geceye bir şiir bırak
-
iki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olmasi
neyi değistirir
son istasyonun
sunay akin -
ankara ya sensizliğin sesi
sensizliğin hüznü, yüreğime çökmüş
kokun üzerime sinmiş
seni çok özledim... ankara'da hüzün... -
cahilsin, okur öğrenirsin.
gerisin, ilerlersin.
adam yok, yetiştirirsin.
paran yok, kazanırsın.
her şeyin bir çaresi vardır.
fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.
(bkz: ahmet hamdi tanpınar) -
pia
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın ellerini bir tutsam ölsem böyle uzak uzak seslenmese ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese otelleri bomboş bulmasam içlenip buzlu bir kadeh gibi buğulanıp buğulanıp durmasam ne olur sabaha karşı rıhtımda çocuklar pia'yı görseler bana haber salsalar bilsem içimi büsbütün yıldız basar bir hançer gibi çıkıp giderdim ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese singapur yolunda demeseler bana bunu yapmasalar yorgunum üstelik parasızım pasaportsuzum ne olur sabaha karşı rıhtımda seslendiğini duysam pia'nın sırtında yoksul bir yağmurluk çocuk gözleri büyük büyük üşümüş ürpermiş soluk ellerini tutabilsem pia'nın ölsem eksiksiz ölürdüm -
ateş ve yağmur
bütün yanlışları yıkar götürür
gün gecenin sonunu temizler
ses arındırır sessizliği
el değmemiş beyazlığı bulmak için
gerçek deniz kuşları açıklardan geçer
yoksun kalıyoruz sevinçlerden
kendini savunmanın bir yüzü bu
bir şeyden vazgeçebilmek
ben varım diyebilmek ne güzel
ne güzel kendini
akşamüstü şöyle bir çiseleyen
yağmura atabilmek
dimdik kalabilmek
gözünün içine baka baka
kralın imparatorun
hayırsız sevgilinin
ne güzel artık bitti diyebilmek
kimse bilmez gün olur
insan boşluklara düşer değişir
ne derler
ağaç rüzgarı yedikçe
gün geceyi gördükçe güzelleşir
afşar timuçin * -
yakınında değilim öfkenin
ve uzağında da değilim rastlantının
kısa ânındayım
ve sonsuzluğun da ardında
ah! öfke için geç vakitteyim
çölden çıkmak gerek bunun için,
atları denize sürmek...
oysa kimseden çıkartmadım öfkemi
saçlarımı uzatmak için kimseye
söz vermedim
kimseye yakın değilim inan
susmaktayım, uzağında değilim unutmanın
ah! öfke için geç vakitteyim
durup dururken bir yerde
karşıma çıkan rastlantıdayım
hafızasındayım eski bahçenin
sarhoş asmaların biriktirdiği
boğazımı yakan acı bir imgedeyim
güneşi anımsamada,
ve orada durmakta
ama orada kaybolmaktayım
ah! öfke için geç,
çok geç öfke için
durgun gölü bulandırmak gerek...
gölde unuttuklarımızı rahatsız etmek!
oysa gölün hafızası var
ve o anımsar içinde unutulanı
ve çürüyüp kendine dahil olanı
ah! öfke için geç
çok geç artık sahrada unutulan gökyüzü için.
ben seni çoğalttım
ben seni çoğalttım
sırlarım azaldı böylece.
birkan keskin -
ve geldim demenin bir sessizliği varsa, öpüşelim
demenin, sen hâlâ gitmiyor musun demenin ya da
ölmek istemenin bir sessizliği varsa,
kelimeleri de vardır sessizliğin
duruşun kelimeleri vardır;
bakışın, uzanışın,
gülüşün.. -
yanılmıyorsam, saygılarla yalnızdım..
saygılar duymasaydım, yanılmazdım..
yaslanacak anılarım olsaydı,
söyleye-söyleye, böyle saklamazdım.
özdemir asaf -
gülüşüne yağmur damlası çarpsa,
şiir olur.
bunu bir ben bilirim,
bir de gökyüzü.
#ismetözel74yaşında -
o kızı nerede nasıl görsem
aklımı başımdan alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızı
yakut pulları mı? bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızı
kızıl demirden bir ünlem
salınması yangın yalnızı
korkmasam öpmeye eğilsem
dişleri elektrik kırmızı
çarpılmışım başım sersem
sevdim jilet yiyen kızı
göğsündeki kumrulara değsem
gagaları zehirli kırmızı
gece gündüz tek düşüncem
kasıklarımdaki ince sızı
artık kimseyle sevişemem
anladım sevişmek kırmızı
jilet yiyen kız merih'li gecem
birlikte bulacağız belâmızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı
attila ilhan
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap