• günlük hayatın cilasıdır.
  • golf, paraşütle atlamak, sualtı fotoculuğu, ata binmek, buz hokeyi, devekuşu terbiyeciliği... (çüş)
  • her geçen gün pahalılaşan uğraşlar. fotoğraf diyosun, makinesi, lensi, tripodu, hafıza kartı, abartırsan mac, photoshop vs. 5000 lira. balıkçılık diyorsun, kamışı italyadan, motoru almanyadan, yemi uzakdoğudan, abartırsan teknesi, sonar cihazı bir sürü para. uçurtma diyorsun, bin tane markası, çeşidi çıkmış. yürüyüş yapayım, kır bayır gezeyeyim dersin. ayakkabısı 300den başlıyor, gps cihazı, çadırı, matı, çantası 3000 lira da bu. bildiğin yürüyüş. spor salonu 1000 lira. bulmaca çözmeye devam.
  • keyif için yapılan iş. uğraşanın cinsiyetine göre kapsamı çok değişir ve zarara dönüşebilir. bilimsel olmayan, gözleme dayalı tespitlerime göre erkekler hobilerini fazlaca ciddiye alıp, mükemmeliyetçi ve aynı zamanda maymun iştahlı bir tutum sergileyebiliyorlar. 3 arkadaş bir araya gelip müzik yapıyorlar ve aşırı ciddiler, yanlış nota bastın, ritmi kaçırdın, akord kötü, gitar kötü, eleştiri, beğenmemezlik... hani hobiydi, hani keyif alınacaktı? sanki konsere çıkacaklar. bu tipler gidip en iyi davul, 50 baget, b b king'in çaldığı gitarın aynısını satın alabiliyorlar ama sonuç hiç değişmez. o gitar ayda yılda bir ele alınır, fotoğrafı çekilir, internete konur, tama davulun her parçası bir yana dağılır. motosiklete düşer, kask ve montla başlar, güvenlik önemlidir ama özel çantalardan da alır. neden aldın? uzak mesafe gideceğim. bir kere gider, dudağında uçuklarla döner ve bir daha o çantalar kullanılmaz. bisiklete sarar, bir motosiklet kadar 2 tekere para harcar. balık avlamak ister, çeşit çeşit olta, aksesuar alır, ama tutulan balık miktarı harcanan parayla artmaz. kayak yapacak olur, kiralamak yakışmaz erkek adama, 3 yılda toplam 15 gün ya kayar, ya kaymaz ama kayak takımı alır. dalacaktır, tüp, giysi, aksesuar alır. yılda kaç gün dalarsın? 2 yılda bir tatillerde. neden aldın? güvenlik önemli, giysilere işiyorlar vs. marangozluğa sardı birisi, orta çapta bir marangoz atölyesi kurdu, bir ev parası harcadı diye düşünüyoruz. marangozluk deyip geçmemek lazım alet işler, el övünür, öyle bir iş. dolap lazım dedi karısı, 8 ay sürdü yapması, çünkü adamın hobisi, işi değil. evde bir marangoz varken kadın dışarıya da yaptıramadı.

    kadınlar hobiye bulaştığında böyle olmuyor. en ucuz, en ekonomik, en kısa yoldan hedefe giderler. bilirler ki bitecek heves, amaç rahatlamak, unutmak. ahşap boyama, resim, dikiş-nakış, hepsinde malzemeyi ortak alırlar, artmasın diye ölçer, biçerler. sen sarı al, ben mavi, sen büyük fırça al, ben küçük... eller çalışır, gözler iştedir ama onlar bambaşka şeylerden konuşurlar. beğenmeseler de eleştirmezler, çünkü ancak bu kadar olur bilirler. 3 yılda bir kullanılan kayak takımına verilen para da, kapladığı yer de kadına fazla gelir. ama 50 ayakkabısı varken 51. yi ihtiyaçtan alır, gümüş şamdanlara, porselen yemek takımına, donna karan elbiseye, hermes çantaya servet verir, acımaz. lüzumsuz para harcamak değil konumuz, hobiye yaklaşım.
  • boş zamanlarında kişinin kendi keyfi zevki ve mutluluğu için yapmak istediği, genelde kişisel bazen de sosyal aktivitelerdir. zorunluluk yoktur ama yapma isteği, yapınca duyulacak hissi sevme durumu vardır... hobi ya bu, zevk içindir işte... kendini iyi hissetmek içindir... kafa dağıtmak, mecburi ve karmaşık düşüncelerden uzaklaşmak içindir..
    ve benim için yüzmek ve anime izlemek anlamına gelir...
  • canın sıkılırken, bari canın daha az sıkılsın diye yaptığın şeyler.
  • hobileriniz yakın arkadaşlarınızla ortak olmalıdır, yoksa hobilerinizle ilgilenemezsiniz. zaten birileri ile yakinlasabilmak için aynı seylere ilgi duymalısınız ki beraber vakit geçirirken ikinizde zevk alın gecen zamandan. birde saat yapmak, parasutculuk gibi genelin sahip olmadıgı hobileriniz varsa yalnız kalmaya mahkumsunuz. onun için daha basit hobiler seçin.
  • sanırım herkesin bir işi bir de geri kalan "hobi"leri oluyor.
    lisedeyken annenizle geçen diyalog:
    - ama müzik senin hobin. tamam ben sana hobilerini yapma demiyorum...
    - yo, hayır, hobim degil.

    diye uzayan bir tartışma. her şeyin degişecegini sanırsınız üniversiteye geçersiniz, hakikaten de alakasız bir bölümde okursunuz. gsf'de o kadar çok vakit geçirirsiniz ki dört senedir aynı üniversitede okudugunuz arkadaşlarınız mezun olurken size:
    - nasıl ya sen ingilizce bölümünde misin?ben seni hep gsf'desin sanıyordum. hayran oldumm bak şimdi hobilerini iyi geliştirmişsin.
    iç sesiniz:
    -hayır, onlar hobi degil.

    normalde ingilizce ögretmenligi yapan ama aslında sanatın içinde varolabilen bir varlıksanız müdürünüzle aranızda şöyle bir diyalog geçebilir:
    - hocam, kitabınız varmış, ne güzel.
    gülümseyerek ve yıllar sonra biri sizi anlamış diye mutlu olarak:
    - evet, teşekkürler.
    - ne güzel bir "hobi"
    - hobi mi?ne hobisi?hobi ne?edebiyat mı hobi?
    ...........
  • sinema, müzik, tiyatro kombosu insan kaynaklarındakileri mahvetmiştir sanırım. ben artık şehirler arası yolculuk yapan otobuslerde film izlemek yazıyorum, çok erekte oluyorum.
  • deşarj olmak için yapılan her şeydir.
hesabın var mı? giriş yap