• her sigara yaktığında (o an içmiyorsam) ben de sigara yakmak istiyorum. ortam müsaitse çoğu zaman yakıyorum da. bu kadar mı güzel sigara içilir kardeşim?
  • kuzuların sessizliğindeki hannibal lecter'in hikayesinin başlangıcını anlatan film olarak lanse edilen red dragon (kızıl ejder) adlı filmde, konuyla ilgili fbi yetkilisini oynayan aktör...

    ilk olarak, holy hunter ile başrolünü paylaştığı piano filminde kendisini gördüğüm(üz) ve kaliteli aktörler arasında ona da bir yer ayırdığım(ız) ve bugünlere geldiğimizde ona ayırdığımız yeri layıkıyla hakettiğini görmekten kıvanç duyduğum(uz) san'atçı abimiz...
  • lulu on the bridge filminde, hastası olduğumuz bir diğer aktör, willem dafoe ile izleyenlere, yarı karanlık bir odanın içinde, bir yatak bir masa ve iki sandalyeden oluşan ve yaklaşık 15-20 dk süren sekansta "oyunculuk nasıl birşeydir?" "iyi aktör ile kötü aktör arasındaki farklar nelerdir" "iyi oyunculuğun iyi görünümle alakası yoktur" ve bunun gibi bir çok konuda ders vermiş güzide insan.

    ayrıca yine willem dafoe ile the last temptation of christ filminde karşılıklı döktürmüş va dimağlarımızda "bizim tayfa şahane bir tayfadır, biz böyle arada takılırız, şahane filmler yaparız" cümlelerini uyandırmıştır.*
  • the pianodaki baines karakteriyle beni kendisine hayran bırakmış, ayrıca "brad pitt ve benzeri duruyorken ben niye soyunuyorum?" demeden gerektiğinde full frontal olabilen komplekssiz ve bir o kadar da karizmatik aktör.
  • taraf tutmakta sinir bozucu amerikalıyı başarıyla oynayan insan
  • harvi kaytel olarak okunuyormuş**
  • (bkz: gorev adami)
  • her filminde senaryoyu ve rolu kendisini dusunerek yazmıslar hissi veren oyuncu.filmlerinde canlandırdıgı karakterlere nedense bi mesafe hissediyon,tam sahiplenemiyon,karektere sempati duysan bile hep bi bilinmezlik ve sogukluk oluyo karekterle ilgili.ama baba o kadar iyi yaparki bu isi,pulp fiction'da evdeki herkes gibi kim bu adam ya,ne yapcak bakalım diye izlersiniz,evdeki digerlerini onun gozunden izliyomus gibi olmaz,sadece kendisinin gozuktugu sahnelerde(eve gelmeden onceki yerler) bile kendinizi elemanlarla evde onu bekliyomus hissedersiniz,hadi be adam bir an once bin arabanada gel su eve(git degil ama burasi onemli) dersiniz.sizi filmin gozukmeyen bi yerine,hatta hic canlandirilmayan bi sahnesine ait hissettirmistir ama asla kendi bulundugu sahneye degil. basrol oynadıgı bi cok filmde de sanki gizli kamerayla kendisini takip ediyo,bu adam ne yapacak diye gizlice takip ediyomussunuz hissi uyandırır izleyicide.
    dusunme hareketi de superdir ayrıca.
    dudakları hafif buzer,sol el dudaklarda, sag el kasını kasır kısa bi an icin.bu arada bi nesneye cogunluklada elindeki kagıda bakıyodur.
    birden karsıdakinin suratına bakar,ıkınan bi ses tonuyla tespitini soyler,suratındada eksi bi sey yemis gibi bi ifade vardır.
hesabın var mı? giriş yap