• giriş: bu entryi sadece tüm gün birbirleriyle ukuki bi takım şeyler konuşan bir avuç ukukçu okumasın diye normal halkın anlayabileceği bi dilde yazmaya çalışacam. yazacam ki herkes görsün memleketin nası bi halde olduğunu.

    bu çiçeği burnunda usul kanunumuzda çekişmesiz yargı işlerinin tamamının sulh hukuk mahkemelerinde görüleceği yazıyor eşşek kadar. çekişmesiz yargı işi adı üstünde, itişme kakışma yok, çek yazmışsın, malın biri o çeki kaybetmiş, onu iptal ettirecen, mahkemeye gidiyon çekişmesiz bi şekilde iptal ettiriyon. çek iptali çekişmesiz yargı işi, bu paragrafın dikkat edilmesi gereken noktası o.

    eski ve kaşarlanmış (devletin kanununa kaşarlanmış demek kamu düzenine aykırı mıdır acaba? hakkımda dava açılırsa haber veririm, ssg beni savundurur.) usul kanunumuzda bu çek iptali mevzusuna asliye ticaret mahkemeleri bakıyodu. ama asliye ticaret mahkemelerinin hakimleri iş yoğunluğundan çoluğunu çocuğunu göremez hale gelince, kalem memurları da komşuları asliye hukuk kalemleriyle (tabii ki mesai saatleri içinde) olan börekli çaylı altın günlerine katılımı aksatmaya başlayınca yeni kanunu hazırlayanlar çek iptali gibi ıvır zıvır işleri de sulh hukuk mahkemesine vermeyi uygun gördü.

    ve fakat 1997 model toşiba laptop'a itunes yükleyip ayfon'u şarja takmaya kalkınca bilgisayarın kilitlenmesi gibi, hakimlerimizin bir kısmı da yeni kanun yürürlüğe gireli 2,5 ay olmasına rağmen henüz kendilerini upgrade edip mevzuya uyum sağlayamadı. haliyle bu durum da güzel ülkemiz dışında bi yerde görülmesi insanı şaşırtacak bir kaos ortamı yarattı.

    şöyle ki, kırk küsür asliye ticaret mahkemesinin yarısının hakimleri kendilerine gelen çek iptali davalarını kabul edip cayır cayır çek iptal eder iken, diğer yarısı ios 5.1'e geçmenin gururuyla patır patır görevsizlik kararı vermeye başladı. bu esnada çek iptallerinin yeni adresi, aranan yüzü sulh hukuk mahkemeleri de tam olarak kestiremediğim bir oranda kabul/görevsizlik vermeye başladı.

    işin güzelliği ve heyecanı ise, elinde iptal edilmesi gereken bir çek olan avgat kardeşlerimiz, yiğitlerimiz, hangi mahkemeye gideceklerini şaşırmak bi yana, tamamen allaha havale ederek bile işin içinden çıkamaz hale geldiler. asliye ticarette mi açmaya karar verdin, tevziye gidip harcını yatırıyosun, sonra sistem seni davayı kabul edecek bi hakimin mahkemesine versin diye tevekküle yatıyosun. olmazsa harcın yandı. aynı durum sulh hukukta açmaya karar verenler için de geçerli.

    işbu ahval ve şerait içerisinde biz üç arkadaş, benim dışımdaki ikisinden birisi asliye ticarette birisi sulh hukukta aynı gün içinde çek iptali davası açmış, acaba hangisininki kabul edilecek diye tartışır iken madem iş güç yok, hem çağlayan adliyesindeyiz, spor olur diye gidip kalemlerle hakimlerle bi konuşalım dedik. bu aşamada aramızda, sulh hukukta açılanın kabul edilip asliye ticaret'in görevsizlik vereceği şeklinde bi mutabakat sağlanmış durumda, ama yine de şüphe var.

    asliye ticaret kalemi 'biz görevsizlik veriyoruz' dedikten sonra muzaffer bi şekilde ortamı terk etme girişiminde bulunan sulh hukukçu arkadaş, kendi de kıllanmış olacak bi de sulh hukuk'a gidip konuşmaya karar verir. 'ya yok onlar alıyodur artık o kadar da değil boşver gitmeyelim oraya kadar şimdi' şeklindeki ikna çabaları sonuç vermeyince sulh hukuk'a gidilir, kalemdeki memur ablanın 'çek iptali? bize? niye bize açtınız ki?' şeklindeki boş bakışlarıyla kah dehşete düşülür, kah gülünür kah ağlanır, ablaya değişen kanunu anlatma girişiminde bulunulur ama hakim bilmiyor daha, memura nası anlatacan.
    evet sulh hukuk hakimi de o sabah bi çek iptaline 'nerden çıktı lan bu?' diyerek görevsizlik vermiştir ve tahmin edin dosyayı nereye yollamıştır? hayır asliye ticaret değil, asliye hukuk! gerekçe?

    'her ne kadar çekişmesiz yargıya ait bir iş de olsa çek bir malvarlığıdır ve hmk madde 2'ye göre malvarlığına ilişkin davalar asliye hukuk'ta görülür.'

    sayın hakim söylemesi ayıp tüm ticaret hukukunun ebesine atlamış, hmk madde 2'deki hayvan evladı kadar 'aksine bir düzenleme bulunmadıkça' kısmını es geçmiş, orayı es geçince haliyle 2. maddedeki 'aksine düzenleme'yle kastedilen 383. maddeyi (çekişmesiz yargı sulh hukukta görülür) de es geçmiş, o mantıkla düşünülünce dünya üzerindeki hemen hemen tüm davaları asliye hukuk mahkemesinin görev alanına sokacak bir karar vermiştir. sanıyorum hakim 'dur lan yeni kanun çıkmış bi okuyayım' diyerek okumaya başlamış fakat 2. maddede sıkılıp bırakmış. başka bi açıklama bulamadım.

    entrynin başını sonunu unuttum, nerden başladım nereye geldim bilmiyorum, ama böyle yolluyorum ki hayatın bizi niye yorduğu görülsün, bilinsin.
  • belli ki dava sürecinin hızlanması amaçlanmış. ama bak şimdi:

    dava dilekçeni verdin. dilekçe kalemden çıkana kadar - 1 hafta
    dilekçenin karşı tarafa tebliğ olması - 2 hafta (iyimser)
    karşı tarafın cevap süresi - 2 hafta
    cevabın davacıya gelmesi - 2 hafta
    replik süresi - 2 hafta
    replikin karşı tarafa ulaşması - 2 hafta
    davalının düpliki - 2 hafta
    mahkemenin ön duruşma tarihi - 3 ay
    ön duruşmada verilen asıl duruşma tarihi - 3 ay (iyimser)

    6 ay + 13 hafta = 9 ay (iyimser)

    yani ilk duruşmaya çıkmamız 9 ay. acayip hızlanacağız maşallah.
  • ejder yılmaz'ın konferans notlarından hazırlanmış bir çalışma için lütfen buyrun:

    http://koridorda.blogspot.com/…umuz-etkisinden.html
  • avukat arkadaşları özellikle uyaralım: bundan sonra dava dilekçenizde kanıtlarınızı muhakkak ama muhakkak açıklamalı bir biçimde yazın ve mümkünse ekleyebildiklerinizi dilekçe ekinde sunun. madde 119 son fıkrada, eksik olması halinde bir haftalık kesin süre verilerek tamamlatılabilecek hususlar arasında kanıtlar sayılmamıştır.
  • bu kanunla birlikte artık, dava dilekçesinde olması lazım gelen bilgilere bir yenisi daha eklenmiştir.

    ad, adres ve hesap numarası.

    zira gider avansından kalan kısım olursa, mahkemeler bunu ya hesap numaranıza yatırarak ya da ptt yolu ile adresinizde ödemeli olarak size iade ediyorlar. hesap numarası bildirmemişseniz ptt yi kullanıp bunun masrafını da kalan avanstan alıyorlar.
  • sükutun ikrardan değil, inkardan geldiğini hükme bağlamıştır.

    artık davalı davaya hiç cevap vermez ise, ihtilafı kabul ettiği değil, tümden reddettiği anlaşılacaktır. (m128)
  • 1) "hak arama hürriyeti çok süppper durumdaydı, daha da süperleştirelim", demişler sanki.

    adliyenin kapısından girmemiş, k.çındaki dona kadar kaybedip hakkını dava yoluyla aramak zorunda kalmamış, ceylan derisi koltuk üstündeki adamlara yasa yaptırırsan olacağı budur.
    adam işten atılmış, kıdem, ihbar,... tazminatı için dava açacak. yiyecek ekmeği yok, "800,-tl. (harç+masraf) para ver" mi diycez?

    2) "eski humk'u bu hakimler çok iyi biliyorlar, çok süpppper uyguluyorlar. yeni yasa yapalım, nasılsa bu çocuklar çalışkan" demişler.

    yahu, 2 sene önce şarta bağlı karar aldım ben ankara ... ticaret mahkemesi'nden! "... mahsup edildiği takdirde davanın reddine, edilmediği takdirde ... tl. alacağı olduğuna..." şeklinde hüküm tesis eden. pehh! bu hafta girdiğim 9 duruşmada, 4 farklı uygulamayla karşılaştım. "eski dosyalara uygulamam, eski tas eski hamam" diyen mi dersin, ön inceleme tutanağı düzenleyen mi dersin, "yeni yasada tamamlayıcı yemin yok, rücu edilmesine" diyen mi dersin, "yeni yasada ıslah yok, harcınızı iade alın" diyen mi dersin! (ıslah da var halbuse ama nasıl uygulanacağı merak konusu!)

    3) alacak belirlenebilir ise, kısmi dava açılamıyor. peki eski humk döneminde açılan kısmi davalar n'olcak?

    usul yasası bu. derhal uygulanır. istisnası, "o dönemde yasa buydu"su yoktur. ıslah var ama kısmi dava açılamayacağına göre muhtemelen kısmi ıslahla müddeabih artırılamayacak. eee? tam (kamilen) ıslah mı yapacağız? dava türü değişmiyor ki? ya da değişiyor mu... hani şu "belirli alacak, belirsiz alacak" ayrımından mütevellit... ya da ek dava açıp, anayasa mahkemesinin iptalinden önceki döneme geri mi döneceğiz? eee, nerde kaldı "ekspress yargılama"?

    4) eski yasada "karşı delil hakkını saklı tutmak" diye bişi vardı. bunda yok. eee? karşı tarafın dellilerine karşı delil sunulamayacaksa "adil yargılama" bunun neresinde?

    5) bölge adliye mahkemesi sorunu: allahtan kurulmadı daha. kurulunca ne olacak, davalar çift dikiş yargılamayla kaç yıl sürecek çok merak ediyorum. aynı yere bir de bam'nden keşfe gidilecek, aynı tanıklar bir de bam'nde dinlenecek... bu yasayla mesleğinin başında bir dava alan, heralde emekli olana kadar o dava sayesinde hiç işsiz kalmayacak. bir de "anayasa mahkemesine bireysel başvuru" hedesi var zira...

    çözülmesi gereken ciddi sorunlar:

    1) kısmi dava - ıslah sorunu: acilen bir çözüm bulunmak zorunda.
    2) adli müzaharet : mahkemeler tarafların adli müzaharetten yararlanması konusunda daha esnek davranmak zorunda. yoksa "hak arama hürriyeti", "hukuk devleti" gibi kavramların üstüne bir bardak su içeriz.
    3) bilirkişi ücretleri : bilirkişi ücretleri mahkemenin takdirine bırakılmalı. bilirkişiler, ticaret mahkemesi'nde sadece cari hesabın, defter onayının inceleneceği bir dosyada da aynı ücret alacak, kesin hesap çıkarılması, pursantajların incelenmesi gereken inşaat sözleşmesine dayalı bir davada da aynı ücret alacak, öyle mi...
    4) "kıdem tazminatı"nın "belirli alacak" olduğu yönünde baskın bir görüş oluşmuş durumda. adamın hizmet süresi ihtilaflı, ücreti ihtilaflı, yemek, yol yardımı var... neresi belirli bu alacağın?

    neyse... daha da aklıma gelirse editlerim.

    son sözüm avukatlara,
    eğlenceli bir yıl olacak, aksiyon dolu, eğlenceli,... heyecanlanacağız, panikleyeceğiz, sinirden saç baş yolacağız, güleceğiz bazen. eskiden karşı tarafın beyanına göre şekillendirebilirdik davayı, (ki en sevdiğim şeydir, yaratıcılığı konuşturmak...) artık bundan mahrum kalacağız... ciddeaan çok sıkıcı, durağan bir mesleğimiz vardı (!), hmk sayesinde bu sıkıcılıktan kurtulacağız...

    cümleten gazamız mübarek olsun.
  • 3. maddesinin birinci fıkrası anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş kanun. ki, bu hüküm idari yargının alanı ile adli yargının alanını birbirine fazlasıyla karıştırdığı iddiasıyla fazlasıyla eleştiriliyordu.

    anayasa mahkemesi “her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine yahut kişinin ölümüne bağlı maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin davalara asliye hukuk mahkemeleri bakar. idarenin sorumluluğu dışında kalan sebeplerden doğan aynı tür zararların tazminine ilişkin davalarda dahi bu hüküm uygulanır. 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı iş mahkemeleri kanunu hükümleri saklıdır.” şeklindeki 6100 sayılı yasa’nın 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar vermiştir.
    16.02.2012, e. 2011/35

    http://www.anayasa.gov.tr/…ndex.php?l=gundem&id=353
  • çok şeyi değiştirmiş gözüküyor, özellikle süreler mühim..
    ama 120. maddede gider avansı diye bir şey var ki akıllara zarar.
    bundan sonra sıradan dar gelirli bir vatandaş nasıl dava açacak hiç bilemiyorum..
    masrafları bilirkişi ücretlerini önceden almak ne akla hizmet anlamış değilim..

    edit: çağdaş hukukçular derneği bu düzenlemeyi yargıya taşıyacak bu arada belirtelim ekleyelim
  • yönetmeliği bugün yayınlanmıştır.

    özet geçiyorum: "yargılama hiçbir şeydir, uyap her şey."

    http://koridorda.blogspot.com/…i-diskoya-gotur.html
hesabın var mı? giriş yap