• - baba globalleşme nedir?

    - ispanyol hakemlerin yönettiği maçta; kadrosunda 6 brezilyalı, 4 türk, 1 uruguaylı, 1 sırp bulunan fenerbahçe’nin; kadrosunda 2 brezilyalı, 5 arjantinli, 1 kolombiyalı, 1 sırp, 1 fransız, 1 şilili, 1 honduraslı, 1 portekizli, 1 isveçli bulunan inter’i yenmesi ve bu olaya türklerin sevinip italyanların üzülmesidir evladım.

    kaynak: http://www.homoekonomikus.com/…fenerbahce-1-inter-0
  • bu konu edilen türk takımı hali hazırda türk milli takımına en çok futbolcu gönderen kulüp olunca bazılarının ne kadar da futbol fakiri birer kepaze oldukları ortaya çıkıyor haliyle.
  • turkiye futbol kluplerinin 8 yabanci bulundurma haklari vardir, fenerbahce kadrosunda 6 yabanci oyuncuyla ceyrek finalde chelsea yi maglup etmistir, macta forma giyen 13 oyuncudan 7 si turktur. bu soylemle fenerbahcenin kastediliyor olmasi cahilliktir.
    turkiye cumhuriyetine vatandaslik bagiyla bagli olan herkes turktur. eger turk milli takiminda forma giyen bir futbolcuyu turk kabul etmiyorsak o zmn bizde bir problem mevcuttur.

    (bkz: lets kick racism out of football)
  • "takımın yüzde bilmem kaçı türk vatandaşı da olsa futbolcular burada (türkiye'de) yetişmediği için koyuyor bana" söylemi dumur üstüne dumura yol açmıştır bu nacizane bünyede.
    neden koyuyor?
    adamlar burada yetişmediği halde yabancı bir kültürle yoğrulup sonradan türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak bir başarıya imza atmış olmalarının türkiyenin başarısıymış gibi yansıtılması yüzünden.
    peki kime koyuyor?
    her fırsatta türk olmadığını, sadece türkiye cumhuriyeti (tc) * vatandaşı olduğunu söyleyen kişilere
    en ilginci de bu. ulan şu sözlükte milliyetçi'den ülkücü'ye, ülkücü'den faşist'e, faşist'ten de ırkçı'ya kadar envai yafta yapıştırılmış bir insanım, benim aklıma gelmedi lan bu.
    inan şu an yılmaz erdoğan misali serefsizim aklima geldiydi bkz ı vermek için yanıp tutuşuyorum ama ıh ıh. gelmedi bu benim aklıma.
    en güzeli de, en kıskandığım söylem de “burada yetişmiyor yaban elde yetişiyor” söylemi. patates mi bu arkadaşım? burada yetişmedi, orası daha sulakmış orada daha bir güzel yetişiyormuş.
    hadi bir soru gelsin o halde.
    tut ki ilk 11'in 11 de türk ve hepsi de burada yetişmiş (safkan hehehehe) ve avrupa şampiyonu oldu bunlar diyelim. eeee sen niye sevineceksin ki o zaman??? sen de türk değilsin. safkan türkler boruyu koydu oh ben de rahatladım mı diyeceksin??

    e peki ne diyeceksin, o adamlar da benim yetişdiğim topraklarda yetişmiş biz aynı haranın mamülüyüz diye mi sevineceksin?

    tek bir olasılık kalıyor o halde "bu adamlarda tc vatandaşı ben de tc vatandaşıyım helal olsun" yaklaşımı en mantıklısı gibi duruyor. tamam da bunu tüm takım aurelio dan oluşsa da diyebilirsin zaten.
    başka sorum yok.
  • başarıları yine de türklere veya türkiye'ye maledilen futbol takımıdır.örneğin bugün * yapılan chelsea-fenerbahçe maçını izlerken futboldan pek anlamayan bir tane hanım sordu:"fenerbahçe kiminle oynuyor?" cevap olarak kendisine chelsea dendiğinde "nerenin takımı o?" sorusunu sordu bu sefer.kendisine verilen cevap "ingiliz takımı" idi.düşünebiliyor musunuz?kadrosunda o kadar yabancı uyruklu futbolcu olmasına rağmen,hatta sahibinin rus olmasına rağmen herkes chelsea'nin bir ingiliz takımı olduğunu düşünüyordu.hmm ilginç gerçekten...

    şaka bir yana *,son 10-15 yıllık dünya futboluna baktığımızda,milli takımlar düzeyinde büyük başarılar elde etmiş fransa ve hollanda örneklerini ele aldığımızda kadrosundaki çoğu önemli futbolcu başka ülke uyruğundandı,ki çoğu hala öyle.ama fransa dünya kupasını kazandığında ve daha başka başarılarında kimse arkalarından "kadrosunda doğru düzgün fransız olmayan fransa milli takımı kupayı kazandı,sikeyim ben öyle başarıyı" vb. demedi.bugün 98 dünya kupasını kim kazandı diye birisine sorduğunuzda cevap olarak sadece "fransa" der.aklına kadrosunda kaç tane yabancı futbolcu olduğu,takımdaki fransız futbolcu popülasyonunun ne olduğu gelmez,gelse de yine de "fransa" der.fransa dünya kupasını kazandığında o zaman ki en başarılı futbolcusu zidane olduğu için kimse herhangi bir cezayirliyi dünya kupası başarısından dolayı tebrik etmedi,gidip herkes fransızları tebrik etti.olsa olsa birileri gidip cezayirlilere "zidane'in fransa milli takımında oynaması ne kadar ilginç değil mi?bu sizi rahatsız etmiyor mu?" demiştir.

    örneğin sıradan bir insan 50 yıl önce şampiyonlar ligini kimin kazandığına baktığında karşılaşacağı klup real madrid'dir.hatta üst üste 5 kez kazanmış olmasına şaşıracaktır ama aklına "dur bakalım kadrosunda kaç tane ispanyol oynuyormuş" demek gelmeyecektir.ya da 98 dünya kupasını kimin kazandığını öğrenince "peki kadrosunda yabancı uyruklu oyuncu var mıydı" demeyecektir.milli takımlar veya bir ülkenin spor klupleri kazandıkları başarıları kendi isimleri ve ülkeleri adına kazanır.o an takımda kaç tane yabancı ve kaç tane o ülke uyruklu oyuncu olduğu önemli değildir.
  • büyük türk milliyetçilerini(!) müthiş rahatsız eden durumdur.
    konuyla ilgili başlık falan açar sonra bu büyük türk milliyetçileri(!), bir diğeri "çok koydu bu durum bana" falan diye ağlaşır.
    ancak yapacak bir şey yok, fenerbahçe bu... önüne gelene koyuyor işte. geçmeyin önüne isterseniz.

    ayrıca : (bkz: kötüle ama unutma haklı olan yine de benim/@akincibeyi)
  • türk futbolundaki yabancı oyuncu sayısı probleminin fenerbahçe düşmanlarınca dile getirilmiş hali. aman efendim takım tutmazmış futboldan anlamazmış. hadi futboldan anlamıyorsun takım da tutmuyorsun e be kardeşim fenerbahçe düşmanı da mı değilsin. ah ben çok özür dilerim yanılmışım o zaman.

    futboldan anlamayan takım tutmayan adam türk futbolunda yabancı oyuncu sayısı sorunsalı diye başlık açar altında insan gibi fikirlerini dile getirir karşıt fikirlere bakar medeni bir şekilde tartışır. bunları yaparken gerekirse fenerbahçeden örnek verir gerekirse galatasaraydan gerekirse adanaspordan gerekirse de avrupa futbolundan. tutup da fenerbahçenin önemli bir başarısından sonra içinde türk olmayan türk futbol takımı diye bikbik edersen sonra da yok ben takım tutmam yok ben futboldan anlamam diye kıvırsan bile kimseyi inandıramazsın.

    şimdi konuya bir fenerbahçeli, galatasaraylı veya milanlı olarak değilde sadece bir futbolsever olarak ve de konunun türk futbolundaki yabancı oyuncu sayısı olduğunu varsayarak yaklaşacağım ve görüşlerimi paylaşacağım. lisanslı olarak 10 yıl futbol oynadım, türkiyenin güzide kulüplerinden birinde 2 yıl yöneticilik yaptım ve de fenerbahçe taraftarıyım. takdir edersiniz ki futboldan biraz anlıyorum. futbolu çok seviyorum ama futbola sadece fenerbahçe penceresinden bakmıyorum.

    öncelikle büyük bir yanılgıya değinmek istiyorum; yabancı oyuncu sayısı serbest bırakılırsa en çok parası olanın takımı yabancılarla dolduracağı düşünülüyor. dolayısıyla kazanılan başarıdan türk olarak gurur duymamız ayıplanıyor. şimdi bu eleştiri direk fenerbahçeye yapılmış bir eleştiridir. türk futboluna uyarlayıp birkaç örnek verelim. yabancı oyuncu serbest diyelim; fenerbahçenin gidip gökhan gönülün yerine volkanın yerine adam alacağını mı sanıyorsunuz? veya galatasarayın gidip ardanın yerine adam alacağını mı sanıyorsunuz. arda dan daha iyi bir topçunun kaç para olduğunu biliyormusunuz. serbest diye gidip bir sürü yabancı alınacağını düşünmek saflıktır. milli takımların kalesinde 15-20 yıldır fenerbahçe kalecisi varken galatasarayda isviçreli, brezilyalı, ganalı, kolombiyalı kaleciler vardı. demek ki neymiş kimin ne ihtiyacı varsa onu alacak.

    vay efendim öyle olursa bizim gençlerimizin önü kapanırmış. siz değilmiydiniz lan ümit özatla sağ ayağının dışıyla orta yapan sol bek mi olur diye dalga geçen, ibrahim üzülmezle kafa bulan. bu adamların ikiside milli takımlarda oynuyor. var mı bunların alternatifi. yok. ee o zaman yabancı alınca önü kapanan kim. önü kapanan anadolu takımında biraz parlayıp değerinin 10 katına büyük takımlara kakalanan gençlerimiz. selçuk insan üstü performans gösterdi de onun yerine maldonado alındı sanki. oynadığı her maçta küfür ettiğimiz adamın önü kapandı diye hangimiz üzüldü. demek ki adamın yeteneği o kadar birader ya kendini geliştirecek ya da bu yeteneğiyle oynayabildiği takımda oynayacak. bana milli takımlar düzeyinde bir ön libero gösterin. yok. neden yok. hadi fenerbahçede 15 tane yabancı var türklerin önü kapalı diyelim. türkiyede neden yok lan. yok çünkü iyi oynamış kötü oynamış farketmiyor her türlü oynuyor adam.

    bir de altyapı konusu var. vay efendim altyapı çok önemliymiş. ee önemli tabi lan altyapı bu. ama bugün altyapısını örnek gösterdiğiniz ajax, barcelona gibi takımların ilk 11'inde altyapıdan olsa olsa 1-2 futbolcu görebilirsiniz. altyapı demek muhteşem takımlar oluşturmak yıldız fabrikası kurmak demek değildir. altyapılarına hayran olduğumuz ülkelerin milli takımları komple altyapıdan yetişmiş topçular değil. bu altyapı meselesini gözümüzde çok büyütmemek lazım. ha şimdi altyapı kötüdür demiyorum. altyapı ligin kalitesinin futbol ve futbolcu kalitesinin yükselmesinde ki en önemli etkendir. ama takım kurmak kupa kazanmak için yeterli değildir. bursaspor altyapısında yetişen topçu galatasaray altyapısında yetieşenden iyi olabilir. bu normaldir.

    tüm bu söylediklerimden sonra başarıya bir türk başarısı olarak bakabilir miyiz konusunu en sona bırakarak yabancı oyuncu sayısının serbest bırakılmasından yana olduğumu belirteyim. serbest bırakılsın dediysek belli kriterler getirilsin tabi. bunu ben belirleyecek değilim tabi ki ama çeşitli önerilerim var. yabancı kaleci almak veya birden fazla almak yasak olsun. mesela takımların 18 kişilk kadrolarının yarısı kesinlikle türk olsun. sahaya kaç tanesi çıkarsa çıksın önemli değil.

    ee bu yabancı serbestliği ne sikime yarayacak diyecek olanlarınız vardır muhakkak; efendim başta da belirttiğim gibi serbest diye gidip ardanın yerine volkanın yerine gökhan zan'ın yerine yabancı alacak halimiz yok. ama almıyoruz diye bu alamayacağımız anlamına gelmiyor. ee ne anlama geliyor peki. arda yerine alınabilecek yabancı futbolcuların varlığını bildiği için işini ciddiye alır adam gibi oynar. yine aynı arda kulübünden çok büyük paralar isteyemez, isterse eğer kendisinin yarı parasına oynayacak yabancılar olduğunu bilir de isteyemez. böylece hem galatasaray fazla para ödemekten kurtulur hem de arda adam gibi top oynar şımarmaz. türk futbolundaki sol kanat sıkıntısı nedeniyle aynı şekilde fenerbahçeden örnekler verelim. sol kanat sıkıntısı nedeniyle forvet sandığımız tuncay ve ne olduğunu bilmediğimiz ümit özatla bu işi yürüten fenerbahçe roberto carlosu aldı. türk vatandaşı vedersonu aldı. vederson türk olmasa alamayacaktı. alamayınca ne olacaktı. uğur boral alternatifsiz kalacaktı. ee o zaman ne olacaktı kendini geliştirmesine gerek olmadan paşalar gibi oynayacaktı. ama baktı iki brezilyalının arkasında kaldı, adam gibi çalıştı formayı kaptı. sevilla maçında harikalar yarattı. dünkü maçta kötü oynadı yerini colin kazıma bıraktı. artık mecbur çalışacak formayı kapmak için. ha bir de şöyle birşey var. vederson türk olmasaydı dedik uğurun alternatifi olmayacaktı. olması için gidip geleceğin yıldız adayı diye vasat bir türk sol kanat oyuncusu alacaktı fenerbahçe. ee takdir edersiniz ki alırken de baya bir kazıklanacaktı. zira bugün azıcık parlayan anadolu takımı yıldızlarının ne paralara büyüklere kakalandığını hepimiz biliyoruz. gökhan ünalın 10 milyon dolar etmeyeceğini bildiğimiz gibi.
    genç semih örneği var bir de; bu adam yıllarca yabancı alınmak yerine oynatılsaydı bu noktaya gelemezdi. ne bu tecrübeye ne bu tekniğe erişebilirdi. dolayısıyla da fenerbahçede oynayamazdı. ama adam anderson, hooijdonk, anelka, nobre, kezman gibi topçuların arkasında kaldı zafer biryol gibi bir gol kralının bile varlık gösteremediği fenerbahçede yedekte olsa 7 yıl kaldı bu adam. ee bu adam gidip kayserisporda ilk 11 oynasaydı bugünkü semih olabilir miydi. bence olamazdı. neden olamazdı. çünkü ''nasıl olsa oynuyorum arkadaş neden kendimi geliştireyim ki'' düşüncesiyle hareket ederdi.

    topçularımız neden avrupada oynayamıyor. oynayamıyor çünkü burda iyi de olsa kötü de olsa oynuyor oraya gidip yedek kalınca hemencecik dönüveriyor. neden dönüyor. çünkü galatasarayda fenerbahçede aldığı parayı orada alamadığı gibi üstüne birde yedek kalıyor. ama getir bu adamın yarı parasına oynayan adamı türkiyeye bunu yedek bırak bak bakalım it gibi çalışıyor mu çalışmıyor mu.

    futbol hergün gelişmeye devam ediyor. topçularımız yerinde sayıyor. ligimizin kalitesini yükseltmek için topçularımızı rekabete , yüksek çalışma temposuna ve düzgün çalışma koşullarına alıştırmalıyız. yabancı oyuncu sayısını belirli kriterlerle serbest bırakırsak futbolcular çalışıp rekabet etmek zorunda kalır. dolayısıyla futbol ve futbolcu kalitesi yükselir. kulüplerimiz yıldız yaftası yapıştırılmış gençlere büyük paralar ödemekten kutulduğu gibi yıldız yaftası yapıştırılan gençlerimiz de kendilerini gliştirerek gerçek birer yıldız olurlar. kimse de gidip takımında gökhan zan, gökhan gönül, arda turan varken yerine yabancı almaz. yeterki adam gibi oynasınlar. nerede oynadığı önemli değil ister gitsin manisada oynasın ister gitsin zenitte oynasın ister gitsin napolide oynasın. adam gibi oynasın yeter.

    şimdi gelelim golü brezilyalı attı türkler neden sevindi sorunsalına; biz taraftarı olduğumuz için diğerleri de türk takımı olduğu için sevindi efendim. 2000 yılında popescu penaltıyı atınca kupa romanya federasyonuna gitmedi istanbula geldi. ben türk takımı diye sevindim galatasaraylılar taraftarı oldukları için sevindi. vay orospu çocuğu okan varken ergün varken neden popescu attı diye düşünen olduysa aklını sikeyim. son 5 yılda 3 defa şampiyonlar ligi finali oynayan milanın kadrosunda kaç yabancı olduğunu söyleyin desem kimse söyleyemez. futboldan anlamayanlar hiç söyleyemez. ama milanın italyan takımı olduğunu herkes söyler. 70'li yıllarda fırtına gibi esen ferencvaros takımının kadrosunda kaç yabancı vardı desem kimse söyleyemez ve hatta uzun araştırmalar sonucu bile bulamaz. ama macar takımı olduğunu öğreniriz. bugün herkes tarhinin en kötü sevillası derken, fenerbahçe başkanı galatasarayın uefa kupasını alması tesadüf derken 50 yıl sonra baktığımızda fenerbahçe sevillayı elemiş galatasarayda kupayı almış olarak tarihte yerlerini almış olarak karşımıza çıkacaklar. kimsede kaç yabancısı vardı durumu iyimiydi kötümüydü sorgulamayacak. tıpkı nottingham forest takımının bir ingiliz takımı olarak şampiyon kulüpler kupasını aldığını bilmemize rağmen golü atanın ırkını bilemediğimiz gibi.
  • henüz olmayan varsayımsal takımdır. fenerbahçe bir gün böyle bir takım olursa, fenerbahçe’ye desteğimden fazla bir şey eksilmeyecektir.

    şimdi bu tanıma takan arkadaşın birinci sorunsalı, bu takıma neden “türk takımı” dendiği ki, yanıtını aslında kendi de biliyor, bilmiyorsa yanıtı yazarlar tarafından verilmiş, takım hangi ülkenin takımıysa içinde oynayanlardan bağımsız bir şekilde o ülke ile ilişkilendiriliyor, üzgünüm dostum benim belirlediğim bir isimlendirme kuralı değil bu. kadrosunda tek ingiliz barındırmayan arsenal’e de ingiliz takımı diyorlardı mesela.

    gelelim arkadaşın kafasını kurcalayan ikinci soruya, “bu takımın oyuncuları türk olmadığı halde siz niye seviniyorsunuz ki bunun başarısına, siz sadece parayı veriyorsunuz”.
    asıl yanıtı vermeden önce şunu söyleyeyim ki, bu bir oyun, parayı veriyor dediğin türkler bir takım kuruyor (oyuncuları yabancı olsa da takımı “oluşturanlar, kuranlar” türkler), o takımı türkiye içinde oluşturdukları için, maçlarını türkiye’de yaptığı için türkiye’dekiler destekliyor (sence japonlar mı desteklemeliydi?) tabii ki. aslında tabii chelsea örneğine bakarsak orada takımın oyuncularının çoğu ingiliz olmadığı gibi, takımın “sahibi” de ingiliz değil, sadece lokasyon ingiltere ve hayrettir ki o takımı da genelde ingilizler destekliyorlar. şimdi hal bu iken, “ama lan bunlar türk değil ki niye bunun destekleyip ispanyol takımına karşı kazandığında sevininiyorsunuz ki” diye sorulduğunda, kusura bakmayın ama kanımca bu soruya verilecek en güzel yanıt “sana ne yarraaam” şeklindedir. zira ortada bir çelişki yok ki; benim fenerbahçe’nin maç kazanmasına “türkün gücünü gösterdi” diye sevindiğimi kim söyledi ki sana? benim tuttuğum takım kazandı, rengini, formasını sevdiğim, stadındaki toplulukla bir şeyler paylaştığım, mazisini, tarihini sevdiğim takım, benim takımım kazandı, ingiliz’in tuttuğu takımı yendi, budur. benzer soruyu “lan sizin takımda bi tane ingiliz yok, ne seviniyorsunuz bunun başarısına” diye arsenallilere sorsanız aynı yanıtın ingilizcesini alacaksınız (hatta ben tam ingilizcesini bilemiyorum askerlikten kalma bu şahane kalıbın bi sorun da ögrenelim beraber).

    peki, diyorsan ki, tamam isimlendirme öyle yapılageliyormuş, deminki düşüncemin saçmalığını da anladım, takım tutmak böyle bir şeymiş, ama bu fener’li olmayan türklerin de bu “türk takımı” isimlendirmesini içselleştirip bundan sevinç duymasının manası nedir ki diye soruyorsan:
    birincisi, yukarıda belirttiğim gibi bunun türklerin “kurduğu” (senin deyiminle parasını verdiği) bir takım olması bunun başarısının türkler arasında paylaşılabilir bir değer/özellik almasına yeterli olabilir. bizim takımımız, “türklerin iyi futbol oynadığını” değil ama “türklerin başarılı olan bir takım oluşturabildiklerini” ortaya koyuyor olabilir (ilkinin iddia edilecegi yer ulusal takımlar platformu zaten) ve bu algı ortak bir sevince yol açabilir. ancak bu bile (yani takımı kuranların türk olması) gerekli olmayabilir ortak sevinç hissi için, sadece “buranın” takımı olması, “destekleyenlerin” türk / türkiye'li olması bile yetebilir. benim gs’li arkadaşım hem sevilla hem chelsea maçını bizim tribünlerde izleyip fener’in kazanmasına seviniyor, neden, çünkü onun arkadaşı, eşi, dostu –ve evet yani etrafındaki türkler- arasında bir sürü fener’li var, chelsea’li yok.

    bunlar, çok daha sakin bir şekilde yazılıp tartışılabilirdi ama ajite edici bir giriş ve ağlayan sümüklü çocuk misali bir bitirişle konu açılınca, karşılıklar da ağır başlı olmuyor tabii.
  • tek tük tek tek başarılı olabilmiş sporcular (güreş, halter, futbol) çıkarabilmiş,
    ama takım sporları konusunda, genlerinde organizasyon kültürü olmadığından mütevellit
    bir türlü devamlılık yakalayamamış türk sporu için büyük bir adımdır.
    şahsen topa iyi vuran bir kaç türk futbolcusu yerine, dünyanın her bir yerinden birilerini alıp onları doğru dürüst
    organize edebilen ve disiplinli bir sistem kurabilen her türk kurumuna saygı duyarım.
    en azından bizim için yeni bir şey bu, keyfini çıkaralım.

    bu millet ki, 'bize plan değil pilav lazım' zihniyetiyle yoğrulmuş,
    bir ırk ki 1100 yıl önce bile organize olamamış (bkz: ibni fadlan)/#9634613...

    ama bardağın dolu tarafına bakınca da,
    öyle bir kültür ki, türkler dışında topraklarındaki hemen her milleti -en azından bir dönem- gayet layıkıyla idare edebilmiş osmanlı kültürü de var.

    aslına bakarsan fenerbahçe osmanlı'dan daha türk!
    osmanlı'yı türklüğün zirvesi sayan o kadar insan için milli takımdan bile türk!

    ha bakalım, iyice karıştırdım, çık şimdi işin içinden çıkabilirsen.

    bir de okuma ödevi sana:

    (bkz: türklerde organizasyon)
  • samimi bir serzenis ile baslayan argumanlarin, savunma mekanizmalarinin islemesiyle nerelere gelebilecegini bize gostermis olan, insanlardan olusan futbolcu toplulugudur. takimi tanimladim, zor oldu ama.

    simdi konuya gelelim. burada arzach (neden turkiye'de yetismis futbolcularla basariyi yakalayamiyoruz?) gibi bir ozelestiri getirme niyetiyle bir baslik acmis (ki kendisinin diger entry'lerine bakinca sagduyu sahibi bir insan oldugu gorulmekte), fakat oyle bir cumle kurmus ki, bunu ancak ahmet cakar, erman toroglu ya da serdar bali kurar; o yuzden de tepki olusmasi normaldir. bu tonu hisseden diger suser'ler de dogrudan mevcut sistemi savunmaya gecmis. olay en sonunda turk milliyetciligine dahi gelmis, bize de helal olsun demek duser.

    arzach'in, zannimca, gozden kacirdigi nokta su. "sirf avrupada ne skime derman olacagi belli olmayan kici kirik bir sabun kopugu basarinin pesinden kosarken kendi milletinin, kendi gencinin onunu kapat, bizim gencimiz evde mac izleyip bira icsin gotu olsun global kadar(globallesme bu herhalde)" demis, fakat bir "correlation vs. causality" celiskisine dusulmus. iki olgu arasinda iliski olmasi, birincinin ikincinin nedeni oldugunu gostermez. eger turkiye'de altyapi saglam olsaydi; bu ise yeterince butce ayrilsaydi, bir terry, bir lampard bizden cikabilseydi; o zaman sevinirdik. fakat turkiye'de altyapi saglam degil; gencleri yetistirmeyi/islemeyi bilen teknik adamlar yok, olanlari da biz kovarcasina gonderiyoruz zaten; beden egitimi dersleri angarya olarak goruluyor. hatta yakin zamana kadar sokakta spor yapan gencler "hayta olacak bu, derslerine calis essek sipasi" argumaniyla toplanirdi kezza spor gecerli bir gecim kaynagi degildi. simdi bu kosullarda tabii ki "11'i de turk olan futbol takimi" bekleyemeyiz. ki zaten o mukemmele ulasan ulkeler, gene yakin zaman kadar -ki belki de hala- ocu olarak gorulen "komunist" ulkelerdi.

    turk olmamasinin esas nedenlerini unutup, olayi "yabanci kisitlamasi"na, yabanci merakina, emperyalizme, zeka/ceviklik/ahlaka vs. baglamak abesle istigal olmasa da, abidik gubidikliktir.

    bir de soyle bir durum da var; diyelim yabanci oynatmamaya karar verdik yarindan itibaren, takimlarimizin hepsi turkiye'de yetismis oyunculardan kuruluyor.

    soru 1: diger kuluplerin buyumek ve rekabet adina attiklari adimlara bakarsak, ileride ulasacagimiz buyuk basarilari garanti edebilir miyiz ?
    soru 2: eger basarili olamazsak, insanlar "vay be, turkler vardi hic yabanci oynatmazlardi" diye bizi saygiyla anarlar mi, yoksa bir yerlerine takmazlar mi ?
    soru 3: gunumuz kuresel dunyasinda (evet, yeni bir duzen kurulmadikca su an kuresellesme iktidarda), rekabet kosullarina uyarak mi basarili olmak prestij saglar, ulkede populerlesen spora ilgiyi/yatirimi arttirir, oyuncularimizin disa acilip tecrube kazanmasinin onunu acar; yoksa "kendimiz yazalim kendimiz oynayalim, maksat gururumuzu koruyalim" mantigi mi "turk sporcusunun onunu acar"?

    budur benim maruzatim.
hesabın var mı? giriş yap