• yine bir akşam, çılgın uzak akrabalarımın feysbuk profillerine girip beğendikleri sayfalara bakıp boğula boğula gülme rutinimi gerçekleştirirken, arnavut bir akrabamız vesilesiyle görme şerefine nail olduğum iki sayfada en maymunlar cehenneminden kaçış stayla olanlarına rastladığım makyajlardır. peki sadece makyaj mı? tabi ki hayır dostlarım, eminönü'nde bir kuaför malzemeleri dükkkanında satıcıya "ay pardon şu nedir beyfendi?" diye işlevini sorduğum ortası delik dev bir scotch brite süngerine benzer şeyler şaça itelenerek yapılmış topuzlar, naciye ve birgül'ü birer kate middleton'a, birer mihrimah'a çeviren teneke taçlar, hepsi burada:

    bu canısının yüzüne allık sürmemiş, geçici dövme yapmışlar

    bu modelin içine bir kaya parçası koyarak düşmanlarınızın önünde önce sağa, sonra sağa, tekrar sola bakın, arkada ölmüş hasmınızı göreceksiniz.

    sadece merdivenleri değil, sıfatınızı da rengarenk boyayıp düğünde dernekte bile direnebilirsiniz.

    bazen makyaj, istiklal'deki mac cosmetics yerine bağcılar'daki polisan filli boya dükkanına girmektir.

    marjinal olmak için teneke tacı yan takmak size yetmiyorsa, gelinliğin altına uzun pazen don giyerek kocanıza sürpriz yapabilirsiniz.

    bazen makyaj, sonrasında aynaya bakıp bir filozof şaşkınlığıyla bu kim mınakoyim diye içsel bir konuşma yapmanıza vesiledir.

    küçükken "büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna "pavyon çalışanı olacağım :))" cevabını veriyorsanız, makyaj hayallerinizi gerçek yapar.

    e.t.'nin yeni filminde rol almak için yanıp tutuşuyor musunuz? hemen ekibe makyajlı bir fotoğrafınızı gönderin.

    makyaj bazen bir sınavdır. damat adayı kızınızın makyajını yalayarak temizleyebiliyorsa o damadı el üstünde tutun. steven tyler gibi dili vardır amk.

    bazen kuaföre "saç modeli olan topuzdan yaptırmak istiyorum, ortaçağ silahı olanından değil" demeniz gerekebilir.

    futbol fanatiği bir kocanız varsa, ilk gece topuzunuzun içine sakladığınız real madrid imzalı futbol topunu aniden çıkarıp onu çok mutlu edebilirsiniz.

    düğününüz halloween'la aynı güne geliyorsa, yurdumuz kuaförlerinde yüzünüze allıkla 3. derece kabarcıklı yanık efekti yaptırabilir, marla singer kılığına girmiş kaynananızla doyasıya karşılıklı göbek atabilirsiniz.

    düğün makyajı ve saçı diyip geçmeyin hemşirelerim, sayesinde bir korku filmi kariyerine başlayabilir, "batı almanya'nın en iyi badanacısı" ödülünü alabilirsiniz.
  • bir çeşit badana türü.
  • hafif makyaj obsesyonuna sahip birisiniz.
    binbir dil döküp makyözü ikna ettiniz ve pek çok kurbanın aksine kendi orijinalinize benzeyen bir gelin olmayı başardınız diyelim.
    düğün günü geçip bittikten çok uzun bir süre sonra fotoğraflarınızı teslim almaya gittiğinizde;
    fotoğrafçının size büyük bir "favour" yaparak bir adet resminizi 50x70 ebatlarında postere dönüştürdüğünü,
    bununla da kalmayıp neredeyse olmayan makyajınızı içindeki photoshop dehasını kullanarak mor farlar ve yavruağzı bir ruj ile renklendirdiğini görebilirsiniz.
    fotoğrafçı bile kabullenemiyor, bizim kültürümüzde gelin kendine benzemeyecek mümkünse
  • cern'de bilim adamları evrenin sırrını çözmeye, kilometrelerce uzakta arkeologlar binlerce kazıyla mısırdaki piramitlerin gizemini araştırmaya, nasa milyar dolarlık projelerle uzayda yeni galaksiler araya dursun benim merak ettiğim tek bir şey var. gelin makyajı!

    yüzlerce düğüne katıldım, kimisinde gelini ne düğünden önce ne düğünden sonra gördüm, kimisinde gelinin çocukluğundan evlenmesine kadar olan sürece şahit oldum, bazılarının düğün fotoğraflarını sonradan gördüm ve normal şartlarda çok güzel olan kızların amiyane tabirle maymuna dönmesine anlam veremedim, böyle giderse ömrümün sonuna kadar da veremeyeceğim. kafamda şöyle bir şey canlanıyor, düğünden bir gece önce bir tane peri gelip gelinin kulağına bir şeyler fısıldıyor olabilir. "darwin'e saygı duy" deyip kaçıyor olmalı, yoksa insan bu en mutlu gününde neden maymuna benzemeye çalışır ki? gerdek gecesini müteakip aynı peri gelip "her şey geçti" diyor ve gelin hanım eski güzelliğine kavuşuyor.

    şimdi tezimi güçlendirmek için +18 bir örnek verelim. bizim izlemediğimiz, nerde görsek başımızı çevirdiğimiz fakat arkadaşların dayatmasıyla göz ucuyla baktığımız filmleri düşünün. öğretmenli, doktorlu, sekreterli, polisli hatta askerli bile film varken bir tane gelinli film gördünüz mü? allah için soruyorum gören var mı? yok. neden? çünkü gelinden korkuyoruz.

    -i see the new bride...

    şu yaz gününde odanın sıcaklığı düştü, içime ürperti geldi. gelin olacaklardan bir ricam var "bir kere gelin oluyorum" diyerek milyarlık gelinlik aldırıyorsunuz da adam da bir kere damat oluyor, komple bir günü gerilim filmi tadında yaşatmayın adamcağıza.

    güzel kalın.
  • ablamın kuaföre gidip gelmesinden sonra "bu ne gızım ya. anne derhal ıslak mendil, selpak, ve makyaj malzemelerini getir" diyerekten operasyona giriştiğim makyajdır. kendimi cerrah gibi hissetmiştim yeminle o acelede.

    -anne ıslak mendil...
    -selpak...
    -krem...
    -fondaten...
    -ter...

    anne-sıçarım bacağına ha, yap hadi millet aşağıda bekliyor.
  • gelini daha da cirkin yapan makyaj. arkadaslarimi goruyorum da kizi ne hale getirmisler diyorum. bildigin rezalet bu.
  • en güzelini picassocuğum yapmıştır.

    link
  • şu yaşıma kadar gördüğüm gelinlerin %90 lık diliminde gelin hanım kendisi gibi değil de bir başkasının maskesini takmış gibi olduğundan ve dahi en az 5 yaş fazla göründüklerinden kendimin yapmaya karar verdim. ister mahalle kuaförüne ister dünyanın parasını döküp uzmana yaptır sonuç değişmiyor.
    öyle mükemmel makyaj yapabilen biri değilim, hatta hiç yapabilen biri değilim bilmem öyle bazmış bilmemneymiş lakin yüzümün her zaman olduğundan farklı görünmesini istemiyorum. çok güzel değilsem çok güzelmiş gibi olmam gerekmiyor, olduğum kadar güzel görünsem kafi.

    yüzümü tanıyorum neyin yakışıp neyin yakışmayacağını biliyorum. önceden bir kaç kez prova yaparak üstesinden başarıyla gelebileceğime inancım tam.

    kaldı ki gelin demek duruluk demek olmalı, sadelik demek olmalı, masumiyet demek olmalı. boya küpüne düşmüş insan doğasında olmayan renklerle maynuma dönmek demek olmamalı.
    ne kadar doğal tonlarla ne kadar soft olursa bence o denli başarılı olur.
    bu söylediğim gelin saçı ve gelinlik için de geçerli. yok gelinliğimi kendim dikip saçımı kendim yapmayacağım onu demek istemedim.

    zerafetin yolu sadelikten geçer.

    edit: ulan ingiltere prensesi bile kendi makyajını kendi yapıyor. size ne oluyor.
  • ülkemiz kuaförlerince drag queen/travesti makyajı ile karıştırılmaktadır. artık kendimi kesicek kıvama geliyorum lan bazı bazı gelinlere baktıkça.
  • kendi düğün günümde, yeşil simli göz boyası, pembe allık ve fuşya rujun bende şahane(!) duracağı konusunda inat eden makyözüm olacak yellozla kavga edip asabımı bozma sebebim..

    böyle her boku kendisinin bildiğini ve her gelinin,düğününde boya fıçısına düşmüş gibi görünmesi gerektiğini düşünen bir makyöze denk gelmişseniz sıçtığınızın resmidir.
    mesela ben kadına "ben koyu makyaj sevmem,zaten öyle renkli makyaj yakışmaz da bana, hafif bir şey yapın bir de parlatıcı sürerim yeter" diye onsekiz kez yalvarmış olsam da karı inatla "ben bi yapayım, beğenmezsen sileriz" diyerek girişmişti paletine.
    e tabi ben psikopatım zaten üstümdeki kabarık beyaz şeyi de değişiklik olsun diye giydim, o gün vakitten bol bi şeyim de yok, sen yap beğenmezsen sileriz, olmadı gene yap gene sileriz !..

    velhasıl karı bildiğini okudu ve en güzel gözükmem gereken günümde rus orospularına çevirdi beni.
    "ben size böyle makyajı sevmeyeceğimi söylemiştim, boşuna uğraştınız, silip istediğimi yapın lütfen" dediğimde de sanatına(!) hakaret ettiğimi söyleyip trip atmaya başladı...
    be allahın yellozu, ben sana yapma dedim, kahverengi gözlerime yeşil simli boyanın yakışacağını kendi kendine söyledin, çizgi film karakteri heidi'nin yanaklarındaki o yuvarlaklara benzeyen tuhaf pembe şeyleri yanaklarıma sen kondurdun, kalktın bi de cart bir ruj sürdün; düğün günü beni kocamın tanımayacağı bir şeye dönüştürdün, böyle nasıl sokağa çıkmamı bekliyorsun?!

    sonra gelinler düğün günlerinde gergin olurlar, üstlerine gitmemek lazım diye dedikodumuzu yapıyorlar.
    nasıl gerilinmez a dostlar ?
    insan kendisine benzemeyen bir şeye dönüşüyor bu gelin makyajından sonra.
    saçı bilmemnesi de cabası.

    allah'tan mutlu günümüz güzel günümüz de gazetelerin üçüncü sayfalarına haber olmuyoruz, "cani gelin kuaförde katliam yaptı" diye..
hesabın var mı? giriş yap