür insan
    fırıncılar en güzel ekmekleri çıkarır
    acısız bir selam verir
    silinmiş sloganlar içinden duvarlar
    duyulur en güzel vapurun sesi
    en güzel trene binilir
    ve gidilir bir cehennemden bir cehenneme
    ve adına yolculuk denilir
    zaten insan bir yolculuk değil midir

    durdur içinde büyüyen hüsran ordusunu
    kışla bekçilerini, silah çatanları
    silahşörleri durdur ve bekle
    işgal edilmeli yüzün bir deniz kokusuyla
    çocuklar uçurtma uçurmalı
    taze çaylar demlenmeli kahvelerde
    yüzüne taptaze bir sabah gibi bakmalıyım

    yüzün diyorum kayboluyorum
    bir kuş bir fili boğuyor sanki kayboluyorum
    yükünü boşaltıyor kızıl atlar kayboluyorum
    kim bulmuş ki zaten kendini kaybolduğu yerde
    kim anlamış insanı
    yüzün diyorum yüzünde memleket telaşı

    binlerce yoldaşım öldürülmüş
    binlerce çiçek büyüyor ama hâlâ
    pıynar ağaçları, çınar gölgeleri büyüyor
    büyüyor kar bakışlı bir kadın
    susamış bir nehir yatağıyla gidiyorum ona
    ve yüzün diyorum bir bir bir bir
    bir yüzün diyorum...
    yüzüne bir geçiş bulmalıyım
    (bkz: ırmak eriş)
  • nazım hikmet ile birlik, merak ettiğimdir, sahi ne yapıyor?

    o şimdi ne yapıyor
    şu anda şimdi, şimdi?
    evde mi, sokakta mı,
    çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
    kolunu kaldırmış olabilir,
    — hey gülüm,
    beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!...—
    o şimdi ne yapıyor,
    şu anda, şimdi, şimdi?
    belki dizinde bir kedi yavrusu var,
    okşuyor.
    belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
    — her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
    sevgili, canımın içi ayaklar!...—
    ve ne düşünüyor
    beni mi?
    yoksa
    ne bileyim
    fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
    yahut, insanların çoğunun
    neden böyle bedbaht olduğunu mu?
    o şimdi ne düşünüyor,
    şu anda, şimdi, şimdi?...
  • o bir çay istemişti, trenin içinde
    biz tren yolcusuyduk, çölün içinde
    ben yalnız kalmıştım, senin içinde
    oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni!

    aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin

    o bir dile sığınmıştı, sözü içinde
    yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde
    ben eski kalmıştım, senin içinde
    oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni!

    düşü geçtik, kendine bakabilirsin

    o bir bende kırılmıştı, hayli içimde
    ıssız otağ kurulmuştu, canım içinde
    oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni!

    kimi geçtik, kimseye sorabilirsin.

    (bkz: haydar ergülen)
  • ben geceyim diyor bir ses
    her şey konuşur benimle

    bir ağaç durduğu yerde
    dönüp duruyor

    akşamüstüne öykünüyor yüzün
    ama sen nerelerde dolaşırsın

    inanma sokaklara
    tarihe de

    rüzgârın dediklerine dönmeli

    bilinir mi bilmem
    suyun taşla konuştuğu
    hiç sormayız

    ketumdur taş.

    ilhan berk
  • senden habersizken de yoktun,
    şimdi de yoksun.
    ne tuhaf,
    her şey aynıyken daha da mutsuzum...

    bbvbn
  • kaplan

    tutman gerek kara köşelerinden ağır bu
    tutman gerek bir kez daha güçlenmeliyim
    ölümlerle o insanca yıkıntılarla gelen
    kışı başka nasıl durdurabilirim

    yalnızlık bakımlı otlar arasında
    kendiliğinden açan çiçek
    bir öğle kalabalığında yolda meydanda
    türlü şaşkınlıklar arasından
    yürüyen sarı ellik sarı atkı
    varsa da bir, bu benim

    güven mi o ağaç ayaklarıyla gelen
    yahut benim gittiğim boşalmış yerlerimden
    boşalmış hani ummaz -belki de uman hani-
    güven mi, doldurursun becerikli ellerin
    ben sana güvenirim

    sevgi mi kaplan duruşlu
    en büyük parçayı kendine ayıran
    bir kendi gözünün ışığında
    biçimsiz yağmurlar yağmurlar yağdırıp
    bütün ateşleri söndüren
    -insan daha güç durumda olamaz
    bilmem ki ne diyeyim.-

    gülten akın
  • (bkz: hiçsizliğe)

    tanrı sen ne kadar güzelsin
    bir hiç olarak
    ormansın belki bilmiyorum
    belki ormanda bir ağaçsın şuncacık
    bir pazartesi günüsün
    insanları dupduru edemeyen
    bütün karayollarında ve demiryollarında
    gider gelirim bütün dünyada
    ama biliyorum kırşehir’de mezarsın
    bir kilisesin kapadokya’da
    sözgelimi yumurtada zarsın
    ustasın sabahları yapmada
    en katı yoklukları koyarak insanın içine
    akşamüstlerinde biraz gaddarsın
    sular ve zamanlar kararırken

    ne yapalım
    bari bağışlayalım birbirimizi.

    turgut uyar
  • bugün biri aklıma getirdi bu şiiri paylaşmak istedim.

    bir eylüldü başlayan içimde
    ağaçlar dökmüştü yapraklarını
    çimenler sararmıştı
    rengi solmuştu tüm çiçeklerin
    gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
    katar gidiyordu kuşlar uzaklara
    deli deli esiyordu rüzgar
    dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
    yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar

    neydi o bir zamanlar
    sevmişliğim, sevilmişliğim
    o heyheyler, o delişmenlikler neydi
    ne bu kadere boyun eğmişliğim
    ne bu acıdan korlaşan yürek
    ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
    önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
    ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım

    beni kötü yakaladın haziran
    gamlı, yıkık eylül sonuma
    bir ilk yaz tazeliği getirdin
    masmavi göğünle
    cana can katan güneşinle
    pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
    çiçekler açtı dokunduğun
    çimler büyüdü yürüdüğün
    ve güller katmer oldu güldüğün yerde

    başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
    oldurduğun yemişlerin ağırlığından
    dallarım yere değiyor
    güneşi batmadan saçlarının
    bir dolunay doğuyor bakışlarından
    gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
    uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
    başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
    ölebilirim artık

    ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
    sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
    baksana; parmak uçlarım ateş
    lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
    hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
    benimle meydan oku her çaresizliğe
    benimle uyu, benimle uyan
    birlikte varalım on üçüncü aylara.

    ümit yaşar oğuzcan
  • hangi yüz insanı gülümsetir?
    içindeki karanlığı aydınlatır,
    geceleri uykusundan uyandırır,
    herşeyin ruya olduğunu anlayınca hayata küstürür?

    hangi yüz insanın yaşama sevincini arttırır?
    bir gülüşü ile gününü aydınlatır,
    her şeyi önemsiz kılar,
    uğruna her şeyi feda ettirir?

    sen.

    sadece bir bakışın ile insana kendisini unutturur, kafanı çevirince yeniden hatırlatırlatırsın,
    sen, sadece bir gelişinle güneşi doğdurur gidince ayazı yaşatırsın.
hesabın var mı? giriş yap