• son zamanlarda usta gazeteci uğur dündar ve arena ekibinin sıkça mıncıkladığı envai çeşit atık maddeden leziz gıda yapma sanatıdır.

    kedi etinden lahmacun` :efsanedir`
    yağdan sucuk
    hamam böceğinden ekmek yapılır.

    (bkz: burada yapilmisi var)
  • insanları içtikleriyle zehirlemek, yedikleriyle öldürmek, bütün bunlar gayet yavaş ve kendiliğinden geliştiği için dikkat çekmemektir
  • bu memlekette insanların ahlakı kalmadığı gibi, gıdanında ahlakı kalmadı. insanların ahlakını çaldıkları gibi domatesin limonun çileğinde ahlakını çaldılar.
  • orospu çocukluğudur

    bu ülkede takır takır domuz eti satılıyor
    https://www.tarimdanhaber.com/…firmalari-acikladi//

    hemi de kayıtlı kuyutlu firmalar..

    şimdi de geldiler çiğ sütü yasaklıyorlar.. sütçünün biri yamuk süt satsa ticari ömrü 1 haftada biter. hala bunu anlamayıp, "vatandaşı bir de sütten sikelim" mantığını çözememiş kafa sağlıktan dem vuruyor. yok bürüsellaymış, yok çükübikmiş, fikibokmuş.. sağlığımız çok da sikinde ya adamların.

    (bkz: sokakta çiğ süt satışının yasaklanması)
  • günümüz dünya nüfusunun %99'unun desteklediği bir terör.
    elimizde değil.
  • kimsenin sağlığı eş, gerçek dost, yakın akraba dışında kimsenin s.kinde değildir. hal böyleyken amacı az malzeme ve uğraşla daha çok para kazanmak olan gıda sektörünün halkın sağlığı niye umrunda olsun ki. e vicdan, ahlak, yaradan korkusu da olmayınca al sana terör. ama hepsinin hesabı var benim güzel dinimde. son gülen iyi gülecek, bu kesin.
  • bursa'nın yerel haber sitesi yeni eksen internet gazetesi yazarı sn. ahmet alpan'ın ''neden restoran açamadım?'' başlıklı yazısından
    ''ben bir turist rehberiyim.
    yaz sezonunda güney'de çalışır, düzenlenen turlarda müşterileri gezdirir, onlara bilgi veririm. mesleğim sezon ile kısıtlı ama bahşiş, yevmiye, komisyonlar derken yuvarlanıp gidiyoruz işte...
    bu sezon başlarken restoran işletmeciliğine soyundum.
    soyundum soyunmasına da on beş gün içinde vazgeçtim.
    şimdi tekrar acente acente dolaşıp iş arıyorum. neden..? anlatayım:
    her şey, yaz sezonundan bu yana görmediğim bir dostumla karşılaşınca başladı. hal hatır sorup üç - beş çay yuvarladıktan sonra bizimki birdenbire sordu: 'bu yaz bir şirketle anlaştın mı?'
    içimden bir ses bunun devamında bir şey geleceğini söylüyordu ve ben kendimi; her zaman verdiğim cevabı vermeye hazırlayarak 'yok' dedim, 'henüz değil...'. arkasından da eklemeyi ihmal etmedim; 'ama biliyorsun, turların nerede alış-veriş molası vereceklerine operasyon karar veriyor. ben rehberim. o yüzden sen operasyoncularla konuş...'.
    dostum büyük çaplı bir lokum imalathanesi işletiyordu. yabancı gruplara satış yapıyor ve işin raconu gereği acenteye ve rehbere satıştan komisyon ödüyordu. bir otobüs dolusu turist dükkana girdiğinde güzel satış oluyordu ve kar marjı da oldukça yüksekti. ben de bir turist rehberi olduğum için arkadaşım bana kancayı takmış; vereceği yüzdeyi habire arttırır, grupları oraya götürmemi isterdi. ben de her defasında kibarca reddederdim.
    yok, bu kez yanılmışım. hem de ne yanılmak...
    arkadaşım 'yok yok... grup işi falan değil. benim senden istediğim çok başka bir şey. hazır sezonluk anlaşmanı da yapmamışsın, gel benim restorana ortak olalım' deyivermez mi? yahu, daha sezon başı... kışı güç bela geçirmişim zaten. restorana ortak olacak para bende ne arar? bu işin olamayacağını anlattım. adam zamk gibi... yakamı bırakmıyor. 'ben senden para falan istemiyorum ki' dedi. 'yer benim. sen işleteceksin, masrafları düşeceğiz, kalanı fifti fifti...''.
    allem etti, kallem etti beni restorana götürdü. tam tekmil; temizlik yap, malzemeni al, personeli tut, aç kapıyı çalışmaya başlasın. mekan güzel, yeri iyi. sezon başladığında güzel iş yapacak bir yer. eh, bende aşçılık da var. teklif süper. havaya girdim, 'olur' deyiverdim.
    demez olaymışım.
    sezon henüz başlamamıştı ama buna rağmen ortalıkta tek tük turist dolaşıyordu. deneme olur düşüncesi ile, biraz da can sıkıntısından gidip alışveriş yaptım. menüye bir - iki yemek koyup biraz da içecek stokladıktan sonra restoranı açtım. hayrettir, bir - iki müşteri de geldi.
    fakat restoranın açılması müşterilerden çok toptancıların ilgisini çekmişti. ilk gelen; sezonluk su stoğumu bana satmaya çalışan bir bayi oldu. toptan alırsam büyük su 35 kr.'a, küçük su da 15 kr.'a geliyordu. onun ardından toptan gıdacı, meşrubatçı ve biracılar da geldi tabii. buraya kadar her şey normaldi. ancak arkası kapalı, üzerinde hiç yazı bulunmayan bir kamyonet restoranın önüne geldiğinde ilk şokumu yaşadım.
    adam kaşar peyniri satıyordu. kilosu 6,5 lira'dan... ben 'nasıl böyle ucuz satıyorsun?' deyince adam açık açık söylemekten çekinmedi; 'abi bu dandik kaşar ama kimse ayırt edemez. bak, al bi' parça...'.
    nutkum tutulmuştu.
    'zararlı değil abi, patates püresine yağ ve kaşar aroması koyuyorlar.'.
    o şok ile adamı nasıl gönderdiğimi hatırlamıyorum.
    ertesi gün daha beteri; kıymacı - köfteci idi gelen. kilosu 3,5 lira'dan kıyma satıyordu. sinirlerime hakim olup kıyma dediği şeyin muhteviyatını sordum. et aroması, tavuğun deri ve kemikleri, soya gibi 'zararsız' maddelerden üretiliyormuş.
    adam övünerek 'her şey dahil otellerden alan var abi.' dediği an tekmeyi yedi. adamı kovdum kovmasına da, bu iş fena halde aklıma takıldı. kardeşim, bu memlekette sahte olmayan bir şey yok mu? ben de bu tip restoranlarda yemek yedim mi acaba? yediysem kaç kere..? bu işin ucu nereye kadar gidiyor..?
    oturdum bilgisayarın başına, başladım araştırmaya...
    aman tanrım! neler neler varmış bu memlekette?
    neredeyse gerçek bir şey yok piyasada. her şeyin aroması var. üstelik hepsi internette, online satılıyor. aromalar saymakla bitmiyor. acı biber aroması, acıbadem aroması, ahududu aroması, (...) ceviz aroması, çikolata aroması, cheddar peyniri aroması, et aroması, (...) keçi peyniri aroması, keçi sütü aroması, kekik aroması, (...) tereyağı aroması, yoğurt aroması, zeytin aroması, zeytinyağı aroması... ekmek aroması!
    yahu, ekmeğin bile aroması var. çakma ekmeği nasıl yapıyorsunuz? neden yapıyorsunuz? araştırdım. durum bildiğiniz gibi değil. unun beyazlatıcısından tutun da maya besleyicisine, hacim aromasına kadar neler neler var.
    kahvelere köpük yapıcı satıyorlar!
    köfte kızartılırken hacminin küçülmesini engelleyen kimyasallar var. bilumum e bilmem kaç maddeleri gördüm. yeminle bin civarında 'e'li madde var. bir o kadar da 'e'siz katkı maddesi piyasada.
    tam bunları okurken sahte kolacı, ucuz viskici, yaban domuzcu akın akın geldi. bunca gelen arasında bana da toplu halde geldiler, iyi saatte olsunlar...
    pılımı pırtımı toplayıp dükkanı kapattım ve bu işe bir daha girmemeye; hatta iyi tanımıyorsam restoranlarda yemek yememeye karar verdim.
    bütün bunları yaşayıp öğrendikten sonra tımarhanelik olmadığım için şanslı olduğumu düşünüyorum. ''

    yazı linki artık açılmadığı için koyamadım.
  • bir dostun nevizade'de onceki gece yemek yedigi restorani ertesi gece ugur dundarin programinda gida terorunun yasandigi yerlerden biri olarak gormesi uzerine, ne zaman duysak gulmeye basladigimiz isim tamlamasi. lakin mutfaginda gezen karafatmalar ve bilimum diger pislikleri yedikten sonra bu arkadasa birsey olmamistir, demekki gida teroru goruktugu kadar zararli degildir.
  • gidalarda hile ve tah$i$ yapilarak satisa sunulmasinin ortaya çikmasiyla olusan cümle. islenmis gida maddelerinin -ki buda taze meyve sebze hariç hepsi oluyor - sirf maliyeti düsürmek ve sürüm yapmak adina içine farkli ürünlerin karistirilarak yapildigi son dönemde sikça güneme geldi. bunu yapanlara terörist, vatan haini muamelesi yapildi. yerinde bir hareketti ve üzerine gidilerek halk bilinçlendirilmeye çalisildi. gel gör ki önüne geçilemedi ve geçilemeyecekte. asgari ücretin 350 ytl oldugu günümüzde 1kg et17 ytl, 1 kg peynir 12 ytl, 1kg yag 2 - 2,5 ytl gibi fiyatlardan alici buluyor. haliyle insanimiz pazar mantigi olan ürünlere yani açik satilan ürünlere yöneliyor. üreticiler de bunu firsat bilerek ver ediyorlar hilenin içine.

    beylik laflar etmek ve toplum bilinçlensin demek kolay. asil mesele bunu saglayabilecek kurumlarin olmayisi. üniversitelerde hala gereksiz bilgiler ögrencilere sunuluyor. bir gida mühendisi bile mezun olduktan sonra ögrenebiliyor bir çok seyi. üniversitelerde bu mantalite olduktan sonra halk bilinçlenmemis n'olur. bu arada bu yayini yapan kisilerin üreticilerden talep ettikleri paralara ve "eger bizim programa reklam vermezseniz sizin tesisleri de basariz" tehditlerine hiç deginmiyorum bile.
hesabın var mı? giriş yap