• en kritik sorusu "gaz çıkardın mı amca"dır. hatta işi şansa bırakmamak gerekir:

    -gaz çıkardın mı amca?
    +yok.
    -yellenme var mı yellenme?
    +yok.
    -osurdun mu peki?
    +hee.

    bu bir ayindir. türkiye'nin dört bir yanındaki genel cerrahi yoğun bakım ünitelerinde her sabah 6:00'da vuku bulan bir ayin.

    görüldüğü gibi bokla püsürle uğraşan bir anabilim dalıdır.
  • altında fazlaca gerginlik yaşanmış başlık.

    uzmanlık alanlarına dair bir fıkra var; gerginliği azaltır umuduyla yazıyorum.

    bir gün bir pratisyen, bir dahiliyeci, bir psikiyatrist, bir genel cerrah ve bir patolog ördek avına çıkarlar. fakat yörede nesli tükenen bir kaz türü de vardır ve vurmak kesinlikle yasaktır. doktorlar aralıklı olarak ilerlerken çalılardan bir kuş havalanır, önce pratisyen hekimin önünden geçer. 'ya" der pratisyen "bu ördek ama belki de kazdır. iyisi mi uzmanlara bırakayım bunu". ördek dahiliyecinin önüne gelir. o da "hımm" der, "bu ördek olmaya ördek ama ayrıntılı testler yapmadan kaz olmadığına emin olamam". psikiatristin önüne gelir. "evet bu bir ördek" der. "ama acaba ördek olduğunun bilincinde mi?" o da bırakır. genel cerrah ise kuşu görür görmez asılır tetiğe, hayvanı devirir. sonra patoloğa dönüp seslenir: "git bak bakayım ne vurmuşum"

    buna da alınan çıkmaz umarım. tüm cerrahlarımıza selam ve sevgilerimle.
  • uzun yıllar önce, tıbbın dahiliye, hariciye, asabiye diye ayrıldığı dönemlerden günümüze ulaşan bir bölümdür. hariciye kısmı tam olarak cerrahiyi kapsadığı için asabiye+ hariciye dediğimizde genel cerrahiyi daha iyi anlamtış oluruz. nasıl mı?
    neredeyse her tıp fakültesinde bir genel cerrahi kodamanı vardır. bunlar en aşağı 65 yaşındadır ve iri yapılıdır. gülmezler, bağırırlar. kimsi şarabı üzümüne göre seçer kimisi ise domatesi neşter istercesine " ver hareketi" ile ister. (ver hareketi= morheus' un klasik "gel ve dövüş benimle" hareketidir, elle yapılır, parmaklar anahtar rol oynar)
    neyse konuyu dağıtmamak gerekirse, bunlara göre (cerrahyen yaklaşım) derse bir dakika geç kalınması demek "bir dakikada hasta ölür, defol gözüm görmesin" dir. ancak 9:30- 10:00' dan önce okulda olmazlar (ensesi kalınlıktan ileri gelen bir tutum). stajın başlamasından tam olarak koca bir ay geçmiş olmasına rağmen derse de girmezler. ( çok büyük adamlar, gerek yok böyle talebeyle uğraşmaya) ancak bunların altında cici profesörler, doçentler, yer yer yardımcı doçentler olur. işte öğrenciyle bunlar daha çok muhatap olur. ders anlatırlar, vizit yaparlar, hasta hazırlatırlar vs. gene ders hiç bir zaman zamanında başlamaz ve zamanında bitmez ama çabalarını takdir ederiz ( sümüklü öğrenci, sen kimsin be?) poliklinikte ise asistanlara emanet olunur, onlar direktif verir öğrenci görevini ifa eder.
    sonra bir sabah, size verilen hastanın odasından çıkarken kodamanların biri sizi gözüne kestirir ( ne sizi be? bizzat ben, ama böyle sizli falan yazınca okuyucuyu olaya dahil etmiş gibi oluyor- okuyucu keriz değil, dahil falan olmuyor- ve "siz" daha bir rahat yazıyorsunuz, evet siz, hatta sen, seçilmiş olan!) ve dövercesine "gel burayaa" diye haykırır. insan olan korkar, tırsar ve kekeler. neyse odaya girilir, hoca hastanın ayağına bastırırken " ne yapıyorum ben?" diye mırıldanır. duymadığınız o şeyi tahmin yürüterek duymuş gibi yaptığınızda cevap verirsiniz (siz!): kapiller dolaşıma mı bakıyorsunuz? ödem mi bakıyorsunuz? nikolski fenomeni mi bakıyorsunuz? vs vs.. her şeyi bakıyor olabilir, öyle ya, adam dersinize hiç girmemiştir ve şimdi sizden kafasından geçen cevabı tahmin etmenizi beklemektedir. bu kısmı fazla uzatmayım ama şu son cümleyi bir yerlerden hatırlayacaksınız.
    gümezler( büyükler asla gülmez). ders de işlemezler pek, işleseler de öyle bir işlerler ki işlememişler gibi gelir insana. yani bomboş gelir. yani genel cerrahi stajı genç dimağlarda "genel yatış" va ya "kantin stajı" olarak yer eder. taa ki o kara güne kadar.
    -----
    disiplin şart!!!
    -----

    yani kodamanların öncülüğünde koca kliniğin sizi sınava tabii tuttuğu güne kadar. her şeyden önce kişinin ağzından dahiliyeye dair bir şey çıkmamalıdır, hatta "dahiliye" derken bile kişi suratını büzüştürmelidir, tiksintiyle karışık acıma hissini mimiklerine yansıtmalıdır (tabii ki çakal bir öğrenciyse). kişi cevabını bulamadığı sorulara büyük ihtimalle tutacak şu yanıtı vermelidir " hiç bir şey yapamıyorsak bir açar bakarız hocam" işte bu "açmak" kelimesi yer yer hayat kurtarıcı olabilir. bu arada derste, ders aralarında etrafa gülücükler saçan hocalar da sınavda karakter değiştirir, biz buna tıp dilinde "kötü diferansiye malign karakter" deriz, sağ gösterip sol vururlar. bunlara karşı da dikkatli olmak elzemdir, hayat kurtarıcıdır. ha, yeri gelmişken, hiç dersine girmeyen hocaların (kodaman, armatör) aklındaki cevabı tahmin etmek gerekir çünkü soruları pek çok cevaptan oluşur ve o beynin telvesinden manalar çıkarmak da tamamen senin yaratıcılığına, fantastik dünyayla olan ilişkilerinin sağlamlığına bakar ( bir cümle demiştim, hatırlarsan, gelecek tekrar diye)
    bu kadar işte.
    böyle de acaip bir stajdır. ben mi? a yok ben sınav mınav olmadım, hepsi uydurma ama birilerine anlatmam gerekiyordu. içimde kalması daha zararlı olacaktı.
    bu arada dikkatimi çekti de, yazıyı sizli bizli başlatıp senli benli bitirdim, yanlış anlamıyorsun değil mi kelebeğim?
  • sabaha karşı 4.
    uykunun 2. saatindesin.
    bir telefon
    dr. x acil arıyor...

    “alo, 22 yaş erkek hasta trafik kazası
    aslında şu hastaneye gitmiş orada hızla kötüleşmiş, oradaki doktor da sevk etmiş
    112 bilinç kapalı getirdi, entübe ettim
    hasta şokta, tansiyon düşük.
    kan tahlilleri yeni gitti
    şimdi bir cd verdiler ama
    ben karın içi kanamadan şüpheleniyorum
    gel istersen”

    “tamam, kan hazırlat sana zahmet.”

    “tamam.”

    5 dakika içinde acilde bulursun kendini. acil doktorunu arar gözlerin. hasta nerede diye sorarsın. arrest, müdahale ediyoruz diyor. cd nerede diyorsun. içeride diyor acil doktoru.

    içeriye giriyorsun. ince telli saçları olan, seyrek sakallı zayıf bir çocuk. kalp masajı yapıyorlar. elin karnına gider. çok bir fikir vermez, oradakiler müdahale ederken cd’yi açarsın;

    karın içi tamamen kanama. karaciğer gitmiş. karın içi silme kan.

    -hemoglobin çıktı mı?
    -aradık hızlandıracaklar.
    -yakınları nerede?
    -babası dışarıda.
    -tamam, ameliyata alalım.
    -dönerse mi?
    -dönerse de, dönmese de.
    -tamam, devam ediyoruz, böyle çıkaracağız.
    -yapacak bir şey yok, başka da şansımız yok gibi. anesteziyi arıyorum.

    -alo, merhaba. 22 yaş, erkek, arrest, araç içi. alalım diyorum.
    -döndü mü?
    -dönmedi.
    -böyle mi alalım?
    -abi tomografiye baktım, karaciğerden kanıyor. kanarken düzelmez.
    -tamam gelin.

    -geçmiş olsun, siz babası mısınız?
    -durumu nasıl?
    -kalbi durdu, iç kanama geçiriyor.
    -acil şimdi ameliyata almak istiyoruz. kabul ediyor musunuz?
    -hayati tehlikesi var mı?
    -ameliyat olsa da olmasa da bu risk çok yüksek.
    -hocam önce sana, sonra allah’a. o benim tek oğlum. en küçüğüm. seneye öğretmen olacak.
    -dua et.

    -doktor hanım alalım.
    -biz hazırız. hasta döndü. destekli tansiyon 70/40. 5 dakika cpr yaptık. monitör, pompa, personel, hemşire, herkes tam.
    -elinize sağlık, tahta, boyunluk kalsın. tomografiyi radyolojiyeye gönderelim. biz de çıkalım. tomografi sonucu için bana dönersin değil mi? başka bölümlük bir şeyleri de olabilir.
    -tabi, hadi çıkalım,

    -anestezi hasta geldi.
    -salon hazır. çekelim. dönmüş hasta.
    -evet, ama tansiyon 70/40, destekli
    -tamam bakarız biz ona. kanı var mı?
    -acile söylemiştim ama takip edemedim.
    -kan grubu sistemde mi?
    -var olmalı çünkü istemişler acilden.
    -hemoglobin kaç?
    -çıkmıştır şimdiye kadar.
    -tamam biz bakarız.
    -masaya alalım.

    -hemşire hanım giydirin beni.

    -boyuyorum anestezi.
    -siz başlayın.

    -bismillahirahmannirahim.

    entübe genel anestezi altında göbek soldan dönecek şekilde cilt ve cilt altı geçildi. fasya usulüne uygun kesildi. batına girildi. batın içi yaklaşık 1500-2000 cc hemorajik mayi vardı. aspire edildi.

    - hasta arrest. cpr’a başlıyoruz. adrenalin.
    -yaptım.

    -ben devam edeyim mi anestezi?
    -devam et.

    -hemşire hanım, batın kompres.
    -buyrun.
    -doktor bey iyi çek ekartörü.
    -batına devam.

    tamam, hasta döndü.

    ...batın dört kadrana batın kompresler konuldu. kısmen kanama kontrolünün ardından yapılan eksplorasyonda karaciğer segment 4-5 sınırından başlayan segment 6 ve 8’e uzanan y şeklinde laserasyon hattı izlendi.

    -hastanın kanı geldi.

    -tamam santral de hazır.

    -ben henüz kanamayı durduramadım.

    ...segment 6’ya uzanan laserasyon yaklaşık 10 cm olup grade 3, segment 8 e uzanan yaklaşık 15 cm olup grade 3-4 olarak sınıflandırıldı.

    -sanırım portal venin, sol dallarından birinde kliniği açıklayacak bir kanama var. aspire edelim. kanıyor. tamam sakin. parmağımı koydum. çekince kanayacak. sakin olun. tamam, tamam 3.0 prolen hazırlayın. ben parmağımı çekeceğim sen aspire edeceksin, ben klemple tutacağım. doğru yeri tutarsam gerisi kolay, tamam mı? anlaşıldı mı?

    ...masif kanamanın portal venin sol dallarından biri olduğu görüldü. hematom aspire edildi, kanayan odak görüldü, satinsky klemple tutuldu. 3.0 prolen ile tamir edildi. masif kanama durduruldu.

    -kanamayı durdurdum sanırım. en azından en bariz kanamayı durdurdum. umarım klinik de toparlar.

    ... karaciğer segment 6’daki kanamalar için kanamalar koter ve bağlama ile kontrol altına alındı. segment 8 tarafına karaciğer süturu konuldu.

    -şu anda daha iyiyiz sanırım. karaciğerden kanayan bariz bir şey yok. ufak tefek sızıntılar.

    ...ardından karın içi diğer organların eksplorasyonuna geçildi.

    -karında başka hadise yok, dren koyup çıkacağız. hasta nasıl?
    -acilde hemoglobin 7, iki es verdik ama yükselmedi.
    -şu anda bariz bir kanama yok.
    -yükselir o zaman.

    ...karın içi diğer organlarda travmaya bağlı patolojiye rastlanmadı. karın içi 2 adet jp dren konulu. batın usulüne uygun kapatıldı.

    -hastanın durumu daha iyi, tansiyonları toparladı.
    -elinize sağlık ben de kapatıyorum.
    -senin de eline sağlık.

    -geçmiş olsun, hastamız karaciğerde yırtılmaya bağlı iç kanama geçirmiş. kanamayı büyük oranda durdurduk ancak genel durumu kötü açıkçası. yoğun bakıma alacağız.
    -hocam ne olur, yavruma bir şey olmasın.
    ...
    ...
    ...
    post-op 3. gün. genel durum iyi, vitaller stabil. drenlerden gelen 120’ye 60 ml, safra bulaşı mevcut, yara yeri hafif akıntılı...

    -günaydın.
    -günaydın hocam.
    -bugün nasılsın peki?
    -gece ağrılarım vardı, sabaha karşı ancak uyudum.
    -buna da şükür. olacak o kadar.
    -sağolun hocam.
    -hadi bakalım.
    -hocam, hocam... ne zaman yemek yiyeceğim ve ne zaman yoğun bakımdan çıkacağım.
    -az sabret bakalım

    not: bu entryde yazılan şey kurmaca, düzmece olup hiç yaşanmamıştır.
  • bu bölümün aşığıyım. yemin ediyorum kirini bile seviyorum. ameliyat çıkışı terliğimin kanını, formamın karın yıkama sıvısı ile ıslanışını, üstünün başımın eldiven pudrasını, terleyen kepimi seviyorum. yorgunluğunu seviyorum, poliklinikte 10 dakika da olsa yattığımın yatağı, ameliyatın 3. saatindeki ayak ağrımı, ekartör tutarken yorulup titreyen elimi seviyorum. yaptığım ameliyata, attığım dikişe, kestiğim yara yerine, taburcu ettiğim hastaya şöyle iş sonunda iki saniye bakıp dudağımın kenarıyla gülümsemeyi seviyorum. ameliyat sonu box'u yırtarcasına çıkarmayı, ameliyat öncesi box'u sanki süper kahraman kostümü gibi giyinmeyi seviyorum. kanayan dalağı, yırtılan karaciğeri, iltihaplaşan apandisiti, delinen mideyi seviyorum. yoğun bakımdan servise hasta çıkarmayı, servisten evine taburcu etmeyi, taburcu ettiğim hastanın poliklinikte attığım dikişlerini almayı seviyorum. allah herkese sevdiği bir iş nasip etsin. benim de aşkımı daim kılsın.^^
  • hasta psikolojisini düşünüyorum. buraya da belki de ilk defa doktor psikolojisini yazıyorum. siz zannediyor musunuz doktor psikolojisi sarsılmıyor, demir leblebi yutmadık kimse kusura bakmasın.

    21 yaşında portal ven trombozundan ölen çocuğun yakınlarına haber verirken, 60 gün baktığın ve neredeyse aile olduğun hastaya artık süleyman abi diye seslenmeye başladığın mezenterik iskemi hastası ölürken, 40 yaşındaki afgan hastaya tercüman yokluğundan kanser olduğunu 10 yaşındaki kızı aracılığı ile söylerken, 55 yaşındaki bir adamın karısına yapılacak tek bir şey yok son ayları derken, ameliyatta dikiş atarken, attığımız dikiş koparken, istemeden organ yaralarken, sabah drenden safra geldiğini gördüğümüzde üzülüyoruz ve hatta bazen kahroluyoruz.

    ben de bugünkü psikolojik bir sarsıntımı paylaşmak istedim. bu hastanın o anastomozunun ne kadar kritik olduğunu biliyordum ama hoca bu anastomoz tutmazsa hasta ölür dediğinde içim bir garip oldu. içimi içimden geldiği paylaşmak istedim. yok doktor olduğumu belli ediyormuşum bilmem ne. amk sizin kompleksinizin de sığ düşüncenizin de.

    yok hasta bu yazıyı okuyunca ne hissedermiş, lan internet bunun videolarıyla kaynıyor, total gastrektomi yaz neler çıkıyor neler. ekşi sözlüğe gelene kadar ne forumlar, ne videolar, ne bloglar var. hadi diyelim yok hasta ilk defa ölüm kelimesiyle burada mı karşılaşıyor? sayfalarca alınan onamlarda ölüm, yoğun bakım ihtiyacı, kaçak riski her şeyden bahsediliyor. hadi bunları da okumadı formaliteden imzaladı geçti. siz zannediyor musunuz 4-6 saat süren bir ameliyat öncesi biz hastaya neler yapacağımızı, ne risklerin olduğunu anlatmıyor muyuz? bunlar anlatılmasa 6 saat hangi hasta yakını ameliyathane önünde bekler? yıkarlar o kapıları yıkarlar. milletin canı orada be, biz de canımızla, varımızla bir iş yapıyoruz.

    bir cerrahi asistanı olarak deneyimimi yazmak istedim gereksiz bir hassasiyetçi salağa çattım. şu ramazan günü tüm mukeddasatım üzerine yemin ederim ki ameliyattaki halimi anlatmak dışında başka da bir niyetim yoktur. gereksiz hassasiyetin lüzumu yok. hani mide kanseri başlığına yazsam bir derece yine anlarım ama genel cerrahi başlığına yazdım lan, içimizi de mi dökmeyelim?
  • bugün genel cerrahiye başlayalı 9 ay oldu. artık boktan tiksinmiyorum. bok bana çok doğalmış gibi geliyor. bokun her türlüsünü gördüm sanırım. 12 parmak bağırsağından başlayıp makatın ucunda duran boka kadar 4-6 metrelik bağırsak yolculuğundaki her boku gördüm. bokun kokusundan kaçıncı santimden perfore olduğunu anlayacağım günler yakın. dün bağırsağı dönmüş bir hastaya (volvulus) kolonoskopi ile müdahale ederken üstüme patlayıcı tarzda bok sıçradı. gecenin saat 1'inde üzerimde bok, elimde boklu kolonoskopi ile duruyordum. eldivenimle önlüğüm arasında kalan bileğimde de bok vardı. gecenin bir yarısı boka batmıştım resmen. yine de boku seviyorum. hepinize bol boklu günler dilerim.

    -hocam, post-op 2. gün, hasta gaz ve gaita çıkardı, drenlerinden gelen...
  • bugün bir yerden şöyle bir mesaj aldım;

    “hocam kimse sana genel cerrahi'ye git demedi. kendini kandırma uzman olunca rahatlayacağım diye ordan da ekmek yok sana. başkalarının seni takdir etmesini bekliyorsan tam tersi millet sana gerizekalı diyor emin ol. hayatını bir hiç uğruna yaşıyorsun dostum. hocaların evinde kahvesini içerken sen sanki bir şeyler öğreneceğim uzman olunca özele geçeceğim ben para basacağım vs vs kendini kandır ancak. dhy ile gc uzmanlarının atandığı yere bakarsan oradan da ekmek yok. sen hayatını bir hiç uğruna harcadın geçmiş olsun.”

    “sen hayatını bir hiç uğruna harcadın, geçmiş olsun.”

    o hiç uğruna harcanan amacı romantik hülyalarla doldurmayacağım ama acil aldığımız bir hastayı ameliyat edip taburcu olduğunu görmek gibi büyük bir haz da yok.

    50’li yaşlarında bir adam geldi acile. geldiğinde şokta sayılırdı. batın tüm kadranlarda yoğun kanama vardı. hocayı aradım sen hastayı aç, ben de geliyorum dedi.

    acilde gördükten, hocayla konuştuktan yaklaşık 5 dakika sonra elimdeki bistüri vardı. bismillah diyip ilk kesiyi yaptım. batını açtım. silme kan doluydu. iki aspiratör ile aspire etmeye çalışıyordum ancak kan bir türlü boşalmıyordu. aspiratörleri intörn doktora verdim ve o kan içinde kanama odağı bulmaya çalıştım. karaciğer, dalak salimdi demek ki bir büyük damar kanaması vardı. ince bağırsak mezosu açılmış, bağırsak da parçalanmıştı. ancak kanamayı bu yine açıklamazdı. mezenter köküne indim. oradaki hematomu aspire etmemle birlikte taze kanama başladı. anladığım kadarıyla superior mezenterik ven veya büyük bir dalı kanıyordu. ama öyle böyle değil.

    o an elim ayağım boşaldı. böyle bir kanamayı durduracak kadar yetkin, ehil olmadığımı biliyordum. eğer durdurmazsam da hasta ölecekti. çok net elimin altında bir can vardı. orada o “can” dışında çok tedirgin bir cerrahi asistanı ve gözümün içine bakan bir ameliyathane salonu dolusu insan vardı.

    parmağımı kanama alanına koydum ve bastırdım. kanama durmuştu.bir kaç dakika sonra deneme amaçlı parmağımı çekince kan tüm hızıyla yeniden boşaldı.

    o sırada hoca geldi, parmağımı çekti ve sonrasında kendi parmağını koydu. vasküler cerrahi set ve 4.0 prolen istedi. klemplerle tuttu. ince ince damar tamirini yaptı, sütürunu attı ve de kanamayı durdurdu. kanamanın o boyutta olduğunu görünce kalbimin solduğunu hissetmiştim. o kanama durunca o solukluğun yeniden kan kırmızıya döndüğünü hissettim. vallahi hissettim.

    bu hastayı ameliyat eden hocam dünya iyi kalplisi iyi bir insan. para da pul da gözü yok. daha düne kadar 98 opel corsa ile işe gidip gelen adam. yeni araba aldı dün, 2017 corolla, fark ettirmemeye çalışsa da bayağı bir heyecanlı. hocam 38 yaşında, o da benim gibi ayda 10 nöbet tuttu. zorunlu hizmetini diyarbakır ilçesinde tamamladı. hala ayda 10 icap nöbeti tutuyor. iki çocuk babası, zeki, becerikli, maharetli, sevecen, insancıl. ve 2 ay önce 50’li yaşlarda şok ile acile gelen bir adamı “evinde kahve içmekteyken” gelen bir telefonla koşturarak ameliyata yetişip ameliyat sonrası 7. günde evine taburcu etti.

    amacım bir gün böyle vakaları yapmak, hayat kurtarmak. ben hocam kadar yüce gönüllü değilim, para, pul, şan, şöhret, makam, mevki de isterim. olur mu bilmem ama olmasa da yine de hayatımı bir hiç uğruna harcadığımı düşünmüyorum. bir gün böyle bir hastayı kurtarma hayali ile işe sabah 07.30’da gidip 18.30’da dönüyorum. ayda 10 nöbeti bu hissi tatmak, hocamın becerilerine bir gün mazhar olmak için tutuyorum.

    belki aptalım,

    ama 3 sene önce genel cerrahiye geçme kararı veren kendimle gurur duyuyorum.

    böyle güzel hocalarımın yolunda, hayat kurtarmak adına yürüyorum.

    saygılar.
  • ben gittim buraya, fıtık ihtimaline karşı görünmek için. doktor bey sağolsun, hayalarımı tutup sıktı ve acıyor mu böyle yapınca dedi.

    acıyor ak, en sağlıklı erkeğin bile hayalarını sıkarsan acır. içim tuhaf oldu yine. cinsel sıkıntıları mı vardı lan acaba öyle sıkılır mı..

    hastaneden uygun adım çıktıktan sonra sikmişim modern tıbbını diyerek eve kadar koşup hemen işedim. heuyehe.
  • mide kanseri bir hastanın 2,5 saat boyunca kritik damarları üzerindeki hastalıklı lenf bezlerini aldıktan sonra mide ve çevresindeki lenf bezleri çıkarılmıştır. yemek borusu ile midenin başlangıcı kesilerek ayrılmıştır. yapılması gereken yemek borusunu ince bağırsağa bağlamaktır. orada hoca ekartasyonu yapan asistana bakar ve şunu söyler; "bu anastomoz (bağlantı) tutmazsa hasta ölür." 2,5 saatin sonunda ilk defa o anda aklınıza bağlanacak damarlar, birbirinden ayrılacak anatomik yapılar, bırakılmayacak lenf nodları değil de hastanın yüzü aklınıza gelir. ne yapıyorum ben hissi bünyenizi sarsar. bir elinizin altında bir hastanın kesilmiş yemek borusuna, bir yan masada çıkarılmış midesine bakarsınız. aklım 18. ayda ilk defa bu kadar karıştı açıkçası.

    aklımda hastanın yüzü, salonda hocanın sesi, elimde karaciğer ekartörü... aklımda hastanın yüzü... aklımda hocanın sözü... hepimizin bildiği bir gerçeğin dile gelişi; bu anastomoz tutmazsa hasta ölür...

    -bu anastomoz tutmazsa hasta ölür.

    genel cerrahi, gerçekten akıllı adam işi değil.
hesabın var mı? giriş yap