hafakan
-
aynı... (bkz: afakan)
-
osmanlica, yürek oynamasi, aci, istirap, carpinti.
-
-
bunlar bir araya geldigine basar insana.
-
kadın erkek demeden herkese basabilen yegane şeydir.
-
necip fazıl kısakürek'in tüm şiirlerini topladığı çile kitabında bir bölümdür.
bir de ayrıca, bahadır boysal'ın seneler önceki bir yazısında vardı, iğreti bir adamın kendisine fazla samimi olaraktan "afacanlar bastı" demesi vardır, "git oğlum köyüne" diye tepkiyle karşılanmış. -
(bkz: hafakanlar basmak)
-
hafakan
isim. arapça
sıkıntı, çarpıntı, afakan:
"gece, hafakanlar içinde, vaziyeti unutup da elektrik düğmesini çevirdiğim zaman korkunç bir 'tık' sedası duydum."- n. f. kısakürek.
(bkz: tdk) -
an itibariyle içinde bulunduğum durum.
hulk gibi yırttım gömleğimi az evvel.
sakinleşmeyi bekliyorum. sabah olmasını bekliyorum.
güneşin doğacağı yok, ama önündeki dağı görebiliyorum en azından.
dağ bir fare doğursa da onunla eğlensem bir müddet, kafam düşündüğüm şeyden uzaklaşır belki kim bilir. ya da düşündüğüm kişi kedi olup fareyi yer ve tom ile jerry'e malzeme oluruz sabahın ilk ışıklarında. o da güzel olur bak.
az evvel epey uzundu lan tırnaklarım. bacağım kaşındı kaşıyamadım. yemişim sanırım.
bir deli gömleği yapsam şu çiçekli çarşafımdan ne de sükse yaparım hastanede. batman'in kim olduğunu biliyorum deyip "benimmmmmm" desem bir anlığına korkuturum belki de bruce wayne'i.
uyuyamıyorum da. sanırsınız freddy gelecek rüyama da ondan uyumuyorum anasını satayım. koy de' mi yastığa kafanı? zıbar de' mi? yoooook! illa gitti o uyku, ne kadar midede çalkalansa da içilen sarı sıvılar, bir daha uyuyamam ben.
uyumak bir yana, işin kötü tarafı ben seni arayamam da amına koyayım!
senin değil ha! hayatın. -
"sıkıntı","ruh ızdırabı","insanın içindekileri dışarıya dökememesi hali" olarak ifade edilebilir.
beynim silindir altında ezilirken
sabahın eşiğine baş koymuş vakitler
köşe kapmaca oynayan dakikalar,
ufkun rengarenk helezonunda bir damla
pembe-lacivert tonunu yakalamışken pusuda
içimin volkanları dize gelir
bünyem ısınır,iskeletim titrer ardından
aritmik düzeyde süreler geçer
ben kendime gelinceye dek
sabahın kuytu şafağında
serçelerin tatlı hışırtısında
koroya eşlik etme düşüncesiyle
perdeleri açarken titreyen ellerimle
uçuşan kuşların sesli kanatlarında
üzüntüm gökkuşağı olurken gözümde
akıttığım gözyaşları penceremde hâlâ
odamdaki çiçekler su beklerken
gözlerim hâlâ semâda
derin uykuların teselli edicisi
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap