• belli ki vega da bu parçadan etkilenmiş ve "dur bakayım şuradan bir intro apartayım, kim bilecek zaten amnesiac'ı, hunting bears'ı" demekten kendini alamamıştır. (bkz: bu sabahların bir anlamı olmalı)

    edit: vakti zamanında agresifim kompleksliyim eksi sozluk yazarıyım havasında yazılmış bir entrymiş bu. öyle paldır küldür apartma diye girmek yanlış tabi, yine de introlarda bir esinlenme var gibi..
  • mireille'in de 6 sene evvel imlediği gibi, insanı bir alejandro gonzalez iñarritu filminin akışına dahil eden, zamanın ve mekanın karşısında bütünüyle edilgen kılarak karşı konulmaz bir sürüklenişe iten iki dakika ve tek saniye.

    tabii, burada inarritu'dan evvel anılması gereken isim, iñarritu'nun görsel depresifliğini işitsel melankoliyle buluşturan arjantinli müzisyen gustavo santaolalla'nındır.

    bunlar böyle ne çeşit birer iç karanlığıysa artık, dinlendikçe dinleyicinin içine dolmaya başlıyor:

    dinle dinle karar, dinle dinle boğul, dinle dinle öl; oluyor.
  • insan her dinleyişinde hissedebilir şarkıdaki arayışı. arada gitar üzerinde anlamsızca gezinen elin çıkardığı kirli sesler. şarkı ilerledikçe daha bi anlam kazanmaya başlar melodi. bişey hakkında uzun uzun düşünüp sonuçta bi fikre doğru yönelen insan zihni gibi enfes bi parçadır kendileri.
  • kendisi the national anthem'in outro'sudur esasen. sozleri olmadigi icin diger politik ama duygulu radiohead sarkilarina yapilamayan "baba cok huzunlu" tanimlamalarina maruz kalmaktadir hahaha. kapitalizme karsi klasik bir radiohead durusudur, isminden ve outro'su oldugu parcadan mutevellit.
  • radioheadin amnesiac albümündeki çok çok hüzünlü minik parça.
  • ilginc ama beni en cok etkileyen parca ayni zamanda. hayal aleminin seysini arastirtiyor adama...
  • dollars and cents ile like spinning plates arasina sikisip kalmis, amnesiac'in enteresan parcalarindan. ufak bir psychedelic gitar melodisi, hepsi hepsi.. bana 70'lerde erkin koray'in yaptigi calismalari hatirlatiyor. mesela elektronik turkuler'deki inat'i.
  • bu kısa ama anlamli bir parcadir, insani bir anda uzaklaştırır herşeyden.
  • şey gibi düşünüyorum ben kare daha doğrusu, hepimizin yaşadığı hah bu şarkı oraya ait.
    böyle sabah olmuş kalkıyorsun, etrafa bakıyorsun. güneş ışığı pencereden girmiş, etrafta uçuşan minicik tozlar parıldıyor. başın taş gibi yastıkta, vücudunu daha hissedememişsin. kıpırdıyorsun rahatsız. kıyafetlerinlesin, başın sarhoşlukla ağrıma arasında. kafanı tekrar atıyorsun yastığa. rahat değilmiş.
    derin bi nefes alıp yatağın yanına oturuyorsun.
    etrafa bakıyorsun kafanı çok oynatmadan. akşamdan masaüstü lamban açık. yarısı içilmiş kendi kendine sönmüş sigara, küllükte. winston ıslanmış, kabı parlıyor. bira şişesi masada, dökülmüş birazı pakede filan. yüstüne bakıyorsun, geldiğin gibi uyumuşsun.
    evet geldiğin gibi. o gece?
    ne olmuştu dün akşam?
    yavaş yavaş hatırlıyorsun, kesik kesik zıpladın, dans ettin. sigara içmeye dışarı çıktın. arkadaşların. tuvalette aynaya baktın, kendine. bass sesleri içeriden geliyor, duyabiliyordun. bir kız, öpüştünüz. evet. sarılıyorsun ona sıkıyorsun kalçalarını. tekilla içiyorsunuz.
    taksi.
    anahtarını bir türlü deliğe sokamıyorsun.
    seks.
    arkanı dönüp bakıyorsun, biri yatıyor.
    dönüyorsun, ayağa kalkıp dışarı bakıyorsun.
    odadan çıkıp gidiyorsun.
  • daha yeni dinlediğim için utanıyorum kendimden, gerçekten çok etkileyici bir parça.
    fena halde neil young'ın dead man için yaptığı spontane besteleri hatırlatıyor.
hesabın var mı? giriş yap