• yorgunluk.. ama hayata dair bir yorgunluk. nefes almanın bile zor görünmesi, uyanmanın, uyumanın, gülümsemenin...
    hele ki bir şeyler yapmanız gerektiğini tekrarlayan bir ses varsa içinizde, bir şeyler yapabilir olduğunuza inanıyorsanız kontrol takıntınızdan, egonuzdan ya da geçmişinizden... ve hiçbir şey yapamamaktaysanız yapabilir olduğunuz halde eskiden, hala aslında yapabilir olduğunuz halde, gücünüz tükenmiştir...
    ve evet evet (bkz: yorgunluk)
  • panzehiri yine hiçbir şey yapmamak olan bir garip vaziyet. insan, yapacak ve hatta bir an önce yapılması gereken tonla iş olmasına rağmen bir takım sebeplerden dolayı pasifleşen hevesini canlandırmaya çalışarak mevcut enerjisini de tüketiyor. üzerinde birikmiş olan örümcek ağını söküp atmaktan yorgun düşüyor. aynı anda kapıdan girmeye çalışan insanların eşikte sıkışıp kalması misali, üretkenliğinizin ayakları da eşikten dışarı çıkamıyor. zihin ve ruh hali arasındaki korelasyonda bilinmeyenli denklemler var.

    ben bu durumla mücadele etmenin bir tek yolunu bulabildim; her şeyi olduğu gibi bırakıp yürümek. zaman kaybetmek değil, bir koyup beş almak gibi bir şey bu. şahsen, bazen bütün şartların uygun olduğu bir anda masamda en fazla bir paragraflık çalışabiliyorken, şöyle bi 40 dk yürüyüş sonrasında beş tane han duvarlarına eşdeğer uzunlukta yazabilecek bir zihin berraklığına erişiyorum. zaten araştırmalar bunu defaatle doğruluyor; yürüme sonrası küçülme gösteren hafıza güçlenmeye başlıyor, beyin daha aktif çalışıyor. bellekte yer açılınca düşünceler nefes almaya başlıyor; kurumaya duran yaprakların suya kavuşması gibi.
  • elin ayağın kilitlenmesi durumu.!
    beyninizin yerinden çıkacağını hissedebiliyormuşsunuz.! (evet evet ben bunu yaşadım bi müddet önce)
    çözüm bekleyen problemlerin önünde "burdayım ben işte hadi hadi hadiiiii.!" diye bağrındığınızı zannederken aslında tüm o bağrışlarınızın birer fısıltı olduğunuzu anladığınız anmış bu.!
    boktan, lanet, asla yaşanılası olmayan bir ruh hali.!
    bu noktada delirmek en kolay yol gibi... bir anda her şeyi geride bırakıp tertemiz bir windowsla hayata geri dönmek sanki ( espiri bu evet )
    kolay demişken, hani..? deliremiyorum? neresi kolay bunun.!
  • (bkz: öle durmak)

    kafada yapılması gereken işleri düşünmek, bir sürü todo list oluşturmak, gün sonunda todo listte sadece mide ile ilgili olanlara çarpı atmak.

    belkide depresyon.
  • beklemekten ayrıştırılamaz bazen. yapılacaklar dağ gibi listelenmiş, öylece dururken bir kenarda; gelmesi öngörülen, önceden kararlaştırılmış bir günün* başka hiçbir şeye benzemeyen halet-i ruhiyesine çok çok evvelden bürünmekle açıklanabilir bazen. içinde dolaşan binbir tilkiyi kovalamaktan yorgun düşen zihnin, bedene bilumum "şey"ler için gerekli enerjiyi gönderememesidir, acziyetidir.
    fizik kurallarını alt üst edendir.
    sentetik olandan paçasını sıyıramamaktır. eşyanın içine ruhu bir türlü sıkıştıramamaktır.
    "ne yapıyorsun?" sorusuna cevap bulamamaktır.
  • ... soyleyenini hatirlayamadigim bir alinti:

    "hicbir sey yapilmadan hicbir sey yapilamaz."
  • değişmeyeceğini bildiğiniz ya da değiştirmeye gücünüzün yetmeyeceğine emin olduğunuz durumlarda takınılan haldir.
  • bu durumu josé saramago, "hiçbir şey" ve "yapamamak" gibi iki olumsuzun bir araya gelmesinden dolayı bir çelişki, ancak dile geldiğinde bir değişime açılması son derece olası olan bir çelişki olarak tarif ediyor.
  • .. ve vicdan azabı duymamak. oh la la.
hesabın var mı? giriş yap