• yapimci adam curtis ya bize dunya nasil isliyor onu anlatiyor ya da gizli guclerin bir masasi ve baska bir oyuna bizi cekiyor. biz yine de iyimserligimizi koruyarak yapimcininn samimi oldugunu varsayarak yaklasirsak su pek meshur "degisen dunya" tabirinin icinde ne var onu gormemize yardimci oluyor diyebiliriz. anlasildigi kadariyla ortadogu ve arap dunyasi kokusmus bir arka mahalleden daha fazlasi ve hatta dunyanin o yine cok sozu edilen gizli guclerin bir oyun bahcesi. sosyal medyanin gucu, kitlelerin nasil pasifize edilip kontrol altina alindigi ve toplumsal ozgurluk yerine bireysel ozgurlugun bir iluzyon seklinde paketlenip bize nasil satildigindan da bahseden 2 saat 45 dakikalik bir nevi uzay yuruyusu.
  • bugün gündemde olan trump ve suriye konuları ile başlıyor ve bitiyor.
    1975'i milat alarak o yıldan beri konuyla bağımsız görünen olayları da içeren tarihsel görüntülerle beraber buraya nasıl geldiğimizi anlatıyor.
    nedenselliklere dayalı teoriler yerine kanıtlar üzerine kurulu biçimsel bir yaklaşıma sahip.
    bu 40 yıla yayılmış olayları kendi anlatısı kapsamında bağlayarak ilerliyor.
    şimdiden en onemli belgeseller arasında sayilabilir.

    izlemek için: http://youtu.be/04iwyeow-jq
  • donald trump, sosyal medya, algı yönetimi, lsd, internet, intihar bombacıları, patti smith, muammer kaddafi, suriye'de dönen dolaplar, sovyetlerin çöküşü, putin, arap baharı, occupy wall street hareketi, tüketici kültürü, henry kissinger, yapay zeka... konularını birbirine bağlayıp (evet bir şekilde ilişkilendirebilip), çıldıran dünyanın son 40 yılına ilişkin mantıklı bir açıklama getirebilen şahane belgesel. altyazısız olarak şuradan izlenebilir:
    https://thoughtmaybe.com/hypernormalisation/

    bazı notlar:

    --- spoiler ---

    - dümensiz giden dünyada avrupa'nın pek bir rolü yok.
    - putin'in uyguladığı "non-linear war" (ortamı bulandırarak neler döndüğü tam anlaşılamadan iş bitirmek) hadisesini politikaya uyarlarsak erdoğan'ın kimi örnek aldığı ortaya çıkıyor. putin'den erdoğan'a, oradan trump'a uzanan bir zincir. yeni moda politikacılar.
    - bu denklemler doğruysa dünyanın en etkili adamı vladislav surkov çıkıyor.
    - yeni politika trendi analizi doğruysa, trump seçimi alacak. en azından amerikanın (yozlaşıp, gerileyip, bencilleşen dünyada) geri kalmaması için almalı.
    - kaddafi'nin yalnızlığı, güçsüzlüğü, kendini kullandırtması... :'(
    - saddam atlanmış. saddam gibi kritik bir adam nasıl bu denklemlerin içine yer almaz? ancak belgeselin süresini uzatmamak için olabilir.
    - sosyal medyada herkesin kendi sosyal bubble'ında takıldığı bilinen bir şeydi ancak bunun için özel algoritmalar kullanılıyor. yani boşuna kıçınızı yormayın ben ne dersem o olur

    --- spoiler ---
  • bbc iplayer erisimi olmayanlar adina uzulmeme sebep olan belgesel.
    https://www.youtube.com/watch?v=myr9groeu6c
  • medyanın toplum kontrolündeki rolü üzerine belgesel yapıp baştan sona trump eleştirisi yapmak nedir?

    a.b.d.'nin ortadoğu müdahaleciliğinin en önemli temsilcisi, bütün a.b.d. medyasının histerik bir şekilde savunduğu, kaddafi'nin linç görüntülerini gülerek izleyen psikopat hillary varken sen git gariban soytarı trump'ı eleştir. zaten baştaki trump konusu ise tamamıyla zorlama durmuş.

    ama trump'ın üstünde bu kadar durması brexit'teki gibi trump'ın kazanacağı öngörüsünde bulunması demek. eğer kazanamazsa belgeselin yarısı çöp olur zaten. adam curtis burada kumar oynamış.

    şöyle de düşünülebilir: medya, yıllarca hem a.b.d. içinde yabancı düşmanlığını arttıracak yayınlar yapıp sonra trump gibi biri çıkınca da onunla sadece alay edip histerik bir şekilde aşağılayarak aslında a.b.d. halkını trump'a bilinçli olarak mı itiyor?

    wall street, para babaları, medya patronları aslında hillary'nin değil de bu ırkçı portakalın mı seçilmesini istiyor?

    hypernormalisation denilen "sistemin o kadar içindeyiz ki gerçeği göremiyoruz" durumu bu mu acaba?

    adam curtis büyük resmi görüp akp sultanbeyli ilçe teskilatına üye mi oldu?

    sorular sorular...

    edit: burada kendisiyle belgesel hakkında yapılmış röportaj var. trump'ın görevinin insanların içlerindeki öfkeyi boşaltmak olduğunu söylüyor.

    edit: adam curtis belgeselin yarısını trump'a ayırmakla işini bildiğini gösterdi.
  • bir cengaver çıksa da türkçe alt yazısını eklese dediğim belgesel.

    harcamak istemiyorum bu güzide şeyi yarım yamalak ingilizcemle.

    duyun sesimi güzel insanlar.
  • çok ustaca bir araya getirilmiş ve temellendirilmiş bir belgesel. çoğunlukla kanıtlarla kendini ifade etse de, mesela "libya suçlansa da aslında arkasında suriye vardı" gibi ucu açık tespitleri de olduğu için, ya çok ikna edici bir algı mühendisliği örneği -ironik olan belgeselin bu konu üzerine kurulu olması-, ya da gerçekten geniş perspektiften baktığınızda bağlanabilecek tüm değişkenleri bağlayan bir denklemi anlatıyor. her ne kadar tüm dünyayı etkileyebilecek etmenler bu kadarcık olamaz diye düşündürse de, bence yine de detaylı bir çalışma. insana keşke bir tane de türkiye için hazırlasa dedirtiyor.

    izlemek isteyenleri buraya alalım.
  • sanıldığının aksine adam curtis müthiş öngörülerde bulunmamakta ve kimsenin bilmediği bir şeyler anlatmamaktadır.
    adam curtis'in başardığı şey parçaları çok güzel birleştirip güzel bir belgesel meydana getirmesidir.
    trump seçimi kazanacak öngörüsü ise brexit sonrası ayyuka çıkan "toplumsal rasyonalizasyonun çöküşü" tespitine dayalıdır.
    hafız esad konusunda büyük ölçüde haklıdır. gerçekten zeki bir politikacıdır. fakat asıl noktayı çok az vurguladığını düşünüyorum. hafız, iran devrimi ona ne fısıldadıysa onu yaptı. bugün tıpkı beşşar'ın yaptığı gibi. hizbullah hafız'ın değil, devrim muhafızlarının oluşturduğu bir yapıdır. tıpkı ırak'ta bedir tugayları, afganistan'da fatımiyyun tugayı, yemen'de ensarullah hareketi gibi... iran etkisi neredeyse hiç yok belgeselde.
    bunların hepsinin içinde, çevresinde, odağında veya kabuğunda olan şey ise bana kalırsa "artificial intelligence." post modern dünya politikacıların veya sosyal hareketlerin çok ötesine geçti. bunu kendisi söylüyor. burada stabilize bir gelecek sunan tek "ideoloji" olarak elimizde artık siber dünya ve onun kontrolünü sağlayan, insanları ve dünyayı "öngörülebilir" kılan, ekonomistlerin keşfedip güvenlik kurumlarıyla((bkz: nsa)-(bkz: cıa)) işbirliği içinde geliştirdikleri yapay zeka kaldı. siber alemde yaşayan insanların algısını yöneten nasıl düşüneceklerine karar veren ve gelecekte neler yapma potansiyelleri olduğunu, elde ettiği verilerle tespit eden bir "üst beyin."
    belgeselin kilit noktası, geleceğin kilit noktası budur..
  • harikulade bir belgesel. her şeyi gediğine oturması beklenemez çünkü çok fazla aktör var ama yapay algı ve 2000 sonrası siyasetteki değişimi çok iyi özetliyor. 10/10
  • izlerken ''acaba bu da mı algı yönetiminin parçası'' diye düşünmekten kendimi alamadım. belgesel güzel. genel olarak ulrich beck'in risk toplumu üzerine kurulmuş.

    çok beğendiğim bir tespit de social bubble'ın muhalefet etkisi. social bubble denen şey; internetin, ''search''lerimize uygun şeyleri bize önermesi yüzünden sadece sevdiğimiz şeylerle muhatap olmamız. bunlar müzik olabilir, sinema olabilir, kitap olabilir ama en önemlisi insan olabilir. sadece bizim görüşlerimize uygun insanları görüyoruz ve onlarla ''iletişim''e geçiyoruz. yaptığımız muhalefeti de bizle aynı görüşe sahip insanlar görüyor.

    lisenin tuvaletinde sigara içerken müdüre sallıyoruz, zil çalınca güzel güzel derse giriyoruz. daha asi ve karizmatik muhalifler ise öğretmenler zili çalınca içeri giriyor.
hesabın var mı? giriş yap